Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Eğitim & Kültür Kültür Din ve Ahlak

Hüküm Yalnızca Allah’ındır…

Hamdi ORUÇ Yazar Hamdi ORUÇ
06 Haziran 2022
Din ve Ahlak, Hamdi ORUÇ
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Hüküm yalnızca Allah’ındır…

İşte ayet… “Sizin O’nu bırakıp da ibadet ettikleriniz, ancak sizin ve babalarınızın koyduğu, Allah’ın hakkında hiçbir delil indirmediği birtakım isimlerdir. Hüküm yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk/ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yûsuf/40)

Hüküm yalnızca Allah’ındır…

Evet…Sünneti delil olmaktan çıkarma amacıyla başvurulan âyetlerden biri de “Hüküm ancak Allah‘ındır!” mealindeki âyettir. Geçmişte Haricîlerin de slogan olarak kullandığı bu âyet, Kur’an’da üç yerde geçmektedir.

Evet…

Değerli kardeşim“Hüküm ancak Allah’ındır” (En’am/57)

İslam dünyasında derin izler bırakan akımlardan biri, Haricilerdir. Bunlar, Hazreti Ali döneminde meydana gelen Sıffin savaşından sonra ortaya çıkan bir ekoldür. Hz. Ali ve Muaviye taraftarları arasında meydana gelen bu savaşta, Muaviye taraftarları yenileceklerini anlayınca mızraklarının ucuna Kur’ân sayfaları takarlar, “Aramızda Kur’ân hakem olsun.” derler. Bunun üzerine çatışmalar durur, görüşmeler başlar.

İşte bu “hakem olayından” sonra bir kısım insanlar “Sen insanları hakem olarak kabul ettin. Hâlbuki hüküm ancak Allah’ındır.” diyerek Hazreti Ali’nin saflarından ayrılırlar. (Şehristani, el-Milel ve’n-Nihal, s. 106-07)

Evet…Hazreti Ali, İbn Abbas’ı Haricilere elçi olarak gönderir. Onlar “Hüküm ancak Allah’ın!” dediklerinde İbn Abbas şöyle söyler:

“Evet, hüküm ancak Allah’ın. Fakat Allah karı-koca arasındaki geçimsizlikte hakem tayinini istemiştir. (“Eğer karı-koca arasının açılmasından korkarsanız, erkeğin ve kadının ailelerinden birer hakem gönderin.” ayetine işarettir. Nisa, 4/35.) Keza, ihramlı iken avlanan hakkınvda yine hakem tayin etmiştir. (Maide, 5/95) Dolayısıyla karı-koca ve av meselesinde hakem tayin etmek mi önce gelir, yoksa ümmeti ilgilendiren bir meselede mi?” (Cevziye, İ’lamu’l-Muvakkiin, I, 163)

Evet…Hüküm: karar, kanun, yasa, kuvvet, hâkimlik, âmirlik, kumanda, nüfuz, tartışılmaz dinî kaide manalarına gelir. Lillâhi kelimesi “hüküm”le birlikte ele alınırsa hükmün Allah’a ait olduğunu ifade eder. Hüküm, hâkimiyyet, yönetim başkasına değil, ancak Allah’a aittir. Kur’an bu gerçeği önemine binaen birçok ayetler dile getirerek tüm insanları ve özellikle de hüküm verme yetkisini elinde bulunduran ve saltanatın gerçek sahibi olduğunu iddia edenleri uyarmıştır. Neden hüküm insanlara değil de Allah’a aittir?

Âlemde varlık ya yaratandır; ya yaratılan. Yaratmak, bir şeyi yokluktan vücuda getirmektir. Varlığı vücuda getirmek için o vücuttan önce var olmak gerekir. Âlemde her eşyanın varlığının bir başlangıcı vardır. Her varlık, kendi varlığının yokluğunda var olan yaratıcı bir güce muhtaçtır ki var olsun. O yaratıcı gücün de, bir eseri vücuda getiren sanatkârın sanat dâhiliğine sahip olması gibi, yaratmada dâhi âlim, kudretli, yarattığı eşyadan daha önce var olması icab eder. Sonsuzluk ifade eden bu özellikler ise âlemde var olan hiçbir şeyde sınırlı güce ve hayata sahip hiçbir insanda mevcut değildir. Her geçen gün gücü tükenen, dehası bir başka dehânın gölgesinde kalan, bilgisi ve ömrü zamanla sınırlı, sultanlığı bir başkasına miras kalan, âleme hükmettiğini sandığı bir zamanda mikroskopla dahi görülemeyecek derecede küçücük mikroplara mağlup olan, gönlünde yer eden maddeciklere meftun olan kâinatın en değerli varlığı insan, bu yetenekleriyle yaratıcı olamazken, insanın emrine verilen eşya elbette yaratıcı olamaz. “Rabbınız Allah, işte budur. O’ndan başka ilâh yoktur. (O), her şeyin yaratıcısıdır. O’na kulluk edin…” (el-En’âm, 6/102)

