Ayla Burçin Kahraman’ın bir öykü kitabıdır, Onuncu Ay.
İthaki Yayınlarından Ocak 2023’te çıkmış, on yedi öykü içeren, 120 sayfalık ilginç bir eser.
Dil ve anlatım akıcı, yalın, sürükleyici ve gizemli.
Öykülerin ortak noktası, gizemlilik.
Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlıyoruz hemen her öyküde.. Görünen ile gerçek aynı olsaydı, bilime ve sanata gerek kalmazdı.
Kitaba adını veren öykü(s.84) Onuncu Ay çağrışımlar yüklü. Sevilmeden, istenmeden, belki zorla gelişmiş bir doğum süreci..
Okura açık yorumların çoğalabileceği geniş bir alan..
Normal doğum elbette onuncu ayda, ama yeni bir dünyanın eşiğine mi, yoksa belirsiz karanlıkların başlangıcına mı doğuluyor, sorusu da tartışmaya açık.
Ekim ihtilali ve Cumhuriyet devrimi de onuncu ayda. Aydınlığa çıkış anlamında düşünsek bile, hem toplumsal geriye dönüşleri hem de yaklaşan kış aylarını anımsamak olası.
İlk öykü Gaip’te, sanki kuyuya iteklenen bir insan sezgisi var.
İjala’nın Paşası’nda, yakını ölen çocuğa, “melek oldu” açıklaması çocuk gelişimi disiplini açısından uygun mu?
Dilsiz Uşak öyküsünde, sayfa seksende, “yazdığım her öykü, yaşamak isteyip yaşayamadıklarım”, cümlesi bizi yeniden öykü felsefesine davet ediyor.
Sanat bize “hayatın başka şekilde de yaşanabileceği” sezgisini veriyor.
Acaba hepimiz tarihsel ve toplumsal özellikleriyle bizi kuşatan kapitalizm karşısında “dilsiz uşaklar” mıyız?
Elbette değiliz, öyle olsaydık Büyük İnsanlık mücadelesi diye bir şeyden söz edemezdik..
Bu öyküdeki dram, “yanlış bir evlilik” tir. Arkasındaki sosyal gerçeklik ise, ya geleneksel yapı, ya yoksulluk, ya da varoluşsal sorunlardır..
İnsanların “durumlarını” bilmeden “dramlarını” anlayamayız.
Yazar bu dramlara yol açan durumlarla ilgili bir sezdirmede bulunmamış, acaba bu türden sezdirmelere yer vermek gerekir mi öykülerde?
Karakterlerin toplumsal konumunu anlatmak ya da yazmak yerine “göstermek”, metinlerde daha çok beklenen bir durum olsa gerek.
Beklenmedik sonlar, öykülerde bir heyecan yaratıyor ve metinleri daha çarpıcı bulmamızı sağlıyor.
Eser; öykülerin kurgusuyla, yalın anlatımıyla, gizemli sonları ve hem yazma eylemine hem de öykü tekniklerine getirdiği bakış açılarıyla dikkate değerdir ve yeni okumalara yol açabilecek özelliktedir.
Hayatın dibi diyebileceğimiz yaşantı mekanlarına uzanan gerçekliğiyle de ayrı bir önemi olduğunu belirtelim.
Doğumun gerçekleştiği onuncu ay’ın insanlığın mutlu özgürlüğündeki yeni aydınlıkları getirmesi dileğiyle..
Kitabın yazarı Ayla Burçin Kahraman’ı kutlar, yeni çalışmalarında da başarılar dileriz..