Tatil..
Ne güzeldir günlük yaşam telaşından, kargaşadan kaçmak bir süreliğine. Emekçiysen hele, kim istemez ki kısacık bir zaman dilimi de olsa, şöyle dinlenebilmek özgürce..
Günümüz ekonomik koşullarında, vakit ve nakit elveriyorsa ne mutlu istediği gibi tatil yapabilene.
Çoğu zaman nakit varsa vakit, vakit varsa nakit yoktur ya, şimdilerde artan fiyatlar sebebi ile problem daha çok “nakit yok” bölümünde.
Oysa başta emekçinin olmak üzere tatil her insanın hakkı. Buna imkan sağlanmalı.
Geçinme ve barınma probleminin olduğu bir dönemde, şimdilik hayal gibi görülse de, hiç bir şey için umutları tüketmemek ve vazgeçmemek ise asıl mesele
Seyahatleri severim. Varsa vakit ve yine varsa biraz nakitle, gezmediğim, görmediğim yerleri mümkün olduğunca görmeyi tercih ederim. Küçük pansiyonlar, apartlar, uygun günlük kiralamalar, çadır kampı ne varsa bütçeye uygun olabilecek, tercih sebebim.
Her şey dahil sistemle odalara, otellere hapsolmak değil benim tatil ya da seyahat anlayışım. Gittiğim yerleri özgürce, sokak sokak dolaşmak, tarihiyle, doğasıyla, insanıyla, hayvanıyla her şeyiyle tanımak isterim.
Fırsat bulup kaçtık kısa süreliğine biz de çocuklarla. Maksat okul tatilinde bir arada hem dinlenelim, hem paylaşalım, güzel anılar bırakalım arkamızda.
Ege kıyılarının güzelliği yolculuğumuza damgasını vurdu. Yeşilin tonları, denizin mavisi karışmış birbirine. Yakıt fiyatını düşünmezsen yol bile başlı başına keyifli ve şahane.
Bir kısmı hariç..
Sağımızda solumuzda, “ben bir zamanlar böyle değildim” diyen hüzünlü çorak tepelerde ve zorlukla ayakta duran kararmış ağaçlarda Marmaris yangınının izleri..
Bir ağaç fidesi diktiniz mi hiç? Hiç gözünün içine baktınız mı büyüsün diye? Kaç ağaç yanıyor, kaç canlı yok oluyor yangınlarda? Doğa ne zaman kendine gelir ya da gelebilecek mi sizce? Yok etmek anlık ve basit bir iş..
Yaşatmak ve var etmekse asıl mesele..
Bizse yangınlar bir yandan, ağaç katliamı bir yandan yok ediyoruz habire. Özen göstermezsek, dikkat etmezsek yakındır, doğa ana şımarık, narsist çocuğu insanı evden atacak, yok edecek bu gidişle. Herkes için farkındalık, özen, önlem, aykırı davrananlar gerçekten caydırıcı cezalar ve her yerde her şeyde doğaya uyum esas mesele.
Yolculuğumuzdaki mola yerimiz Bozburun’du bu sene.
Her ne kadar turistik yer olsa da herkesten saklı bir cennet gibiydi Bozburun.
Güzel manzarası, sakinliği, tertemiz denizi, güler yüzlü esnafı ile şaşırtıcı güzellikteydi.
Bir karabatağın ziyafetini izlemek, balıklarla birlikte berrak denizinde yüzmek, temiz deniz havasını içinize çekmek, enfes bir manzarayı seyreylemek..
Bozburun sahilinden kalkan tekne gezileriyle Ege koylarında denizin ve doyumsuz manzaranın keyfini sürebilirsiniz.
Datça biraz ötenizde, kısa bir mesafede sizi bekliyor. Begonvillerin içinde eski Datça’yı ve Can Yücel’in evini ziyaret edebilir, zamanını geçirdiği “Orhan’ın kahvesi”’nde, hatırası için düzenlenmiş Can Baba köşesine karşı oturup, kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Aynı bölgede, sahilde bulunan Knidos Antik Şehri’ni de ziyaret planınıza dahil etmeyi unutmayın bence. Yerleşimi, limanı, geçmişten bugüne seslenen taşları ile görülmesi gereken yerlerden. Sahili ise tabii ki yine muhteşem.
Derler ki; prensesin eteklerinden dökülen kumlarla oluşmuş Kızkumu. Karanlıkta yolunu kaybetmiş en sonunda prenses ve boğulmuş. Kırmızı kumlar ayaklarınızın altında, yürüyün siz prensesin açtığı yolda. Yüzme bilmiyorsanız özelikle, sağınız solunuz derinleşiverir birden. Bu yüzden prensesin yolundan ayrılmamaya dikkat etmelisiniz. Sahile de küçük bir heykel koymuşlar sembolik. Bence ona da gitmişken bir merhaba deyiniz.
Yeme içme fiyatları her yerde olduğu gibi Bozburun’da da el yakıyor tabii ki. Bütçeniz kısıtlıysa apart otelleri ya da odaları tercih etmenizi öneririm. Yine de, Ege’ye gelmişken bir kabak çiçeği dolması yemeyi de bence ihmal etmeyin.
Palamutbükü’de yakınımızdaydı. Ufacık ziyaret ettik. Deniz, doğa aynı güzellikte sanki.
Lakin Bozburun’un sakinliğini çekiciliğini göremedim ben burada. Belki de kalabalık tatil yörelerinde huzur bulamamamdır sebebi.
Sahil boyunca güzel, şirin, küçük yerleşim yerleri. Hangisini sıralasak ki? Topla tası tarağı diyor içimdeki ses, kaç köşelere.. O kadar kolay da değil hani, malum bu devirde para konuşur her yerde.
Hem doğası hem denizi hem de yemekleri ile tavsiye edilen Selimiye, en işveli haliyle, bir köşeden “gel” dedi bize.. Vakit kalmamıştı şimdilik, davete icabet artık olabilirse bir sonraki sefere.
Herkes için adil, refah dolu, güvenli, huzurlu, mutlu günler dilerim.
Sevgi ve saygılarımla..