Ruhban nefsinden rızaya geçendir.”açken doyurur… Kardeşini düşünür susuzken…” Çakmaları tabağı sünnetler… Kediye kalmaz yalamak.
Çakma ruhbanlar
Dünyalıklar ahiret için vasıtadır. “Dünya ahiretin tarlası…” Ruhban denge noktasını bulan kişidir. Ebuzer gifari gibi. Vasıta yasarıl nefsinden kurtul. Kardeşini düşün…
Çakma ruhbanlar
Faizci sistemle uğraşılacağına ev kredisi alanla uğraşılıyor… Mutsuz insanlarla uğraşılıyor… Tebliğin tek amacı bu olmuş… Mutsuz insanların sayısını artırın diye indirmedi Allah dinini… Dünyayı cennet edecektin yani nefsinden geçecektin… Peygamberimiz gibi savaş için elzemse o hendeğin kazılmasında yerini alacaksın… Seyirci kalırsan nefsinden geçmedin demektir yani, Allah aşığı olmadın demektir… Yani çakma ruhbansın… Özün Allah’a aşık olacaktı… Allah’a aşıkların taklitçisi olmak aktörlüktür…
Çakma ruhbanlar
Kelimeleri birilerinin tekeline vermeyelim… Ruhban nefsini masiva sayan kişidir. “Arapça râhib kelimesinin çoğulu olan ruhbân, rahbe ve rahbâniyye (ruhbâniyye) kökünden gelir.” Rahbe “korkup çekinme, derin dinî endişelerden dolayı ıstırap çekme,” Andolsun Nûh’u ve İbrâhim’i elçi olarak gönderdik, onların soyundan gelenlere de peygamberlik ve kitap verdik. Onlardan doğru yolu bulanlar olduğu gibi birçoğu da yoldan çıkmış kimselerdir. “yoğun bir dinî kaygı ve korku ile kendini ibadete verme” anlamındadır; râhib de Allah’tan korkan ve uzlet halinde ibadet eden kişiyi ifade eder. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “rhb” md.; Lisânü’l-ʿArab, “rhb” md.). (TDV İslam Ansiklopedisi)
Çakma ruhbanlar
“Dünya Allahın tarlası ama çakma zahitler yani çakma ruhbanlar dünyayı masiva olarak tanıtır… Kur’an bazı ruhbanların imanlı bazısının imansız… Yani nefsini Allah için terk edememiş kişiler olduğunu açıklamış… “Andolsun Nûh’u ve İbrâhim’i elçi olarak gönderdik, onların soyundan gelenlere de peygamberlik ve kitap verdik. Onlardan doğru yolu bulanlar olduğu gibi birçoğu da yoldan çıkmış kimselerdir./” Sonra onların izinden peygamberlerimizi peş peşe gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu Îsâ’yı da gönderdik, ona İncil’i verdik, ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Kendilerinin icat ettikleri ruhbanlığa gelince, biz onlara bunu emretmemiştik; sırf Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapmışlardı, ama buna hakkıyla riayet etmediler. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik, ama çokları yoldan çıkmışlardır.”(hadid/26-27)
Çakma ruhbanlar kimdir… Peygamberin ve evliyaların izinde olmayanlardır…
