Gerçek şu ki fotoğraf sanatı eğitmenimizin anlatmış olduğu öykü, üzerinde gece gündüz düşünmekteydim. Ara ara arkadaşlarla fikir ipuçlarımızı kurgusal olarak paylaşıyorduk. Kurguladığım birkaç kompozisyonu kimseyle paylaşmak istemiyordum. Ee, dönem sonu ödevim, en iyi olmalıydı.
Nihayetinde öykünün kurgusal finali hazırdı.
Öykünün son bölümünde ufak bir değişiklikle evi terk eden kadının rotasını Kanada’ya çevirmiştim.
Oğlunun odasındaki o duygusal anlardan sonra onu yurtdışına gönderme fikrine daha sıcak bakmıştım.
İhanete uğramış kadının uzak şehirlere gittiğini hiç hayal etmemiştim. Eğer gitmiş olsaydı oğlunu, kocasını ve geride yarım bıraktığı her şeyi merak edecekti. Ara ara belki de evini uzaktan izleyecekti.
Çoktandır tasarladığı planı hayata geçirecektir.
Bu nedenle onu iç hatlara değil de dış hatlara yönlendirmiştim.
Kanada da aynı üniversiteden mezun olduğu arkadaşı yaşamaktaydı. Okul bittikten sonra Kanada’da bir üniversite hastanesi ile anlaşıp oraya yerleşen arkadaşıyla iletişimlerini kesintisiz sürdürmüşlerdi. Her ikisi de genetik bilim okumuşlardı.
Arkadaşı çalıştığı üniversiteye onun için olumlu referans verince kariyerine bıraktığı yerden devam ettirecektim. Tam 5 yıl…
.
Ve gelelim 5 yıl sonrasına…
Kadın istediği seviyeye gelir. Türkiye’ye kesin dönüş yapar. Görevini sürdürmek için ilk beş üniversiteden birini tercih edecektir.
Başta da dediğim gibi bilim kadınını öykünün finalinde “Merak” duygusuna yenik düşürecektim.
Havaalanından taksiyle terk ettiği evinin olduğu sokağa gelir. Hala sakladığı evinin anahtarını çantasından çıkartıp apartmandan içeri adımını atar.
.
İlk kareyi şöyle çektim:
Kadın daire kapısını açar. Antrede ayakkabılar, sağa sola atılmış, etraf tozludur. Açık mutfaktaki tezgahın üzeri tepeleme bulaşık doludur. Salonun köşeleri örümcek ağlarıyla örülüdür.Benzer ağlar yer yer tavanın farklı yerlerinden sarkmaktadır. Yerde 3 yaşındayken bıraktığı oğlunun oyuncakları dağınık olarak durmaktadır.
Önde kadın yerde çömelmiştir. Profilden bakıldığında 5 yıl önce yazdığı mektubu okuyor görünüyordur. Antre girişinden; denklanşöre basmadan önce kadını, elindeki mektupla, arka planda salonun dağınık hali görülmektedir.
Mektupta şu sözcükler yazılıdır:
“Kemal,
Bensiz bir hayatı sen tercih ettin. Artık doya doya yaşayabilirsin. Çocuk ve ortak aldığımız her ne varsa sana bırakıyorum. Bıraktığım yere gidiyorum. Beş yıl sonra görüşmek üzere…Elveda.”
.
Şimdi şöyle düşüneceksiniz: Neden 5 yıl sonra? Niçin kocasıyla görüşmek istiyordu?
Gelin bunu da ikinci karede birlikte görelim…
Devam edecek
Emine Pişiren/Kocaeli