Yeni bir çıkış ve yeni bir anlayış…
İşe yarama düşüncesi ve hayata tutunabilme becerisi. Belki de yeniden kendini kanıtlama. Varlığından endişe duymama.
Zil ile başlayan, bir ileri ve bir geri tiyatro sahnesi. Farkındalığımız, “Bilgi adına cebelleşme” gerçek olan ise, “Oyalan yavrum oyalan, sen de oyalan.”
Yeni bir çıkış, karanlık tünele giriş. Giriş o giriş, akıl hareketi desteğini çekmiş, duygusal bir macera ve maalesef hissi bir serzenişe dönüşmüş, karanlık tünel.
Yeni bir anlayışla, hissetmek kapılar ardında kalmak. Sığıntı olmadan kapılardan sıyrılmak.
Bir ileri ve bir geri oyun kurmayı beceremeyip devamlı iki geri kaymak. Kayarken de tökezlenmek ve karşı olarak onur mücadelesini başlatmak.
Önüne çıkan her şeyden medet ummak. Medet ummak, kürsüden ve onun efsunkâr atmosferinden.
“Benim zamanımda” diye söylenip çöküntünün çoktan başladığı belirtmek. Çöküntüye neden olan, zamanı iyi kullanmamak mı? Yoksa bilerek soruları yandaşa vererek sınav kavramının altını boşaltmak mı?
Yapılanlara bilinmez diyelim, şimdilik ve bilinmez olsun. Bilinmez çektiklerin, eğitim ve öğretimin adına. Yapma etme, yavrum dersi dinle, önünde milyonların gireceği sınav var. “Hayır, Ege Tıp kazanacağım.” Aynı öğrenci dediği yeri kazanıyor. Ne yapacağını ne diyeceğini şaşırıyorsun.
Eğitime ve öğretime gençlerin bayrak açarak girmesini gururla izliyorum. Bir taraftan da üzülüyorum, öğretmen ve sınıf bu değil. Bir kurum siyasetin oyuncağı olamaz olmamalıdır.
Eğitimin oyuncağı olanlar, bağlanmışlar bedenen olmasa da ruhen, erozyon zincirine, hayatın çilesine. Çile yumak olmuş dolanmış ayaklarına, ayaklarından sarmış bedenini. Bedeninden menfaat zümresine.
Bilgi, kültür ve gençlik. Gence bilgi, bugün için, geç bilgi…
Eğitim ve öğretime beyin hayır dese, gönül ferman dinlemiyor. Gönül gözünü kapatsa, akıl devreye giriyor. Akıl bir başka çağlıyor, bilgiden yana. Fermanı okumuyor, kaygısız. Kaygısız tam bir aptal. Elde oyuncağı telefonu, yetiyor eğlenmesine. Yetiyor haytalığına ve yetiyor ana ve babayı aldatmaya.
Gün boyu, dizlerin gitmiyor, boynun ağrıyor ve kolların sızlıyor. Sızlıyor yüreğin ta içeriden, boşa çekiyorsun küreğini. Boşa çekmen isteniyor, üzülüyorsun, yapabileceğin bir şey yok. Eğitim de bilmezlerin dümeninde.
Sınıflar sözde öğrenci, neşesiz ve hayata küskünler takımı. Öğrenci mi şaşkın yoksa onları da şaşırttılar. Okumayın, okuyan dinsiz oluyor. Allah akıl versin.
Önüme çıkanı, bilgiye, bilginin üstünlüğüne ve bilgiyi karşısındakine aktarmak isteyene inandıracağım. Beynim ile gönlüm bu konuda hem fikir. Gençlik ve genç beyinlere doğruları anlatmaktan asla yılmayacağım.
Doğruları ektim okulun bahçesine, koridorlarına ve terasına. Okul bahçesinde, koridorlarında ve terasında ekili bilgi tohumlarının yeşerdiğini görmenin mutluluğunu yaşıyorum. O mutlulukla giriyorum sınıfa, yeniden doğrular yeniden bilgi ve deneyler.
Bilim ve fennin ışığında eğitim ve öğretim.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. ATATTÜRK