Şimdi diyeceksiniz, alışkın olduğunuz yazılarımda ki başlık girizgâhı olan “Dostlara gün/ aydın olsun…” yok mu?.. Merak ettiniz değil mi?.. Var, var ama yazının en altında. Neden mi? Boş verin nedenini. Nedeni bende kalsın… Benden de ”BENCİLLİK OLSUN İŞTE”
Evet sevgili insanoğlu… Bu yazıyı yazmak için çok düşündüm.
Çünkü bu kadar zalim ve bencil olan yaratıklara değip değmeyeceğini bilemiyordum.
Evet doğru duydunuz yaratık dedim. Yanlış bir kelime değil; siz biri tarafından yaratıldığınızı düşünmüyor muydunuz?
İşte geleceğim konu bu!…
BENCİLLİK:
Genel olarak kişinin kendi nefsine, benliğine ve çıkarlarına düşkünlük göstermesi, haz ve mutluluklarını hayatın mutlak ilkesi yapmasıdır.
Bencillik, ben merkezli bir hayat tasavvurudur.
“BEN tok olduktan sonra, bütün insanlar açlıktan ölse bana ne!..”,
“BEN sağlıklı olduktan sonra herkes hasta olsa gam yemem!..”,
“BANA değmeyen yılan bin yaşasın!..”
Gibi deyimleri “BENCİLLİK” kavramını çok iyi ortaya koyan ifadelerdir. Pragmatist bir egonun çemberine sıkışan insan bencildir.
Bencil olmakla egoist olmanın karıştırıldığı talihsiz durum da var özellikle zamanımızda…
Bencil olmak önce kendini düşünmek anlamına gelirken egoist olmak tüm dünyanın kendi etrafında donduğunu düşünmek ve buna göre davranmak/karşılık beklemektir. Herkes verdiği kararlarda önce kendini düşünerek hareket eder ki bu da baslıktaki tezi doğrular. Ama nedense bu doğal durumu telaffuz edenler bencillikle suçlanırlar.
Temelde doğrudur her varlık bencildir, bencil olmalıdır… Çünkü yaşamını idame ettirmek her varlığın görevidir ve içgüdüleri de bunu emreder. Hal böyleyken her yaratık gibi insan da bencildir ve bencil olmalıdır aksi takdirde insan sosyal yasamda kaybeder*… Başkasını kendinden önce düşünmek, “nabencil*” olmak hiçbir akli başında insanın yapmaması gereken bir şeydir, ama bencillikle egoistliğin arasındaki ince çizgi aşılmamalıdır zira bu aşıldığında o kadar yalnız kalırız ki tüm vaktimizi kendimizi düşünmeye ayırabiliriz…
En karmaşığından en basitine kadar tüm canlı organizmaların birincil içgüdüsü, kendi canlılığını sürdürebilmek, yani hayatta kalmaya devam edebilmektir… Basit bir mantıkla, kendine faydası olmayanın çevresindekilere de faydası olamaz…
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz..” (Âl-i İmran, 3/92)
Bencil insanlar kendi ihtiyaçlarını karşısındaki kişinin ihtiyaçlarından önemli tutarlar. Eleştirileri kabul etmekte zorlanırlar ve iş birliği konusunda iyi değillerdir.
