2.BÖLÜL,3.KISIM
Han kızının söylemi üzerine, yardımcısı topladıkları çiçekleri ve eşyaları topladıktan sonra, hazır olduğunu söyler.
Han kızı tamam gidelim deyip geriye dönüp baktığında, yardımcısının elindeki çiçeği gözü takılır. Çiçekleri getirmesini ister.
Yardımcısı çiçeğin tamamını olduğu gibi götürüp verir.
Han kızı çiçek demetini aldığı gibi, Adıgüzel’e uzatır. Bu çiçekler ben gibi, senin olsun. Sakın solmasınlar. Bu çiçekler bizim aşkımızın çiçekleri olsun. Sakın kurumasınlar. Bu çiçeklere her bakışında beni görmen gibi olsun. Belki o zaman beni unutmazsın. Bende, bugünden sonra her gün fırsatım oldukça gelip seni bu pınarın başında bekleyeceğim. Bu sözümü asla ve asla unutma. Ben sana âşık oldum galiba, bunu böyle bilesin, diyor.
Vedalaştıktan sonra, yanındaki kızla birlikte çekip gider.
Adıgüzel, giden kızların arkasınca bakarak gözden kayıp oluncaya kadar, gözlerini peşlerinden ayırmaz. Bir müddet öylece gidişlerini seyredip durur. Kızlar gözden kayıp olup gittikten sonra, bir rüya âlemi yaşadığını düşünür. Çok kısa bir anda olsa, yaşadıklarına şaşırıp kalır. Yaşadığı anın şaşkınlığını hiç bir türlü üzerinden atamaz. Elindeki çiçekleri koklar. Sonra atından inerek, çiçeklere su serper. Elindeki çiçeklerle konuşmaya başlar.
Ey çiçekler siz artık benim sevda çiçeğim oldunuz. Adını bilmediğim çekip giden o kıza sevdalandım. Söyleyin onsuz ne yaparım ben, diye kendi kendine mırıldanıp durur.
O anda elindeki çiçeklere aşkını anlatırken, sesi titremekteydi. Duyduğu heyecanı bir türlü üzerinden atamaz olmuştu! O anda kendini rüyada zannediyor ve ne yaptığını ve ne edeceğini bir türlü bilemiyordu. Gördüğü ve adını sormayı akıl bile edemediği kızın bir anda çekip gitmesi, içine dert olmuştu. Kendi kendine söylenirken, madem öyle bundan sonra O kızın adı, Gülçiçek olsun diyerek kendini teselli etmeye çalıştı.
Bir anda vaktin geçtiğini ve çobanlara gitmekte çok geç kaldığının farkına varmış olur. O telaşla atına atladığı gibi, atını dörtnala sürerek, çobanlar sürüyü yatağından kaldırılmadan yetişir. Çobanlara yiyeceklerini verdikten sonra, sizler yemeğinizi yiyip bitirinceye kadar, ben sürünün başını beklerim, diyor.
Adıgüzel bu süre zarfında, sürünün başında dolaşır. Elindeki çiçekleri sımsıkı tutmaya devam eder. Adını bile bilmediği kızı düşünüp durur. Yaşadığı o andaki durumun hayal olmadığını ve gerçek olduğunu, anca kavramış olur.
Çobanlar yemeklerini yiyip kalkması üzerine, yanlarına giderek gerekli talimatı verir. Sonrasında yanlarından ayrılıp yoluna devam eder.
Çobanlarda sürüyü arkaçtan kaldırıp dağa doğru yayılmaya götürür.
Adıgüzel, yol boyunca kendi kendisine, yahu bir kerecik bir kızı görmekle âşık olunur mu diye, kendi kendine sorup durur? Her soruşunda yüreğinin güm güm attığını hisseder. O his ve heyecan içinde, tekrar pınarın başına gelir. Atından indikten sonra, atını çayıra örükler. Sonrada pınarın başına varıp oturur.
DEVAM EDECEK
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Şair