Allah aşıklarının yani gerçek ruhbanların gerçek mü’minlerin… itikatlerin de bozukluk yoktu… Gerçek ruhban kardeşim kardeşim der…hep bana hep bana demez… Ebuzer Gifari örnek biri… “Karının da senin üzerinde hakkı var…” Uyarısına uyumlu bir yaşamı vardır… Peygamberimizi ve sahabeyi seyreden iman ediyordu yani nefsinden rızaya geçiyordu yani Nefsine değil Tek Allaha güveniyordu. İman nefse güvenmemektir… Gerçek ruhbanlık gerçek aşıklıktır Yunus Emreler gibidir. Tek Allaha güvenmektir gerçek ruhbanlık… Esmanın birine hadim olurken diğerini önemsiz görmez… Mesela hem cami yapalım hem laburatuar der… Çünkü laburatuar yapmak şafi ismine hadimliktir… Hem mü’minin canı kutsal diyeceksin hem de hastaneye önem vermeyeceksin bu çelişkidir… Gerçek ruhban çelişkiye düşmez… Seccadeden de geçmez laburatuardan da geçmez… Dünyadan da vazgeçmez onu da cennet eder… Ahiretini de cennet eder…
Ahir Zaman Eylüldür Gönlüme
Ağaçtır gönlüm Hira dağında
Ahir zaman eylüldür gönlüme
Hani kardeşim seccaden ya rahlen…
Dünya ceheneminden cennete pencere aç
Açsın aç ballar balı bir sofraya…
Dağ gibi çöker gönlün üstüne
Zaman ahir zaman
El aman
Ahir zaman
Yaman…
İşte aklımız akıl değil
Aklımızı nefsin işine saldık
Allahı unutup günaha daldık…
Gül zaman geçti
Ahir zaman eylüldür
Bende hüzün dağı Altaylar büyüklüğünde şimdi
Zaman ahir zaman
Eylül gibi zalim
Göz yaşlarım yapraklarım
Camiler güneşti
Güneş zamanda
Ahir zaman bir çöldür
Seccadeler boş
Bahçeler boş
Gönüller sarhoş…
Sevinçli şeytan
Zaman ahir zaman
Ahir zamandan dedi gönüller
El aman
Ahir zamandan dedi güller
El aman
Tek Kur’an asrı solmayan gül…
Zaman ahir zaman dedi diller
El aman
Gönlüme topal topal geldin güneş
Baharı ne zaman gönlümün
Ahir zaman eylüldür gönlümde
Zaman vardır güle benzer
Zaman vardır gül veren ele benzer
Zaman vardır çölde göle benzer
Payıma ahir zaman düşmüş
Ahir zaman eylül gönlümde
Ağaçlar yaprak döküyor gönlümde
Ahir zaman eylüldür gönlümde
Seccadeler soluyor
Alnımız soluyor
CÖMERTLİK soluyor
Mertlik soluyor
Ahir zamanda…
Ahir zaman eylül gönlümde
Yıllar yılı
Yiğitçe durdu gönlüm ahir zaman rüzğarlarına
Gönlüm elinde
Kör etme aman
Gözün çıksın ahir zaman
Sevinmesin şeytan
Ahir zaman eylül zamansın
Ahir zaman olmuş eylül
Vefa soldu
Aşk soldu
Bahçe sahipsiz sahipsiz gül
Topal topal gelir bahar
Öksüz çocuğu bahçenin bülbül
Topallama güneş koş seccademe
Çatlasın şeytan
Camiler gül
Camiler gamlı gönül…
Ahir zaman eylül
Görmeseydim camilerin bu öksüz halini
Ağlıyor camiler
Dağ gibi bir gamı çekti gönlüm
Ağlıyor bülbül
Güller solsun güllerden güzel bu gül camiler
Gülsün camiler
Sevinçli şeytan
Ahir zaman oldu eylül
Bahçe sahipsiz sahipsiz gül
Ahir zamanın eşkiyaları bu günahlar
Aman kör olma gözüm o nura
Hasretle yansın şu özüm1
Topallama güneş koş seccademe
Ahir zaman eylül gönlümde
Kaç ahir zamandan gönlüm
Limanlarına maviliklerin
Nuh gemisi gibi
Yolunda seccadeler
Seccadelerim Mekke kokulu
Seccadelerim altın asrın okulu
Tek Kur’an asrı solmayan gül…
Tek Mekke solmayan gül gönlümde
Bir yiğit gönlüm
Köklerin altın asırda
Çınarlara bakar gibi bakın gönlüme
Mürşidi Yunus
Solar güller
Ahir zaman eylül
Bir altın asır vardı
İnsanın mutlu olduğu…
Şeytanın ağladığı
Topal topal gelme bana ışık
Öksüz çocuğa benziyor gönlüm