Herşeyin yaratıcısı olmak, onu nihâyete kadar en iyi terbiye ve idare etmeyi de gerekli kılar. Ancak bu gereklilik yaratıcının lütuf ve adaletinin neticesidir…

Evet…Kainatın yaratılmasından bu güne eşyanın deveranında, sevk ve idaresinde, var ve yok oluşunda en ufak bir nizamsızlık, uyumsuzluk, dengesizlik ve anarşi görülmemiştir. Her gün güneş doğudan doğar; toprak ve dişiler analık görevini yapar; gece gündüzü takip eder, gündüz geceyi; sema ve arz canlıların yaşamasına elverişliliğini sürdürür “…O, yedi göğü birbiri üzerinde tabaka tabaka yarattı. Rahman’ın yaratmasında bir ayrılık, uygunsuzluk göremezsin. Gözü(nü)döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözü(nü) iki kez daha döndür . Göz (aradığı bozukluğu bulamaz), hor, hakir ve bitkin, (bir bozukluk görmekten) ümidini kesmiş bir halde sana döner” (el-Mülk/3-4)

Evet…Âlemi en iyi idare etmek ve idare için gerekli emirleri vermek, onu en iyi tanıyan biri tarafından yapılabilir. Onu en iyi tanıyan da şüphesiz onu yaratandır ki, o da ALLAH’tır. Karnını doyurduğu işçisine emir verme yetkisini kendinde bulan insan, kendini yaratan ve doyuran Hâlıkına neden emir verme yetkisini tanımasın. Kaldı ki insanın verdiği emir zaman zaman zulmü, sömürüyü, anarşiyi içerdiği halde, Allah’ın emri adaletin ta kendisidir. En adil davrandığın sandığı bir zamanda bile insan ya zaafından kaynaklanan hatalara düşer, ya bir grubun diğer bir grup üzerinde hâkimiyetini sağlar, ya da sınırlı bilgisiyle geleceğe yönelik değil, ancak içinde bulunduğu zamana göre hüküm verir ve her devirde emrindeki eksiklik bütün çıplaklığıyla eksikliğini ve yanlışlığını hissettirdiğinden emri değiştirmek zorunda kalır. Oysa ilâhî ilim geçmiş ve geleceği kuşattığından (İlahlığın gereği) O’nun verdiği emir tümüyle adil, cihanşümul ve mükemmeldir. Ayrıca yaratma gücüne sahip olan Allah, kullarının emir vermedeki zaaflarını ve eksikliklerini bildiği için, dünya ve ahiret saadetlerine teminat olarak emir verme yetkisini de kullarına değil kendisine tahsis etmiştir…

Evet…O’nu hükmünden geri çevirecek insan bulunmadığı gibi hükmüne ortak olacak, hükümleri beraber koyacak O’na eş bir varlık da yoktur. Çünkü “O, kendi hükmüne kimseyi ortak etmez.” (el-Kehf, 18/26) Buna rağmen insan kendince Allah’ın hükümlerini yetersiz bulur, kâinatı kudret elinde bulunduran yüce Mevlâ’ya ortak olmaya kalkar ve kendisi hükümler koyar. Kendi koyduğu hükümleri (yasaları) de zaman değiştikçe değiştirmek zorunda kalır. Halbuki “Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil mi(dir)” (et-Tîn, 95/8) O’nun koyduğu hükümler kıyamete kadar ebedî olarak kalıcıdır. Ve “O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır” (Yunus, 10/109)

Evet…Yahudilerin de; “İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüyorlar (verdiğin hükme razı olmuyorlar). Onlar inanıcı değillerdir.” (el-Mâide 43) ayetinden anlaşıldığı gibi Allah’ın hükmüne tâbi olmadıklarını görüyoruz. Diğer insanlara gelince “Onlar, aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resulune çağırıldıkları zaman hemen onlardan bir grup yüz çevirir. Eğer hüküm kendi lehlerine olursa it&t ederek gelirler. (en-Nur 24/48, 49). Benû Kurayza yahudilerinden bir grubun, zina eden Hayber yahudilerinden iki kişi hakkında hükmüne müracaat ettikleri Hz. Peygamber, Tevrat hükmünce onların taşlanması (recmedilmesi) gerekeceğini söylemişti. Yahudiler, “Tevrat’ta böyle bir hüküm yoktur” dediler. Gerçeği bildikleri halde Hz. Peygamber’in (s.a.s) recmden başka ceza vermesini istiyorlardı. Cenâb-ı Hak meseleye ışık tutan ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey Peygamber, kalpleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla ‘inandık ‘ diyen (münafıklarla) yahudilerden o küfr içinde koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavim (Hayber yahudileri) hesabına casusluk edenler (Kureyza oğulları)dır. Kelimeleri (Allah tarafından) yerlerine konulduktan sonra bir tarafa atarlar (Zina eden evliler hakkında Tevrat’ta bulunan hükmü değiştirirler); ve ‘Eğer size şu (fetvâ) verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekten) çekinin’ derler…” (el-Maide, 5/41)

