15. BÖLÜM VE 2. KISIM
MAHO’NUN DRAMI
Sevgili okurlarım, bu dram 1968 tarihinde Van’ın, Ozalp ilçesine bağlı olan Çamurlu köyü İlkokulu öğretmenliğim sırasında, köyün ağasından dinlediğim bir öyküdür. Ancak bu öyküdeki şiirler, öyküye uygun olarak, tarafımdan kaleme alınmıştır.
Maho hiç düşünmeden, ağasının elini öper. Ben şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonrada ölünceye kadar ağamsın, hizmetinizde olacağım. Hiç bir yere gitmiyor ve sana ağam değil, babam olarak bildim. Ne olursa olsun, her daim yanında olacağım, diyor.
Ağa, Maho’nun bu davranışına ve sözüne çok memnun kalıyor. Elini Maho’nun omzuna koyarak, peki bundan sonra sende benim evlatlarımdan birisi olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarma, diyor.
Bu konuşmalardan sonra, birlikte köye dönerler. Maho yine görevini başına geçer. Yalnız bir beklentisi var o da yüreği aşk ateşiyle yanıp tutuşmaktaydı. Âşık olduğu kız, kendisine okuma yazmayı öğreten köy imamının kızıydı. Aşkını şiirlere dökmek için eline geçirdiği kâğıtlara yazmaya başlamıştı. O’nu canından öte seviyordu. Her gün, her daim geçe ve gündüz bir nebze olsun sevdiği kızı, aklından çıkaramıyordu. Çocukken imamın evine gidip geldiğinde, sevdiği kızda kendisi gibi çocuktu. Ama kendisine ilgi duyduğunu görüyordu. Bu nedenle kızında kendine tav olduğunu düşünüyordu. Kızla zaman zaman karşılaştıklarında ve göz göze geldiklerinde, kız yan dönerek peçesini gözüne gölge edip gülüyordu. Kızın bu hareketi yapması, O’nun da kendisine vurgun olduğu anlamında düşünüyordu. Ne var ki yüz yüze konuşamadıklarından, kendisinden bir haber alamıyordu. Bu nedenle sevdiği kıza olan aşkını, bir türlü açığa verip dillendirmiyordu. Sevdasının adına şiirler yazma bir yana, baş çobandan öğrendiği kaval çalmasını, her gün yanık yanık çalıp duruyordu. Dağda koyunlara çalıyor, eve geldiğinde de odasında çalıyordu. Onun kavalının çıkardığı yanık çalarak, köyün kızlarını da etkiliyordu. Ama o İmamın kızından başkasını düşünecek durumda değildi. Bir gün yine sürünün önünde kavalını çala çala köye doğru gittiği bir anda, karşısında sevdiği kız olan Lalizer’i buluyor. Ne edeceğine ne yapacağına şaşırıp kalıyor. Kavalın sesi susmuş, Lalizer’le göz göze gelmişlerdi. O kadar heyecanlanmıştı ki, sen yalnız başına buralarda ne arıyorsun diye bilmişti.
Lalizer, hiç duymamış gibi, aylardır senin kavalının çıkardığı yanık sesleri dinleyip duruyorum. Sanki sana sevdalı olduğumu bilmezlikten gelip, bana ne arıyorsun burada diye de soruyorsun. Beni sevdiğini biliyorum. Kavalının sesi bende akıl mı bıraktı? Tabi ki sana koşup geldim, diyor.
Artık iki sevgili karşı karşıya gelmiş ve birbirlerini sevdiklerini itiraf etmişlerdi. Bu kısa muhabbetten sonra, Lalizer ailesinin korkusundan, arkasına bakmadan, hızlıca koşup gider.
Maho, tekrar kavalını dudaklarına götürerek, Lalizer’in gidişine çeşitli makamlarda kavalını çalmaya başlıyor. Taki ağanın konağına gelinceye kadar.
Ağa, sürüsünün önünde kavalını çala gelen Maho’nun gelişini, penceresinden seyir ederken, kendi kendine “Yahu bu Maho kaval çalıyordu ama, bu kadar dertli çalmasının bir nedeni olmalıdır” diyiverdi. Kaldı ki Maho’nun kapıya kadar kavalını çala çala gelmesine, bir anlam verememişti. Bu çalışta bir iş var diye düşünmeye başlıyor. Hemen de seyisini çağırtarak, Maho’yü huzuruna getirmesini söylüyor. Seyisi kısa bir zaman sonra Maho’yu getiriyor. Ağa, Maho’ya geç otur karşıma diyor. Bak evlat ben çoktandır senin kaval sesini duymamıştım. Şimdi çıkar kavalını, en yürek yakan makamında çalmaya başla. Bende, sayende kavalından dökülen nemaları dinlemiş olayım, diyor.
Maho, hayır ağam sizin karşınızda ben kaval çalamam dediyse de, nafile. Ağanın ısrarlı oluşuna boyun bükerek, kavalını koltuğunun altından çıkardıktan sonra, çalmaya başlıyor.
Ağa kendi kendine, bu işin ucunda mutlaka bir aşk ve bir sevda olmalıdır. Umarım yanılmamışımdır, diye kendi kendine mırıldanıyor. Sonrasında söyle Maho, sen kime sevdalandın, bu denli yanık makamlarda kavalını çalıp duruyorsun.
Maho, yok ağam hiçbir kimse sevdalanmadım. Öğlesine çalıp duruyorum, diyorsa da ağasını inandıramaz.
Ağa bu söze inanmaz. Israrla kimin kızına sevdalandığını, söylemesini ister. O arada ağa bir ara duraksıyor. Aklına ilk olarak gelen kendi kızıydı. Ya benim kızıma âşık olduysa ne yaparım diye düşünmeye başlıyor.
Maho, ağanın ısrarlı sorularına karşın sevdalandığı kızın, köy imamının kızı Lalizer olduğunu söylemek zorunda kalıyor.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair