Sevgili okurlarım, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın umut dolu öyküsünü yaratan Mustafa kemal Atatürk’ün 80. yılında ebediyete gidişini bir kez daha anarken, umut dolu öykülerini bsiz okurlarıma sunmaya çalıştım.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yalnızca ulusumuzun bağımsızlık savaşını veren değil, kurduğu cumhuriyetin bütün kurumlarıyla birlikte, çağdaş ülkeler düzeyine taşımayı başaran bir lider olduğunu da hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Birinci dünya savaşından sonra, işgalci devletlerinin Anadolu’yu işgal ettiği yetmediği gibi, her yeri yakıp yıktılar. Bunun üzerine, 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, ilk kıvılcım ateşini Amasya Tamimi ile yaktı. Bu kötü gidişe dur demekten başka bir çarenin kalmadığını bildirdi. İlk önce Erzurum’a, sonra da Sivas’a gitti. Her iki kongrede almış olduğu kararları hayata geçirmeye başladı. İşgal bölgelerindeki halkı silahlı direnişe geçirmek üzere örgütledi. Bu mücadelenin, Anadolu halkının desteğiyle, birlik ve beraberlik içinde yapılacağına inanmıştı. O inançla, bütün kararlarını buna göre aldı. Daha sonra, Ankara’ya gelerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı. Meclisin kararıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, hem de ordularımızın Başkomutanı Unvanıyla yetkilendirildi.
Mustafa Kemal Atatürk, bu yetkilerini Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatarak kullanmaya başladı. Bir yandan savaşı idare ederken, diğer yandan da, geleceğin cumhuriyetinin sağlam temeller üzerine oturtmak üzere, canla başla çalıştı. İlk iş olarak da, saltanatın kaldırılmasını sağladı.
Misakı Milli hudutları içinde tek hâkim gücün, TBMM olduğunu bütün dünyaya ilan etti. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurarak, bir dizi köklü devrimler yaptı. Cumhuriyeti sağlam temellere oturtmak maksadıyla, gece gündüz durmadan çalıştı. Ne yazık ki her ölümlü gibi, O’da 10 Kasım 1938 de, saat 09.05 ‘e aramızdan ayrıldı. Şimdi, Anıttepede ebedi istirahatinde yatmaktadır. O’nu minnet ve şükranla anıyorum. O’ unla birlikte aziz vatanımızın kurtuluşunu sağlayan bütün kahramanlara da şükranlarımı sunuyorum.
Sevgili okurlarım, hiç bir zaman Türk Milleti ve Türk Gençliği, Atamızın izinden ayrılmadığı gibi, O’nun kurmuş olduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini canla başla korumakta olup, korumaya da devam edecektir. Böyle olduğuna ve olacağına inancım tamdır. Bu inançla şanlı bayrağımız, ilelebet göklerde dalgalanmaya devam edecektir
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Şair