Öte yandan, hem ahlaki hem de felsefi anlamda yol ayrımı, ileriye doğru ikinci adımı atınca, yani “başkaları için iyilik ya da kötülük düşünmek” anlamındaki tercih ve stratejilerimizle birlikte ortaya çıkar…
İnsan denen yaratığın sayısız kötü özelliklerinden biri olan bencilliğin bu yaratıklara karşılıklı zarar vermesi sonucu en azından bir tarafın acısını hafifletmek için başvurduğu cümleciktir bencillik…
Bencil İnsan’’ değil, ‘’Benci İnsan’’ olabilmek sağlıklıdır…
Bencilliği, ‘’bencilikten’’ ayıran çizgi, kişinin bir diğerinin çukurunu kazmaması, kendi çıkarları uğruna karşısındakinin haklarını gasp etmemesi, kendi hariç herkesi yok saymamasıdır. Aynı şekilde bir başkası içinde bunları kendine yapmamasıdır. Bencil insanlar daha çok, ben tiryakisidir ve bu durumu bir bağımlılık boyutunda yaşarlar. Kişi madde, nesne ya da başkasına değil; kendi benine güçlü şekilde bağımlıdır. Bencilik ile ben tiryakiliğini ayıran bir sınır vardır. Kendi hakkını savunmak, kendini, değerlerini, inanışlarını, duygularını kendi penceresinden ifade etmek, kendini ortaya koyabilmek değildir, ben tiryakiliği; bencillik, ‘’Ben’’ anlamında tam aksine dozun aşılmasıdır. Her yerde, her zaman ve her koşulda benin hep önde olma tutkusudur. Ben Tiryakiliği, katı bir bencilik ile yaşamı sürdürmenin gerilimidir, benin içine hapsolmak ve ben kalıplarından dışarı çıkamamaktır. Aynı zamanda, ben değerini aşırı koruma yönünde ki zarar verilişin de tutarsız hikâyesidir. Bilişsel çarpıtmalar dediğimiz seçenekleri bencil insanlar kendilerine mantıklı açıklamalar yapmak adına, daha doğrusu kendilerini ve diğerlerini kandırmak için sık sık kullanmaktadırlar.
Bencil insanlar başka bireylerin düşüncelerini ve ihtiyaçlarını önemsemeden davranırlar. Sadece kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını önemserler. Her zaman kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutarlar. Bencillikle, insanın kendini düşünerek hareket etmesi birbiriyle karıştırılmaktadır. Bir bireyin kendini düşünerek hareket etmesi sağlıklıdır. Fakat bu davranışı başka bireylerin ihtiyaçlarını görmezden gelerek, umursamadan gerçekleştiriyor ise bunun adı bencilliktir. Bir bireyin kendi isteklerinin ve gereksinimlerinin farkında olması ve onların karşılanması için emek göstermesi sağlıklı bir insan davranışıdır.
#…Bencil insanlar genellikle “ben”, “kendim”, “bence” ve benzeri, kendileri odaklı kelimeler kullanarak konuşurlar. Başkalarını dinlemeyebilirler çünkü başkalarının düşüncelerini önemsemezler.
Kendi bildiklerini okurlar.
Sahte davranabilirler. Kendi menfaatleri için başkalarına sevecenlik gösterebilirler.
Teşekkür etmezler ve onlara yardım edildiğinde ya da bir iyilik yapıldığında ona iyi bir şey olarak değil sanki karşı taraf buna mecburmuş gibi düşünebilirler.
Empati yapmazlar. Kendilerine başka bireylerin yerine bir saniyeliğine bile koymazlar. Sadece kendi duyguları ve düşünceleri önemlidir. Kendisi gibi düşünmeyen bireylerin onlar için hiçbir önemi yoktur hatta onları düşman olarak bile görebilirler.
Haksızlıklarını asla kabul etmezler.
Haklı ya da haksız fark etmeden gereksiz yere inat edebilirler. Bunun sebebi sadece kendi sözlerini geçirebilmeleri içindir.
Kendileri gibi olmayanları aşağılayabilirler.
Kendi menfaatleri için başkalarını kullanabilirler. Kullandıkları insanlara da “aptal” damgası yapıştırabilirler.
Dünyanın kendileri için döndüklerini düşünürler ve bu sebeple ilgiyi çok severler.
