Bazen bir hece, karşımıza kelime veya söz anlamında çıkar. “Ey” bunlardan biridir.
“Ey” arkadaş, yeter artık, duygularımızı yaktın kör ettin, gönülleri hüzünlü ve kalpleri yıkık koydun.
“Ey” hece değil, yılın sözü anlamında kullanılmaya başlandı. Bazen usanç ve bazen de neşe dolu sallama bir söz anlamını korudu. Ey beni dinlemeyen soytarı, ey bilinci kapalı vicdansız ve ey yalnız güzele itibar eden insanlar.
Günün hecesini karşına aldığın topluma söylem olarak mal etmek, nezih ilişkiler doğrultusunda ağızdan çıkmamalıdır. İlkesiz ve üçüncü sınıf topluluklarda bu tür söylemler, güç gösterisi olarak basitliğin ölçüsü olarak ifade edilirler. Toplumu cehalete muhtaç eden söylemleri yerine; nazik ve ruha hitap eden söylemlere yönelmemeyi nasıl izah edebiliriz.
Bu konuda yöneticilerin söylemlerine dikkat etmeleri gerekir.
Dünya toplumları arasında itibarlı olmamız, bürokratların sözlerine dikkat etmeleriyle mümkündür. Hatta söylense bile hasara neden olmadan, hemen düzeltme yoluna gidilmelidir. Kültür adı altında yapılacak bir davranış çok etkili olacaktır.
Ey söyleminin yarattığı tavırlar, duyarsız bir odaklanmaya neden olacaktır. Başı bozuk bir anlayış ve düzeni hiçe sayanların öne çıkması engellenemeyecektir. Toplum bu tür söylemlerle değersizleştirilip kırılganlıkla beslenen bir düzen yaratılacaktır. Yaratılan düzen içerisinde kişilerin hareketleri alışkanlık kazanır ve çoğu sessiz kalan figüranlar oluşturulur.
Bu tür rol sahibi olduğuna inananlar, maddi karşılığı olan her yerde söylemleriyle kötülüğü allayıp pullandırırlar.
Figüranlar “karanlık çağ” sahnesinde olduklarının farkında değiller. Onlara ön verilmiş ve her yerde görev gereği rollerini uygulamaktadırlar. Kötü alışkanlıkların yerleşmesine neden olan sahnede, rol alanların karanlık davranışları insanlıktan uzaktır.
Karşısındakine niteliksiz söylemlerle saldıranların, yeteneksiz bir tavırla, sahnelerde konuşması toplum içerisinde hiçbir karşılık bulmamaktadır. Bunlar tarihin çöplüklerinde kaybolacaklardır. Bu tür insanları, okuyan ve aydınlara sorarsanız alacağınız cevap farklı olacaktır.
Korkutmakla şahsiyet kazanılsaydı, dünyanın en büyük şahsiyeti, Hitler ve Stalin olacaktı.
Hasan TANRIVERDİ