Gün/aydın dostlarım…
Benim adım sabah_____ Sevgiye başlangıcım ben… Özlemeyi biliyorsan tebessüm et.
Beklemeyi biliyorsan sabret ___
Rabbimiz Kuranı Kerimi indirdi yeryüzüne ve oku dedi. Okumak faydalıdır. Bakın bu sabah ne bırakılmış buraya okumanız için…
Konumuz;
“ŞARLATAN”
19. yüzyıldan itibaren dilimize, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca gibi Avrupa dillerinden birçok kelime geçmiştir. Bu kelimelerden biri olan şarlatan Fransızca kökenlidir. Şarlatan kelimesi, orijinal dilinde ”charlatan” şeklinde yazılır. Kelimenin sözlük anlamı geveze olsa da, günümüzde bu sözcük daha çok hilekar ve yalancı manasında kullanılır. Şarlatan kelimesi günlük hayatta sıklıkla kullanılan kelimelerden bir tanesidir.
Azerice: Ağzı kalabalık
Türkçe: Çığırtkan
İtalyanca: ciarlatano, gürültülü ve çok konuşan.
Şarlatan=koca şehri fecirde yok eden… Yok, olan şeyi var gibi gösteren…
Şarlatan kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamı şu şekildedir:
– Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse…
– Bilir geçinen kimse…
Böyle uzaar gider bu konuda yorumlar. Harf ilmini öğrenmek, bir de şarlatan tanımak gerek… Çevremizde ondan bol başka bir şey yok ama olsun insanoğlu kelimenin nereden gelip nereye gittiğini yine de bilmek istiyor.
La Fontaine ne güzel yorumlamış şarlatanı:
“Şarlatanlar eksik olmaz dünyadan. Bu mesleğin, ne hikmetse, hacısı hocası boldur her zaman.
Kimisi peygamberim diye çıkar ortaya, kimi Çiçeron geçinir köyde, koyakta…
Bu sözde Çiçeronlardan biri öyle övüyormuş ki kendini. Söz sanatının tanrısıymış sanki kendisi.
Bir hımbılı, bir mankafayı, bir hödüğü, bülbül gibi konuştururmuş isterse.
“_Evet, baylar, diyormuş kükreyerek;
Bir hödük, bir hayvan, bir eşek, bir eşşoğlueşek getirin bana. Uğraşıp adam edeyim inanmayana.
Gelsin nutuk çeksin önümüzde, cüppe takke de giysin isterse!..”
Bu sözler kralın kulağına gitmiş; Çağırtmış üstadı saraya, demiş:
“_Bir güzel boz eşek var ahırımda benim;
Bu eşeğin hatip olmasını isterdim.
– Baş üstüne, demiş bizimki;…
-Siz istersiniz de ne olmaz ki?
Bir hayli para almış öncelik olarak. Tam on yıl sonra eşeği kürsüye çıkaracak.
-Yoksa demiş, asın beni razıyım;
Sırtımda bütün diplomalarım ve başımda iki uzun takma kulakla, saraylılardan biri yanaşıp şarlatana, gizlice demiş ki kulağına;
-Görmeye geleceğim seni asılırken, tam darağacına yakışacak adamsın.
Bize bir nutuk çekmeyi de unutma. Şöyle tumturaklı, dokunaklı cinsinden;
Kulağında küpe kalsın çiçeronların…
-Sen hava alırsın, demiş şarlatan;
On yılda ya kral ölür, ya eşek, ya ben…
Herif haklı…
Asıl on yıl bekleyen deli…
Bugünü gün etmek mesele!!!
On yıl sonra kim kala kim öle! Kim bile akıbetin ne olacağını!..
Abbasi Halifelerinden Harun Reşit’in kardeşi Behlül’ ün hikâyeleri çoktur. Bu hikâyesini de sizlerle paylaşmak istedim…
Harun Reşit bir padişah zengin mi zengin, kardeşi Behlül de fakir mi fakir pejmürde bir kılıkta çarşılarda deli divane gibi gezip durmakta. Bir gün halk padişaha gelir ve Behlül’ü şikâyet eder:
“-Efendim, kardeşiniz her gün halkın üstüne işiyor.” diye. Harun Reşit vezirine emir verir:
“-git ve sor bakalım Behlül neden milletin üstüne işiyormuş?” Vezir gider bulur Behlül’ü ve sorar sorusunu. Behlül sinirlenir;
“-Kim demiş benim insanların üstüne işediğimi?..”
