Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Halit SUİÇMEZ (Dr.)

Fındık Zamanı

Dr. Halit SUİÇMEZ Yazar Dr. Halit SUİÇMEZ
12 Ağustos 2009
Halit SUİÇMEZ (Dr.)
3
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

‘Tüccar fındığımızın randımanını belirlerken kalbim tıp tıp atıyor”dedi Nimet Anne, yemyeşil otların üzerinden alıp sepetine attığı fındıklara yabancı gözlerle bakarak. “Nasıl oluyor bu randıman işi? dedi bahçedeki amelelerden biri. Nimet Anne anlatacaktı amelelerine bu olayı, ancak, önce uyardı onları.”Hadin yavrum, hadin çocuklar, hem beni dinleyin, hem ellerinize gayret edin, şu bahçeyi, şu güzel havalarda yağmur yağış gelmeden bitirelim, atalım fındıkları harmana”

Fındık işçilerine, yaş, cinsiyet, memleket, etnik köken farkı gözetmeden hepsine “amele” denirdi Karadeniz’de. Onlar; Urfa’dan, Antep’ten, Samsun’dan doğudan, kuzeyden akın akın, yatak- yorgan yollara düşer, her yıl Ağustos ayında ekmek paralarını çıkarmak için gurbetçi olurlardı. Diğer aylarda da başka bölgelere, başka ürünleri toplamaya giderlerdi. Üstü açık kamyonlarla yapılırdı, bu çoluk- çocuk, genç- yaşlı insanların saatler süren şehir yolculukları.

Nimet Anne geçmiş yıllarda olduğu gibi bu fındık zamanında da Urfa’dan gelen amelelere toplatıyordu fındığını. Onlara biraz eski ama geniş bir ev vermiş, beslenme ve diğer ihtiyaçlarını da gidermişti. Yeni ihtiyaçlarını da elinden geldiğince karşılıyordu.

Güneş bahçeyi iyice ısıtmıştı. Bahçeye yeşil bir halı serilmiş gibiydi. Ayrıca yorgun insanları koynuna alacak serin bir gölge uzanıyordu toprakta. Ameleler beş-on daldan oluşan fındık ocaklarına dağılmış, bol konuşmalı, şarkılı-türkülü bir ortamda topluyorlardı fındıkları.

“Hadi Nimet Anne anlat şu Rıdvan olayını “ dedi kara saçlı, ceylan gözlü, genç çocuk. Babası öbür yandan atıldı. “Rıdvan değil oğlum, randıman o randıman!” Nimet Anne başladı açıklamaya; “Bak yavrum, randıman fındığın kalitesini gösterir. Çürüğünü, eziğini ayırır tüccar bu yolla kendince. Şimdi şöyle olur bu iş, senin fındığından yarım kilo tartıp ayırırlar, bu fındıkları betonun üstüne dökerler, tek tek hepsini kırarlar, kabuğunu bir yana, içini öbür yana koyarlar. Şimdi hepimizin gözü iç fındıklardadır. Tüccar o güneş görmemiş eliyle karıştırır iç fındıkları. Artık tonlarca yahut kilolarca fındığınızın kaç liradan hesap edileceği, tüccarın iki parmağının ve oradan dudaklarına yansıyan tek sözcüğün emrindedir. Fındığı parmakları arasında gezdiren tüccar; “ Bu çürük, şu bezik, şu fındık içini iyi doldurmamış, bu az güneş görmüş” gibi sözlerle fındığın kalitesini düşürür de düşürür. Kendine göre sağlam bulduğu fındıkları terazinin bir kefesine, kabuklarını da öbürüne koyar. İşte tam o anda kalbiniz tıp tıp atar, fındığım kaç randıman gelecek, her bir kilosu ne fiyattan gidecek? diye.

Çünkü bir yıllık geçiminiz, ekmeğiniz, yağınız, şekeriniz hep o fiyatın içindedir. Tüccar hiç işlem yapmasa, 50 randımandan ve devletin taban fiyatından kabul etse köylü bir parça sevinecektir. Ancak hiçbiri böyle yapmaz, randımanı elli rakamının altına düşürmek için her fındığı parmakları arasında gezdirir, koklar, avucunda sallar, sonra da notunu verip düşündüğü yere koyar.”
“İşte fındığın randıman hikâyesi böyle “ dedi Nimet Anne, sepete topladığı fındıklara acılı gözlerle bakarak. Amelelerden birine dönüp, “yavrum bak, aslında siz, biz şu komşular, hepimiz birileri için çalışıyoruz. O birileri ki, eli-yüzü güneş, sırtı-başı yağmur, ayakları çamur görmesin, devletten düşük faizle aldığı krediyi çok yüksek faizle binlerce köylüye dağıtsın, onlar hep alacaklı, köylülerse hep borçlu kalsın” dedi

Fındık insanları bir ömür boyu böyle yaşar, sonra da ölürlerdi. Ölüler de tüccardan alınan borç parayla kaldırılırdı.

