VAVEYLÂ
Erguvan yapraklarına benzerdi sevdamız
Bir ateş çemberinin içinden geçerken
Uğrasak da fırtınaya, kasırgaya, tufana
Düşmezdi hazanda bile yapraklarımız
Gün derlerdik dünden, bugünden, yarından
Yalın yürek koşardık ötelere mavilikler içinde
Hiç olmazdı dillerimizde eyvahlarımız…
Şimdi amcalar çalıyor umutlarımızı
Ne idüğü belirsiz bir mudiye teslim tüm emeklerimiz
Nice fildişi kulelerde dem sürüyor ağalarımız
Hem de tepinerek döktüğümüz kanlar üstünde
Unutarak vefayı, vefasızlık çukurunda yoğrulup
Bir de kahpe bir ihanetin kıskacında umarsızca
Eriyip tükeniyor, aşka adanmış yüreklerimiz…
Üç ayaklı şafaklar şu an aklımda
Darağaçlarına çekildiğimiz on sekiz, yirmili yaşlar
Hürriyetten mahrum, yusufçuk kuşlu zamanlarda
Zıvanası hiç çıkmayan pencerelere baka baka
Geçirdiğimiz anadan, babadan, yârdan uzak günler
Söyleyin neler söyler sizde diller ey amcalar
Vicdanınız Kaf dağının ardında mı yoksa?
Ne taşırsınız sahi sizler, kalbinizin ortasında…
Celalettin Kurt























