Bu bir özdeyiştir. Bir toplum sorumluk alabilen insanlar kadar güçlüdür.
Bu cümleden başlayarak; irademizin herhangi bir rol oynamadığı dünyaya geliş serüvenimize, eski deyime göre üryan, yani çıplak başlarız. Dünyaya gözlerimizi açmadan üryan geliriz. Annemiz veya büyüklerimiz bizi giydirme sorumluluklarını asla unutmazlar. Dünyaya merhaba dediğimizde üzerimize bir örtü örterler. İşte bu saatten sonra, kendi kendimizle banyo yaptığımızda sadece üryan kalırız. Sanki insan kendini yalın halde görmekten korkar “insan” kelimesi Arapçadır ve “unutan” anlamına gelir. Üzerimize geçirilen ve giysi denilen şey korkularımızı unutturmaya yarar. Giyinen yaratık olan insan belki de bu nedenle unutan yaratık olarak tanımlanmıştır. Ancak biliriz ki “korkunun ecele faydası yoktur”. İnsanoğlunun en büyük korkusu ise, üryan kalıp kendisi ile yüzleşmesi ola gerek.
Korkularından kurtulmaya çalışmayan, sorumluluk alma çabası içine de giremez. Sorumluluk alabilmek, aldığı soruluğu taşıyabilmek, acılara göğüs gerebilmek bir kişilik sorunu, adam olma sorumluluğu, bir karakter sorunudur. Eğer bir toplum sorumlu insanlar yetiştirmekten aciz ise o toplumun başarıya ulaşma imkânı sıfırdır. Ülkemizde bunca aile içi şiddet, taciz, kadın cinayetleri yaşanıyorsa, sorumlu olmayan sorumsuzlar yüzündendir. Bu handikapların yaşandığı dönemde insanların kendi türüne, doğaya düşmanlıkları önemli ölçüde artmaya devam ediyor. Ormanlar, denizler, akarsularımız imha edildi. Tabiat ana, bizlere artık yüz çevirdi. Çağımızın resmi ne hazindir ki yürek burkuyor. Peki, insanlar neden sorumluluk almaktan korkarlar?
Bunun birinci cevabı, sorumluluk bireysel değil toplumsaldır. İkincisi ise sorumluluk kişinin kendi zihinsel sürecinin sonucudur. Üçüncüsü ise sorumluk kendimize kesilen bir faturadır. Bu faturayı ödemek, bir riskin üslenmesidir. Ancak sorumluluk riskten ayrılmaz. Buda kişinin özgüveni demektir. Onun için de “sorumluluk alma” kişinin kendi özgüveni ile ortak bir ilişki taşır. Özgüveni olmayanlar sorumluluk taşımazlar. Başka ülkelerde demokrasi niye var diye sorduğumuzda cevabı çok basit. Özgüveni olan ve eğitimli insanların, başkaldırması, seslerini yükseltmesi ve daha önemlisi örgütlü toplum olmanın ve toplumsal muhalefet etmek avantajlarıdır. Ve o ülkeler bu halk karşısında, hataları, korkuları ve katliamları ile yüzleşme yaşadıkları içindir. Bu saatten sonra yapmamız gereken tek şey var. Çocuklarımıza sorumluluk aşılayabilmek. Onlara güçlüklerle mücadele etmeyi öğretmek ve eğitmektir. Daha önemlisi ise onları her şeye karşı koruma, korkularımızı yenmekten geçer.
“Bir Ulusu Tek Kişinin İdare Edebileceğine İnanırım, Şu Şartla: O Adam Ayaklarında Çizme, Elinde Kırbaç, O Ulus Sırtında Semerle Doğarsa.”
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.