Nimet Anne, “kaptırdık oğlum bir kere paçamızı, kurtulmak ne mümkün” dedi. Kazancımız hep faize gidiyor. Anaparaya yeni borçlar ekleniyor ve biz her sene hesap sonrası sıfır parayla eve dönüyoruz. Cebimizde minibüs paramız bile olmuyor”. Nimet Annenin çaresiz bakışları dinleyenlerde ince bir suskunluk yarattı. Güneş iyice yükselmiş, amelelerin de karnı acıkmıştı. “Öğle paydosu bir saat, haydi yemeğinizi yeyin, dinlenin, öğleden sonra gayret edip bitirelim şu bahçeyi” dedi, Nimet Anne, çimenlik, düz bir alana sofra bezini sererken.

Güneşli günlere en çok fındık zamanında ihtiyaç duyulurdu bu bölgede. Oysa masmavi gökyüzüne ve pırıl pırıl bir güneşe en az Karadeniz kıyılarında rastlanırdı. Her an yağmur yüklü bulutlar denizden yükseklere, yaylalara doğru koşturur, saçak saçak boşaltırdı sağanak damlalarını. İşte hep beklenen böylesi bir sağanakta, bahçeler, tarlalar sulara sellere karışır, fındıklar derelere, ırmaklara sürüklenirdi. Ağustos ayında elini çabuk tutan, az uyuyan, dörtnala çalışan malını toplar, harmana kurutmaya koyar ve Allahına “birkaç gün güzel hava” diye duacı olurdu.

Nimet Anne de aynı tedirginlik içindeydi, “Şu uzak bahçeyi sizlerle toplasak, ötekini kendimiz ev halkı olarak hallederiz, yevmiye vermeyiz, çünkü o, eve yakın yerde, gece gündüz içinden çıkmayız.”diyordu. Nimet Annenin yetişkin iki oğlu vardı, onlar yoktu bahçede, köylerine beş kilometre uzakta bulunan ilçede yapılacak olan bir fındık mitinginde görevliydiler. Yakın uzak bütün köylüler, esnaflar, işçiler, halk çağrılıyordu yürüyüş ve mitinge. Şimdiden afişler, bezler asılmış, sloganlar yazılmıştı. “Fındıkta Sömürüye Son, Fındık Bizim Hakkımız, Söke Söke Alırız.”

Nimet Anne kararlıydı, “O gün hepimiz, yaşlı genç, çoluk-çocuk, hasta-sağlam şehre inip yürüyeceğiz, emeklerimiz heba olmasın ona sahip çıkalım diye bağıracağız.” diyordu, yanı başında yemek yiyen genç amelelere, “Biz de katılalım, fındığa yüksek fiyat verilirse bizim de yevmiyemiz artar değil mi? dedi amele başı sofradaki diğer işçileri göstererek “Elbette” dedi Nimet Anne,”hepimiz gidelim, sahil yolunu dolduralım, sesimiz duyulsun Ankaralardan, denize doğru seslenelim, türkülerimizi söyleyelim, dalgalar uzak diyarlara taşısın yanık acılı ağıtlarımızı.”

Güneş akşama dönmüş, ameleler memleket türkülerini çağırarak işlerine devam ediyorlardı. Nimet Anne bir fındık ocağının dibinde düşünceli, elleri fındık topluyor kafası bir bir borçlarını sıralıyordu. Her gece başını yastığa koyduğunda olduğu gibi, “doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyordu”.

Nimet Anne bir an başını kaldırdı işten ve küçük oğluna dedi ki,”Yavrum biz yine iyiyiz, senelerden beri ev yaptır, çocuk okut, evlendir, yer al, kız çeyizi yap, eşya al, valla iyi can taşıyoruz yine, ne yapalım oğlum idare ediyoruz işte, senede bir kez elimize para geçiyor o da o gün borçlara dağılıyor, biz tekrar bir sene boyunca tüccar kapısına gidip para istiyoruz, adamı kızdırsak,”para yok gidin başka yere” diyor, mecburuz bizden daha sahipsiz birileri var mı? “Yurdun efendileri ama en sahipsizleri” dedi oğlu annesine, kendilerini ve şu yan bahçedeki köylüleri göstererek tebessümle! Nimet Anne oğlunu onayladı.”haklısın çocuğum, biz işimizin efendisiyiz, yurdun veyahut başka birilerinin değil”dedi.

