(Ne yapmaya çalışıyor Sayın Bakan Zeybekçi!?)
Durum Türkiye gerçeğini yansıtmıyor(MUŞ)
Ne yazık ki; siyasetin dili öylesine pislendi ki, “kirlendi” sözcüğü kurtarmıyor durumu. Siyasi nezaket kaybolunca, dil kabalaştı, söylemler sertleşti, bakışlar bile kinlendi. Toptan bir ayrışmanın eşiğindeyiz. Ne sevinçlerimizi paylaşarak yaşayabiliyoruz ne de acılarımızı. Şakalarımız bile “laf sokma” kültürü üzerinden yürür hale geldi.
Yalan ya muhalife ayar vermeye, ya da yandaşa malzeme üretmeye yönelik söylenir oldu. Aldat!… Dayat!… Nereye kadar?Öyle olunca da hiçbir yalana yandaş “hayır” diyemez oldu, hiçbir muhalif de doğruya evet demez, diyemez oldu.
Riya kokar oldu her söylem.
$ ve € almış başını gitmiş, mazota 24 saatte 2 kez zam gelmiş, ekonomi altüst olmuş, zaten savaş ekonomisinin içinde yalpalayan ülke,dünya savaş çığlıklarının eşliğinde. Ekonomi bakanından gelen söylem: “Türkiye gerçeği bu değil!” Sen bu ülkede yaşamıyor musun Sayın Bay Bakan!?.. Türkiye gerçeği tam da bu işte!. Akıl, izan ve vicdan kendisini alay ediliyor duygusundan kurtaramıyor kendisini. Soruyorum tekrar:. Alay mı?… Dalga mı?… Şaka mı!?… “Türkiye’nin gerçeği bu değil!”(miş)
Olaylar patagonya’da mı vuku buluyor bay bakan!… Günde mazota 2 kez zam, moritanya’da mı yapıldı?… Yoksa sen mi Zambiya’da yaşamaktasın Bay Bakan!?…
Açgözünü!… Uyar canını!… Burası Türkiye!… Ve sen de bu geminin içindesin!. Hem de dümendekilerden birisisin!..
Esprili kişileri hep sevmişimdir. Şakaysa söyle bilelim. Ama bil ki zamanı değil!.
Herkes bilmeli şakanın yerini ve dozunu. Zira; espri bir zeka ürünüdür. İnceldikçe de hem nezaketi, hem de tadı artar. Espri ve şaka ze ka ürünü olduğu kadar hoşgörü kaynağıdır da!.
Ama seninki şakaysa ayıp, gerçekse ayıp ötesi. Zira dümenin başındakinden beklenir bir açıklama değil.
Yekili kişi “dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı” türünden açıklama yapamaz.
Üstelik ilk de değil. Daha önceki söylemlerinizdeki “sanal artış” ifadeniz de hiç tutmadı.




