Romantik ilişkileri ya da dostlukları çoğunlukla uzun soluklu olmaz.(…)… # (Post Views: 10.477)
Bencil bireyler kendi istekleri gerçekleşmediği zaman karşılarındaki insanları suçlama potansiyeline sahip olabilirler. Bu tarz durumlarda karşı tarafın kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmekten çekinmemesi gerekmektedir. Bencil insanlara hoşgörüyle yaklaşıldığı zaman yaptığı şeyin doğru olduğunu düşünebileceğinden dolayı bencil davranışlarını devam ettirecektir. Bencillik, kişi için genel olarak avantajlı bir durum gibi gözükse de aslında dostlukların yok olması bireylerin yalnızlaşması, ailelerin dağılması gibi pek çok yıkıcı özelliğe sahiptir. Günlük hayatımızda bunun örneklerini fazlasıyla rastlamaktayız. Evlilikler, ortaklıklar, dostluklar, arkadaşlıklar, ilişkiler hepsi zaten çok narin olan kavramlar ve bencillik bu ilişkilere büyük zarar verme potansiyeline sahiptir.
Ağaçlar, orman ve yahut geniş deyimle bitki örtüsü…
Onlar da senin gibi yaratılmış canlılar; tek farkları senin gibi konuşma, düşünme, kendilerini ifade etme yetileri yok. Ama bilinmese de duyguları var. Evet yine yanlış duymadın duyguları var. Seni devamlı şaşırtıp çelişkiler içinde bırakıyorum değil mi insanoğlu? O ot diye tabir ettiğin, aman ne olacak iki üç dal dediğin canlıların duyguları var. Sen havasız kalma diye oksijen üretiyorlar; yani seni düşünüyorlar. İçinde bin bir türlü canlıyı koruyup kolluyor ve yiyecek üretiyorlar. Yine başka canlıları düşünüyorlar.
Peki ey insanoğlu: Sen ne yapıyorsun?.. Kendi bencil, menfaat, pis çıkarların için onları gözünü kırpmadan kesiveriyorsun. Yani canına kıyıyorsun. Hiç biri sana karşılık veremiyor. Kendi içlerinde sessiz çığlıklar atıyorlar. Sadece duyarlı insanlar onların sessiz çığlıklarını duyuyorlar. Menfaatçi bencil insanlarsa kulaklarını tıkamayı yeğliyorlar.
Neden?..
Çünkü işlerine öyle geliyor. Kendilerini tatmin etmek içinse bin bir türlü yalana sığınıyorlar.
Yok yol yapacağız, insanlar rahat edecek. Yok devlet arazisi gibi aptalca bahaneler.
Sen devlet denen bir kurumun arkasına sığınıp bin bir türlü dalavereyi çevir sonra da suçu halka at. Elbette otu yiyen koyunlar suçlu. Bir koçan ot için obayı satıyorsun.
Geleceğini hiç düşünmeden… Hem kendi geleceğini hem onların geleceklerini…
Kime ne lazımsa alsın içinden, elbet herkese ait bir şeyler vardır kelimeler içinde…
Kim bilir belki bir gün insanlar stratejik bencilliklerini masaya yatırarak, yeni bir ahlak tanımlamaya başlayacaklardır diye düşünüyorum…
Neyse ben diyeceklerimi dedim gerisi sizlere kalmış…
Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Devrik cümlelerin, yitik kelimelerine dönen, günlerimize ortak olacak, tüm noktalama işaretlerini alarak günü ve yaşamı anlamlı bir cümleye çevirmek, güne şiir tadı vermek ve uzunca bir romanın iyi kahramanı olmak, her kara gecenin sonunda başlayan güne, güneş ışığı gibi dost gülüşleri katmanız dileğiyle, sevgilerimi gönderdim ak kanatlı güvercinlerle…
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi…
Barışı, sevgiyi, kardeşliği, dostluğu, dostça yasama sevincini ve tüm güzellikleri yeni doğan gün beraberinde getirsin gönül sofranıza…
Mutlu, umutlu, sağlıklı ve sevgiyle dolu güzel ve hayırlara vesile bir CUMA günü geçirmenizi dilerim sevdiklerinizle birlikte…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, insanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ ve Bizi daha çoğul BİZ olmaya bekliyorum…
Sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetlerimi iletiyorum… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün bir yerlerde, yeniden görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#