Güneş kızıl bir top gibi ufukta belirginleştiğinde, “bugünlük yeter, dağılın, bırakın işi”dedi Nimet Anne amelelere. Şimdi onlar yorgun bedenlerini eve taşıyacak, deliksiz bir uykudan sonra gün ışırken bahçeye gitmek üzere yollara döküleceklerdi. Ve aynı bahçede aynı işi, aynı türküleri söyleyerek yapacaklar, akşama doğru bir yevmiye daha hak etmenin sevinciyle birikmiş yorgunluklarını azaltacaklardı.

Akşam köye haber geldi. Ertesi günü fındık mitingi ve yürüyüşü yapılacaktı. Nimet Anne, ameleleri , köylüleri birlikte katılacaklardı mitinge..

Miting günü yollar insan seliyle doluydu. Köylüler, işçiler, esnaf, gençler, yaşlılar ilçenin ana sokaklarında toplanmışlardı. Nimet Anne bir esnafın dükkânında oturuyordu. Birazdan o da yürüyüşe katılacaktı. Tam o sırada dükkâna öfkeli bir adam girdi ve masada kumaş kesen esnafa; “Arkadaş, ben de karar verdim, yürüyüşe katılacağım ve bundan sonra da baş yürüyüşçü olacağım” dedi hiddetle. Orada bulunanlardan biri, “Ne o Hayri Efendi, sen bu işlerden uzak dururdun hep” dediğinde ise, Hayri Efendi ; “ Arkadaş şeker bulamadım, hiçbir bakkalda yok, çocuklar aç kaldı” diye açıklama yaptı. Elinde makasıyla kumaş kesen esnaf; “Tamam şimdi sen şeker bulamadın baş yürüyüşçü oldun, peki, başkası bulamayınca da aynı düşüncede olur musun? Yani yürüyüşe katılman için ille de senin mi şekersiz kalman gerekiyordu? Dediğinde, Hayri Efendinin az önceki öfkeli yüzü bu sefer suskun ve çaresizdi. Az sonra, esnaf, Hayri Efendi, Nimet Anne ve orada bulunan diğer insanlar sahil boyunca uzanan insan selinin içindeydiler.

O sene fındık zamanında Nimet Annenin bahçesinde hep bu konu, miting ve şeker bulamayan Hayri Efendi konuşuldu ..

Paylaş
Etiketler: ekonomifındıkfındık stratejisifındık zamanıorta ve doğu karadenizöykütarım
Önceki Yazı

Kilit Nokta!

Sonraki Yazı

“Devlet Adamı Ağır Olur, Batman Gelir”

Dr. Halit SUİÇMEZ

Dr. Halit SUİÇMEZ

İlişkili Yazılar

Fatma Nida GENÇ’in Gün Doğumu Kitabı Üzerine…
Edebiyat

Fatma Nida GENÇ’in Gün Doğumu Kitabı Üzerine…

20 Şubat 2025
5.1k
Edebiyatta Ne Yapmalıyız?..
Edebiyat

Edebiyatta Ne Yapmalıyız?..

07 Kasım 2024
5k
Hayatın Anlamı Üzerine…
Edebiyat

Hayatın Anlamı Üzerine…

31 Ekim 2024
5k
Fatih Atila’nın “Beethoven Clup” Romanında Ekonomi Politik Unsurlar..
Edebiyat & Sanat

Fatih Atila’nın “Beethoven Clup” Romanında Ekonomi Politik Unsurlar..

24 Ekim 2024
5k
Sonraki Yazı

"Devlet Adamı Ağır Olur, Batman Gelir”

Yorumlar 3

  1. gamze says:
    16 yıl önce

    kalemizize sağlık Halit Hocam
    ne güzel anlatmışsınız memleketimizin temel gerçeklerinden birini
    Öyküdeki Nimet Anne bana Gorki’nin ANA adlı kitabındaki Pelageya Anne’yı hatırlattı..
    saygılarımla…

  2. esra46 says:
    16 yıl önce

    Sayın Halit Hocam Çok güzel yazmışsınız kaleminize sağlık çok içten anlatmışsınız evet memleketimiz de yaşanan gerçekler bunlar bizim ülkemizde elemeği malesef çok ucuz Nimet anne de bunları anlatıyor…Saygılarımla esen kalın

  3. Halit SUİÇMEZ says:
    16 yıl önce

    Teşekkürler Esra hanım,
    Duyarlılığınız bana güç ve sevinç verdi..

    Yorumunuzla emek insanlarını anlatma heyecanım daha da arttı..

    sevgilerimle..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap