Asıl adı Mustafa olup; Yozgat’ın Yukarı Nohutlu Mahallesinde 1869 yılında, dünyaya geldi. Babası, Yozgat’ın Çekerek ilçesinin Beyyurdu köyünden Yozgat’a göçen ve ticaretle uğraşan İsmail Efendi’dir. Küçük yaşlarda yetim kalan Nâzî, ağabeyi Ali Efendi tarafından büyütüldü. Yozgat Alacalıoğlu Medresesini bitirdi.
Yozgat’ın tanınmış ailelerinden Çapanoğullarından Bekir Bey’in kızı Meryem hanımla evlendi. Nâzî ile ilgili belgeler ve sözlü bilgiler kızı Naciye Bilecen ve torunu Naci Bilecen tarafından günümüze ulaştırılmıştır.
Memuriyete Yozgat’ta Tahrirat Kaleminde başlamış, başarı göstererek Orman Memurluğuna terfi etmiştir. Uğradığı bir iftira sonucu memuriyetten ayrılmak zorunda kalmış. Torunu Naci Bilecen dedesinin uğradığı iftiranın sebebinin Sultan İkinci Abdülhamid’e yazdığı bir hicviye olduğunu söyler. Nâzî, bir cirit oyununun ardından oturduğu çimenlerden ölümüne sebep olan hastalığa yakalandığı, çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü, ancak kurtulamayarak 33 yaşında vefat ettiği bilinmektedir.
Nâzî, Yozgat Kevenli Burun’daki mezarlığa defnedilmiştir. Bu bölge 1940’lı yıllarda yerleşime açılınca mezarı ve kitabesi kaybolmuştur.
Nâzî’nin şiirlerinin çoğu, Yozgatlı şairlere yer veren çeşitli cönk ve mecmuaların yanı sıra hakkında yazılmış makalelerde bulunmaktadır. Nâzî’nin iki yüzden fazla kaside, gazel ve koşma yazdığı ifade edilmektedir. Hece ve aruzla yazılmış doksan bir şiirinin yer aldığı bir mecmua, Çorum İl Halk Kütüphanesinin yazmalar bölümünde kayıtlıdır.
Nâzî, bir âşık olmaktan ziyade bir “halk şairi” olarak karşımıza çıkar. Şiirlerinde mahallî söyleyişler ve Yozgat bölgesi ağızlarında görülen kelimelerle karşılaşılır. Daha çok koşma şeklini kullanmış, az sayıda aruzla yazdığı şiirlerinde ise gazel şeklini tercih etmiştir. Şiirlerinde karşısındaki ile konuşur şekilde bir söyleyiş biçimini tercih eden Nâzî’nin Şiirlerinin ağırlıklı konusu aşktır. Genç yaşta yakalandığı hastalığın verdiği acılar şiirlerine de yansımıştır.
Medrese eğitimi sırasında şiirleriyle tanıştığı Fuzûlî’den etkilendiğini açık bir biçimde ortaya koyan gazelleri ve söyleyişleri vardır. “Bir selam yolladım canan eline” mısraı ile başlayan ve “Canan Eli Bozlağı” olarak bilinen şiiri ölümünden sonra çok meşhur olmuş ve Hafız Süleyman tarafından taş plağa okunmuştur. Bu şiir Sabahattin Ali’nin Ses hikâyesinin de konusu oluşmuştur.
Kaynakça :
1- Işıtman, Mahmut (1969). “Âşık Nâzî (1863-1902)”. Türk Folklor Araştırmaları 12, 242: 5401-5403.
2- Oğuz, M. Öcal (1992). Yozgatlı Halk Şairi Nâzî. Ankara: Feryal Matbaacılık.
3- Oğuz, M. Öcal (1994). Yozgat’ta Halk Şairliğinin Dünü Bugünü. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
4- Onay, Ahmet Talat (1940). “Yozgatlı Nâzî”. Halk Bilgisi Haberleri, Şubat. 67-77.
5- Polat, Rıza. (1947). “Yozgat Şairlerinden Mustafa Nâzî”. Ülkü, Mart. C. I. 15-16.
6- Sabahattin Ali (2011). Bütün Öyküleri: Kağnı, Ses, Esirler. İstanbul: Yapı Kredi Yay.
7- Durali Doğan Yozgatlı Şairler ve Yazarlar Ansiklopedisi





















