Taş köprünün ayağı yüksek fakat üzeri düz değildi. Köprünün üzeri bir taraftan başlamak üzere yükseliyor ve yükselti diğer ayakta başladığı seviyeye iniyordu. Böylece tümsek şeklini alıyordu. Bu şekilde köprünün altının boşluğu genişliyordu.
Eskinin o taş köprüleri suyun geçişine üstünlük sağlamış olması yapılışındandı.
Taş köprülerin özellikleri incelenip akıl yoluyla değerlendirildikten sonra daha güçlü köprüler yapılabilirdi. Bunun yerine Karadeniz gibi engebeli arazideki köprülerin ayağının yüksekliğini azalttılar. Üzerini düzleştirdiler. Suyu dar alana hapsettiler. Yani diyorlar ki “Ne aceleniz var kuyruk bekleyin.”
Karadeniz’in en az 30 kilometre uzaktan gelen ve eğimli arazinin hızla akıttığı su kütlesi geçişi daralmış köprüye vurduğunda, taşıdığı suyun gücü ile köprüyü son defa görüyorsun. Böyle bir afet 30 yılda bir olur ama bana denk gelmez, diyebilir misiniz? Taş köprü örneği akıl yoluyla değerlendirilse böyle bir durum söz konusu olmayacaktı.
İstanbul’da depremden sonra yapılan okullardan bir kısmı 5.5 depreminde ağır hasar görmüştür. Bu nasıl bir ahlaktır ki yeni yapı yıkılabiliyor.
Ahlak, siyaset atmosferinde değerlenir. Ruh ve beden yapımızda ahlakı esas almazsak, ahlaksız şahısların siyasetine esir olur ve daha iyisini yaşayamayız.
Düşünün yollar çöktü. Peki hangi ahlaksız şirket ve mühendisi o yolu yapmıştır, açıklansın.
Hükümetler, “Ahlakın üstünlüğünü daim kıldım,” diye öğünmelidir.
Milleti için çalışanlara halkın verdiği yetkiyi ahlak ölçüsünde doğru işlerde kullanmaları gerekir. Aksine hareket edenlere “Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorsun,” denmesi bundandır.
Bu konuda adaletin çalışması ve toplumunda adalete güveni tam olmalıdır.
İnsanları haksızlık adaletsizlik karşısında susturuyorsun, insanların; “Allah’a havale ediyorum” dediğinde, sorumluluğunu düşünebiliyor musun?
Allah’ın adaletini hesaba katmadan öteki dünyada nasıl hesap vereceksin.
Köprü ustasına sormuşlar. Köprüyü nasıl buldun? diye.
“Usta, yüzyıllık eserler ayakta, bu eser de yirmi yıl sonra birilerine mezar olur,” demiş.
Bu değerlendirmeden beş yıl sonra (1983-1984) sel tüm köprüleri alıp götürmüştü.
Hasan TANRIVERDİ