Bazı insanlar ufak bir menfaat için tarihi tahrip edebiliyorlar…
İnsan çevreye zarar vermemeli. Ahlaklı insan çevreye zarar vermez. Tarihi eserler, dede yadigarı eserlere saygılı olmak her ahlaklı kişinin sıfatıdır.
Tarihsel önemi olan bir çeşmeye çakılan bir çivi beni çok yaraladı ve bir şiir de yazdım bu acıyı anlatan.
Allah insana vicdan vermiş; denizleri kirleten, çevreyi kirleten insanların vicdanları nerede…
Ormanlara zarar verenler var… İnsanca yaşanabilir bir dünya bırakmalıyız çocuklarımıza
Ülkemizde şahit olduğumuz ve duyduğumuz bir çok tarihi esere saygısızlık var… Bunları önlemenin yolu duyarlı insan yetiştirmekle mümkün ancak, duyarlı belediyecilere ihtiyaç büyük.
Vakıfların tarihi eserlere sahip çıkması görevleridir.
Geçmişe tanıklık yapmış tarihi eserlerin gelecek kuşaklara aktarılması için bu eserlerin korunması ve onarılması gerekir.
Ağlıyor Tarih İstanbul da Şimdi
Bir gül çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
Ağlıyor tarih İstanbul da şimdi
Ağlayan şanlı tarih
Bir gül çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
Ağlatıyor İstanbul şimdi
Dert oldu bana
İstanbul’da bir çeşme ağlıyor
Ağlıyor şanlı tarih İstanbul’da şimdi
Bir gül çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
İstanbul’da bir çeşme ağlıyor
Ağlayan çeşme değil İstanbul ağlıyor
Ağlayan çeşme değil ecdat ağlıyor…
Kaç çağın kapanışına şahit bu İstanbul..
Ağlıyor tarih İstanbul’da şimdi
Bir gül çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
Geçti mi Allah’ım yar günler
Hazin ve kor günlere mi kaldık
Ağlıyor tarih İstanbul’da şimdi
Bir gül çeşme ağlıyordu İstanbul’da
İstanbul’un gözlerinde yağmurlar
Bir gül çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
Ağlıyordu tarih İstanbul’da
Kırılmış kalbi
Camiler gül İstanbul’da
Camilerin de kırılmış kalbi
Ve kırılmış kalbi
O abdest aldığım gül çeşmenin…
Bu çeşme temizliyor gönüllerin kirini…
Bu çeşme gül ağlamasın
Bu çeşme ecdat yadigarı
Bir gücenirse Allah
Yok eder bütün varı Allah…
Bu cami ecdat yadigarı… Ağlamasın
Nur akıyordu bu çeşmeden
Ecdat abdest alsın diye
Gül gibi İstanbul için camiler…
Ağlar tarih İstanbul’da…
Bir gül ağlasa İstanbul’da
Camiler göklerin toprakta gül öpücükleri
Bir cami ağlasa
Ağlar tarih İstanbul’da…
Ağlıyor tarih İstanbul’da
Bu çeşme
Çeşme değil gül İstanbul’da
Ecdadın toruna uzattığı…
Ağlamasın
İstanbul ağlamasın aman
Ağlar tarih İstanbul’da
Güller ağlıyor…
İstanbul’da
O güller bir bahardan yadigar…
Bahar ağlıyor İstanbul’da
Ağlıyor tarih İstanbul’da şimdi
Surlar İstanbul’u boğuyor inan
Bu zamanın elinde kir
Yere düşmüş altın fikir…
Güller ağlıyor
Güzelim İstanbul’da
Bahardır ağlayan İstanbul’da
Bu gül çeşme ağlamasın
Bu çeşme
Çeşme değil gül İstanbul’da
Ecdadın toruna uzattığı…
Bu çeşme peygamber izi
Su değil sevgi akan…
İstanbul ecdadın gül bahçesi…
Şimdi İstanbul’da ağlıyor tarih
Şimdi İstanbul’da ağlıyor bahar
Bu gül çeşme ağlamasın
İstanbul ağlıyor vurulurken bir gülün boynu
Bir güzelliğin kırılırken eli-kolu…
Ağlar tarih
Bu gül çeşme ağlamasın
İstanbul gül bahçesi
Dedemin imanlı eli imza imza İstanbul’da
Gül gül toprak iman kokuyor İstanbul’da
Dedemin seccadesi güllü İstanbul…
Güllü bir seccade…
Bu gül çeşme ağlamasın
Tarihim altın
Altın tarihim ağlar ağlarım İstanbul’da
İstanbul’da tarih ağlıyor şimdi
Camiler – çeşmeler ağlarken
Güllerden kan damlıyor İstanbul’a…
Ağlıyor tarih İstanbul’da şimdi
Tarih gül kokar İstanbul’da
Tarihti ağlayan İstanbul’da
Kim ağlattı seni gül tarih
Küsme bize gül çeşme
Zalimdir seni ağlatan
Dedemin eli
Ne de güzel işlemiş taşını bu çeşmenin
Tarihin gül bahçesi İstanbul
Bir anne şefkatiyle büyütmüş İstanbul’u tarih
Okşuyor yaralı gönlümüzü gül gül İstanbul
Bu gül çeşme ağlamasın
Taşı toprağı dile gelir anlatır
Masallar şehri İstanbul…
Bu gül çeşme ağlamasın
Ağlamasın İstanbul’da tarih
Solmasın gülleri İstanbul’un
Çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
Tarihtir silinen İstanbul’da şimdi
Ağlayan tarihtir İstanbul’da
Bağrında yarası var İstanbul’da güllerin
Bu çeşme
Çeşme değil gül İstanbul’da
Ecdadın toruna uzattığı…
Tarih güller ekmiş İstanbul’a
Tarih kokar gül İstanbul
Bu gül çeşme ağlamasın
İstanbul’da bir çeşme ağlıyor
Ağlayan çeşme değil tarih
Çeşmenin iki gözü iki çeşme…
Ey İstanbul ağladı tarih
İki gözü iki çeşme ağladı
İki gözü iki çeşme bu çeşmenin
Silinmedi
Yıllarca
Ey gönlüm ağladı tarih
Çeşmenin bağrına çakmışlar kocaman bir çivi
Tarihin ve ecdadın bağrından damlıyor kan
Seviniyor cümle şeytan
Bu gül çeşme ağlamasın
Dedim
Ey çeşme
Derdin derdimdir
Öksüz mü sandın kendini yok mu ki kimsen…
Çeşme ve zaman ağlıyor İstanbul’da
Ağlıyordu sokak çocuğu gibi yaşlı bir çeşme
İki gözü iki çeşme
Bu gül çeşme ağlamasın
İstanbul ağlıyordu tarih ağlıyordu
Tarihin bağrına çakılmış bu çivi
Çeşme ağlıyordu
Çeşme ağlar mı deme ağlar
Dedemin eli
Ne de güzel işlemiş taşını
Ağaçlar taç gibi süslemiş başını
Sahilin boğazın İstanbul’un güzel gülü çeşme…
Ağlıyorsun
Yakınında boy vermiş söğüt ağacı
Söğüt ağacı neşeli
Çeşme ağlıyorsun
Çeşme değil tarih ağlıyordu
Ecdadı andım ve yandım
Bu gül çeşme ağlamasın
Kim çakmış şu çiviyi taşlarına
Aldırmadan göz yaşlarına…
Tarihin kalbine çakılmış bu çivi
Yıkılmış çeşmenin gönül evi…
İstanbul’da bir çeşme ağlıyor
Ağlıyor iki gözü iki çeşme