Evet…Bir toplum aklı gideren içkiyi; nesli soysuzlaştıran zinayı; dini dejenere eden ve hiçe sayan hurâfe ve küfrü; canı ucuzlatan anarşi ve terörü; malı yok eden kumar, rüşvet ve israfı meşru görür, haklının değil kuvvetlinin yanında yer alır bunları da beşeri sistemlerinin müsâmaha ve müsaadeleri gölgesinde yaparsa, hiçbir şeyin güvence ve teminatı sözkonusu olamaz. Beşerin insanca yasayabilmesi, adaletinden zerrece şüphe edilmeyen Allah’ın hükümlerine bağlı kalmakla mümkün olabilir. Çünkü O “hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?” (et-Tîn, 95/8)

Şu iddialar batıldır…Harilerin iddiaları gibi batıl…Hadis düşmanlığıdır…icma kıyas düşmanlığıdır…Ekmel tefsir düşmanlığıdır…sünnetullah ve esmanın etkinliğine düşmanlıktır…

Sutur bu iddia sahiplerini…Hüküm Allah’tan başkasına bırakılırsa, dosdoğru dinden sapılmış olunur. Kuran’dan referans almadan hadislere dayandırılarak verilen hükümler Allah’ın hükmü değildir. Mezhepleri dine eşitlemek, Allah’ın hüküm koyucu yetkisini başkasına vermek demektir. Oysa Kuran ayetlerinden açık bir şekilde görüldüğü gibi Allah’ın dinin evrensel hükümleri konusunda hiçbir ortağı yoktur. Kişilerin şahsi hükümleri din olamaz. Kehf suresi 27. ayetten, Allah’ın hükmüne uymanın ancak Allah’ın vahyine uymakla yerine getirilebileceğini anlarız. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur ama mezhepler nasih-mensuhla, uydurma hadislerle, mezhep görüşleriyle Allah’ın hükümlerini değiştirmeye yeltenmişlerdir. (Bunu, bu niyetle yapmamış olsalar da sonuç budur.) Allah’ın hükümleri Allah’ın vahyi olan Kuran’dadır. Hükmün yalnız Allah’ın olması (12-Yusuf Suresi 40) ve Allah’ın hükmüne kimsenin ortak kılınmaması (18-Kehf Suresi 26) için Allah’ın hükümlerinin hepsini içeren Kuran’ı, dinin tek kaynağı yapmak zorundayız. Eğer Allah’ın hükmünü içermeyen ve O’nun tarafından gönderilmemiş olan kitapları, dini hüküm kaynağı yapıyorsak (ister mezhep ilmihali, ister hadis kitabı olsun), Allah’ın kitabı Kuran’la çeliştiğimizi bilmeliyiz. Bu kitapların Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi adlarla anılmaları ve mezheplerin Hanefi, Şafi, Caferi gibi adları; bu kitap ve mezheplerdeki aktarılanların (hükümlerin) sahiplerinin Allah değil, bu şahıslar olduklarını daha baştan adlarıyla ortaya koymaktadır.
Allah’a çağıran, yararlı işler yapan ve ben Müslümanlardanım diyen kimseden daha güzel söz söyleyen kim vardır? (Fussilet Suresi, 33)
Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. (Enam Suresi, 115)
Evet…Hüküm yalnızca Allah’ındır…ekmel ilmindir çünkü Allahın ilmi hikmeti ekmeldir…ekmel tefsirindir…ekmel ilim sünnetullahtır…esmadır…eksiklik Allaha verilemez…şeytana aittir…eksik ilim…eksik ilimle hükümden kaçınılmalı İştişare de ekmelleştirir ilmi…tecrübe de…ayet de hadis de icma da kıyas da…
Paylaş
Etiketler: ayetElçihüküm
Önceki Yazı

Yönetenler ve Yönetilenler

Sonraki Yazı

Toplum İçerisinde

Hamdi ORUÇ

Hamdi ORUÇ

1951 Çamlı köyü Manyas doğumluyum İzmir Yüksek İslam Entitüsü mezunuyum, emekli müftüyüm şairim....

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
İbadetler Günahları Siler mi?..
Din ve Ahlak

İbadetler Günahları Siler mi?..

28 Kasım 2025
5k
Arayan Mevlasını Arayan da Belasını Bulur…
Din ve Ahlak

Arayan Mevlasını Arayan da Belasını Bulur…

21 Kasım 2025
5k
Okudun mu?
Din ve Ahlak

Okudun mu?

14 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı

Toplum İçerisinde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap