Şu adrese gittim:>> Didim İkinci El pazarı. İkinci el maden dedektörünü satmak için orada bulunan biriyle tanıştım. Adı Barış. Onu ilk gördüğümde etrafında 3 kişi vardı. Lira, altın yüzük ve gümüş madenlerini ayırt edebildiğini gösteriyordu onlara. Gerçekten de madenleri ayırt edebiliyordu. Sonra, etrafında kimse kalmayınca ben yanaştım. Sohbete koyuldum.
Fiyatını söyledi. Almak gibi bir niyetim olmadığını söyledim. Fakat yine de yeterince iyi işler çıkarıp çıkarmadığını sordum. Kumsallarda altın yüzük, madeni para ..derken iyi sayılabilecek bir iş çıkardığını söyledi. Bunları konuşurken üçüncü bir kişi, ellili yaşlarında biri, yanımıza yanaştı. O da fiyatını sordu dedektörün. Fiyatı beğenmedi üçüncü adam. Ben o sırada Barış’a yasalarla ilgili şeyler sordum. Kumsallarda madeni şeyler aramanın yasalara aykırı olmadığını söyledi. Üçüncü adam lafa tekrar girdi biraz ses tonu yüksek. Yasak, dedi. Her yerde yasak, dedi. Barış tekrar lafa girdi. Hayır, dedi. Yasak değil, dedi. Devlet arazilerinde yasak, dedi. Üçüncü adam ısrar etti. Ben lafa girdim. İzin alındığında sorun olmadığını söyledim. Ayrıca, kumsal gibi yerlerde arama yapmanın bir aykırılık teşkil etmediğini söyledim. Yıllar önce yaşanmış bir arama olayından dolayı mahkemelik olan bir grup insanın beraatinden bahsedecektim fakat, vazgeçtim. Barış tekrar lafa girdi. Öyle olsa bile, dedi, ben kumsalda eşimin kaybettiği alyansını arıyorum, kim ne diyecek! dedi. Üçüncü adam yineledi kendini. Yasak, orada burada her yerde yasak, dedi. Hem, dedi, sen bu dedektöre çok pahalı diyorsun, dedi. Cep telefonunu çıkardı. Birkaç dokundu etti ekrana. Bir dedektör gösterdi. Kendi dedektörüymüş. Barış, ohoo! dedi, bu milattan kalma, analog göstergeli bu, dedi. Barış’ın dedektörü dijital skalalıydı. Üçüncü adam bozulur gibi oldu. Yok canım, der gibi dudaklarını büktü. Bana tekrar dönüp, yasak yasak dedi. Manastır Koyuna yaklaşık bir dönüm bir kısımın kazılıp edildiğini söyledim. Yok, hayır değil dedi. Belediye ıslah, boru moru bir şeyler yaptı orada, dedi. Buralardaki her yeri biliyorum, dedi. Define aramadılar orada, dedi. Fakat ben o civarda bir sikke bulduğumu söyleyince gözleri parladı, şaşırır gibi oldu. Hem de kaya toprak yığıntılarının hemen yanında çimenlerin üzerinde. Bulunmuş ve dökülmüş. Fakat, bakırdı dedim. Bozulur gibi oldu. O sırada Barış üçüncü adamın telefonun işaret ederek, ne diyorsun buna abi, dedi. Barış’ınkinden fazla bir fiyat söyledi. Barış bir şey demedi. Hafiften sırıttı. Üçüncü adam bana döndü, yasak kardeşim, her yerde yasak, başını belaya sokma! dedi. Sonra, gitti.
Gider gitmez Barış’a dönüp, bu adamın fena bir defineci olduğunu söyledim. Ve elinde, cep telefonunda resmi olandan başka da dedektörlerinin olduğunu söyledim. Sen bu adamın yasak masak dediğine bakma dedim. Fellik fellik define arıyor, rakipleri de saf dışı bırakmaya çalışıyor, dedim. Sonra görüşmek üzere, diyerek ayrıldım yanından.
İkinci el pazarı daha da kalabalıklaşmaya başladı sanki. Güneş de iyice kızdırıyordu. Üçüncü adam çoktan Manastır Koyunun yolunu tutmuş olmalıydı.
Yarım saat önce saat 19:00’a doğru çöpü atmak üzere dışarı çıktım. Alaca karanlıktan hallice bir...
Son birkaç gündür Didim’de aşırı soğuklar var. Hani, insan diyor ki, Şarkışla’ya geri dönsem yeğdir....
Benim kafa, mikro’dan makro’ya kafasıdır. Fakat ilk önce genel boş çerçeveyi görürüm. FETÖ olaylarına bakarken,...
Youtube‘da “Pinti” videoları izliyorum 3-5 gündür. Aslında her zaman pintimsi yaklaşmamız mümkün pek çok şeye....
Dünya çapında bir haber merkezi olan BBC bir haber geçse; değil dakikalar, saniyeler içerisinde;değil milyonlara,...