Hayatın başlangıç ve bitişi, doğanın kuralları ve motorun kazanına atılan kömür hep aynı yolu izler. Aynı yolda olmak, yaşantımızın bir simgesidir ve alışkanlıklar üzerinden yürür. Onun için, alışkanlıklarımızı özenle sürdürürüz. Eğer sürdürmeyi başarırsak, yaşantımıza bir anlam kazandırırız.
Günün rutin işleri, sevinç, neşe ve kederimiz alışkanlıklarımızın dışa yansımasıdır. Ezberimizin uygulamasıdır da diyebiliriz. Uygulamada gerçekleşen en küçük bir hataya, “Ezber bozuldu.” Denmesinin nedeni budur. Onun için, alışkanlıklarımız hayal alemine girmezler.
Alışkanlıklarımız, genelde iyi uygulamalar üzerinedir. Yaptıklarımızın büyük kısmı alışkanlık icabıdır. Alışkanlığımızı bozan olaylar görüş alanımıza girerse, bilgi ve becerimiz sayesinde o problemi de çözebiliriz. Davranışlarda gücümüz kadar, ruhumuzun asilliği de önemlidir.
Alışkanlıkların bazılarını kaybetsek, kullanmasak da solan çiçeğin tekrar açması gibi kaybettiğimiz alışkanlığı tekrar yerine getiririz. Çünkü bu olaylarda ön yargılı değiliz. Önyargılı olmadığımız için, alışkanlık hâline geldi. Fakat olayı en iyi şekilde yaparız ve de tatmin oluruz.
Alışkanlık hareketlerimiz, düşünce, eğitim ve öğretimden elde ettiğin bir bilgi sonucudur. Fakat tekrarları durumunda bilgiye ve yoruma baş vurulmaz. Bu nokta önemli, çünkü eğer baş vurursan, olayı tekrar, mantığına alırsın ve aynen tekrar etmez. Belki bir yenilik veya kolaylığı sağlayan teknik bulursun. Bu düşünce çeşitli aşamalardan geçerse çok önemli yenilikler ortaya çıkacaktır.
İşte bu düşünce, yenilikçi, çağın ileri teknolojisini yakalamak demektir. Günümüzde “Yapay zekâ” çalışmaları almış başını gidiyor. İnsanlar bir düğmeyle konforlu yaşamasını daha iyi hâle getiriyor. Bu durumda, alışkanlıklarımızı, çağdaş teknoloji seviyesine çıkartmamız gerekir.
Alışkanlıklarımız arasında kötü olanı da vardır. Kötü alışkanlıklar her insan için, aynı özelliğe sahiptir. Bu hareketler hiçbir şekilde akıl ile kontrol edilmez. Hissi hareketlerdir. Hissi başlayan kötü alışkanlıklar, duygusal yönlüdür. Yani böyle bir hareketi duyularımız kabul ettiği hâlde hücrelerimizde karşılık bulmaz. Burada duygusal kabullenme, derecesi zarar noktasında yaşama süresi ömrü belirler. Kötü alışkanlıklar genelde insanlara dayatılır. Kişi kötü maddenin nasıl dayatıldığını anlayana kadar alışkanlığı kazanmış olur.
İnsanların alışkanlığında, kendini akıllı zanneden, cani ruhlu azmanların rolü büyüktür. Senin ömrünü alırken, gerçekleştirdiğin olayı paraya tahvil eder.
Kötü alışkanlıklarından kurtulmak istemen, karanlıkta ıslık çalmaya benzer. Islığınla yerini belli edersin, ama çevreni asla aydınlatamazsın. Korku ve ürküntü yaşar ve olduğun yerde kalırsın.
İnsan, alışkanlıklar, kabuk bağlamadan, kurtulmanın yollarını aramalıdır.