Soframızdan ilk önce birliğimizin kaybolduğunu geç de olsa fark ettik. Birlikte bir parça ekmeği paylaşmadığımızı üzülerek yaşadık.
Bu eksikliği gidermek adına iç dünyamızda, sofralar kurduk. Kurulan bu sofralarda yedik içtik, sohbet ettik, güldük ve konuştuk. Beraberliğimize sevgi anlayışıyla, gurur duyduk.
Sohbet sofrası da olsa, esasta ağlanacak halimize güldük. Kişiliğimiz sarsıldı, aldırmadık. Aldırmadık ya kuruyan elma ağacını görmezden gelmek gibi şaşkınlık yaşadık. Böylece hayatın acımasızlığıyla baş başa kaldık.
Bu konuda omuzladığımız yükün ağırlığında belimiz bükülse de adımlarımızı atmaya çalıştık. Yapılması gerekeni başkalarına havale ettik. Hatayı da ona yükledik.
Kaybettik büyüklerimizi ve sofra adabımızı. Büyüklerin deneyimiyle beslenmedeki püf noktalarını ve doğal lezzetlerimizi. Doğal lezzetlerin değerini kaybetmeden pişirilme şeklini bile başkalarına havale ettik.
Bağ ve bahçemizi görmezden geldik, bilemedik toprağımızın değerini ve ürünlerimizin sağladığı mutluluğu. Köyümüzde; inek, koyun, keçi, köpek ve kedimizle iç içe sevgi çemberinde mutluyduk. Mutluluk çemberinde; tereyağımız, sütümüz, yoğurt ve peynirimizle yaşantımızın en iyi günlerini geçirirdik de farkında değilmişiz.
Mutluyduk tarım ürünlerimizle, elde ettiğimiz; buğday, mısır, fındık, tütün, şeker pancarı ve üzümlerimizle beraberdik. Yılın ürünü diyerek, başından ayrılmaz, olgun hale getirir satardık. Satardık yöresel fabrikalarımız çalışır ve Türk Milletine hizmet ederdi. Karşılaştığımız olumsuzluklar aklımızı başımıza getirmiyorsa çok yazık oluyor. Örnek, yazdıklarımı kitap olarak bastırmak istedim. Kâğıt fiyatları almış başını gitmiş, bastırmam mümkün değil.
Soframızdan kaybolanlar öyle bir kayıp ki, arasak da bulamıyoruz, bulsak da yerine getiremiyoruz. Getiremiyoruz domatesi, fasulyeyi, karpuzu ve kabağı sofraya. Diyeceksiniz ki soframızda var ya. Var ama GDO LU yani ilaçlı ve doğal değil.
İlaçlı ve genleri değişmiş patatese mi muhtacız. Öyle bir sistemin çıkmazlarına dayandık ki, soluk alacak hal bırakmadılar.
Dilinmiş karpuz gibi toplumu ayrıştırdılar…
Çeşitli inanç dışı dayatmalarla soframıza ait değerlerimizi kaybettikleri gibi soframızı da önümüzden almak istiyorlar.
Tüm yönleriyle ağır ağır uyuşturuluyoruz. Farkında olduğumuzda inşallah geç kalmış olmayız.
Soframızın kurulmasını, eskisi gibi güllerle birlikte gülmemizi istiyorum.
Soframıza gelen besin maddelerinin ilaçsız olmasını diliyorum.
Sofraların güllerin otağı olmasını temenni ediyorum.
Toprağın kıymetini bilenlerin, olaya daha önem vermesini istiyorum.
Hasan TANRIVERDİ