Vezir;”ee, herkes öyle söylüyor”
“Gel bak bakalım demiş Behlül ve iki parmağını vezirin gözüne sürme çeker gibi sürüvermiş.
“- Hele bak bakalım gördüklerin insan mı?..” demiş. Vezir hayretler içinde kendini sanki hayvanat bahçesinde sanmış. İştee demiş Behlül,
“- Bu şehirde 3 insan var, onlarda çok uzakta benim çişcağızım onlara ulaşmaz.
Ben bu gördüklerinin üstüne işiyorum, insana değil.” demiş.
İnsan gibi görünen hayvanlar, hayvan gibi görünen insanlar, bu keşmekeş içinde yolunu bulmaya çalışan insanlara Rabbim yardımcı olsun…
Ne demişti Kierkegaard: “Hayvan yaşamı son derece basittir, anlamak çok kolaydır. Zira hayvanın insana göre bir avantajı vardır: Konuşamaz…”
Bunlar yani şarlatanlar bilip bilmeden, ortalığı karıştırmak için sadece “konuşuyorlar.”
İnsanlıkları da zaten bu kadar!..
İnsanlar eskiden tekkelere gider, çilehanelerde çile çekerek olgunlaşmaya çalışırlarmış. Günümüzde hayatın kendisi çilehane… Sağımızı, solumuzu kollamaktan, şarlatanların tuzağına düşmemek için adeta tık nefes olduk… Nereden ne geleceği belli değil. Gün geçmiyor ki birkaç insan şarlatanların tuzağına düşmesin…
Bir atasözümüz var; hani sormuşlar, ” kişiyi nasıl bilirsin” cevap vermiş karşı taraf, ”kendim gibi.”
İşte esas sorun karşındakinin senin gibi olmaması… Dedik ya; “ Allah hepimizin yardımcısı olsun” iyi insanlarla karşılaştırsın…
Sarayların kölesi veya soytarısı olmaktan öte bir nedeni ve anlamı olmalı hayatının. Karşılaştığın her hayata dönük bir sorumluluktur senin hayatının en temel bedeli. Aklını izle, duygularını dinle, içgüdülerini ve arzularını kontrol et. Hayatının sahibi ve sorumlusu ol. Şarlatan olma.
Neyi neden savunduğunu, neye neden karşı olduğunu bil. Özgürlük, sorumluluk, adalet, vicdan, ahlak ve akıl gibi değerlerdir seni insan kılan, tükettiğin hava ve suyu helal kılan. Bu değerler, ne safında olduklarının sayısı veya gücüyle, ne de karşındakilerin düzeyiyle ortaya çıkar. Bunları sen gerçekleştirmeli, sen hak etmeli, sen kazanmalısın. Her gün, yeniden… İradeni her teslim ettiğinde, insanlığından biraz vazgeçersin.
Değişip durmasın ilkelerin; seçici olmasın. Sadece ilkelerin, sevgilerin ve ilgilerin yön versin sana. Değişirsen, değiştiğin şey ol. Ne olursan ol, olduğun şey ol. Yani şarlatan olma insan ol..
Eğer insan kalıbında bu dünyada yaşıyorsak hayvan sıfatlarından soyunmamız ve insan gibi insan olmamız gerekiyor.
Nasıl mı?.. Şarlatanlıktan uzak durarak, toplumun menfaatlerini ve yararını kendi arzu ve hedeflerimizden üstün görerek, yalansız, riyasız, üçkâğıtsız, dalaveresiz bir yaşam tarzını benimseyerek. Güneş gibi ayırt gözetmeden ışığını yayarak, nalıncı keseri gibi hep kendine yontmayarak…
Güzel konuşun kıymet bilin… İnanın insanın sadece yaptığı iyiliği unutulmaz. Belki siz bilmezsiniz ama iyiliğinizin dokunduğu kimse asla unutmaz iyiliği. İnsanlar hata yapabilir. Sanki hangimiz mükemmel?.. İnsanları hataları ile hor görmeyin. Aksine hata ancak güzel dille düzeltilir. Hayata bakış açınız daima güzel olsun.
Çünkü güzel bakan güzel düşünür.
Allah güzel bakıp güzel görmeyi hayatı en güzel şekilde yaşamayı nasip etsin tüm insanlara…
O nedenle ki:
Hayatı güzel bir şekilde yaşamak, “Yaradandan dolayı yaratılanı sevmekten”$