Nine, son günleri saymazsak, anılarınızdan örnekler verir misiniz?
Yaşantımın, mutlu geçtiğini söylemek isterim.
Parkın gülleri arasında oturur ve açılan sergileri ziyaret ederdim. Saygın dostlarımla, iyi günler geçirirdim.
Bağımda ve bahçemde çalışırdım. Sebze ve meyvelerin bakımını yapardım. İnanın o güzellikleri anlatamam. Hayatımın anlamı toprak ve ürünleriydi. Ta ki şubatın altısına kadar. O gün, oğlumla köye gitmiştik. Evimiz Dede’den kalma, tek katlı ve ahşaptı. Fakat kaliteli malzemeden yapılmıştı.
Felaket geliyorum, demedi. Evimiz az da olsa, hasar aldı. Hemen dışarı çıktık. Köyde yıkılan ev olmadı. Fakat şehirden gelen haberlerle yıkıldık. Binamız enkaz oldu. Hiçbir eşyamızı kurtaramadık. Köy olmasa açıkta kalacaktık.
Nine, felaket hayatınızda neleri değiştirdi?
Yavrum neleri değiştirmedi ki, insanımızı kaybettik. Kaderin planına hayatımızı terk ettik. Acılarımız sonsuz çile bile çekemiyoruz. Asrın felaketi, dediler, insanları yıkıntılarla baş başa bıraktılar. Canları kurtarmaya, onları enkazın altından almaya ve sesimizi duyurmaya gücümüz yetmedi.
Enkaz altında “sesimizi duyan var mı?” bağrışmaları yüreğimizi dağlamakla kaldı. Ateşin karşısında bir kat daha yanarak yavrularımızı bekledik. Fener ile karanlıkları aydınlatmak istedik.
Kırık kolonların yanından yiyecek attık. Ulaşmasını beklemedik, belki, dedik. Bugüne geldik, yıkım, soğuk sis olarak geldi. Bekledik gelsinler diye bekledik boşuna, yönetim bir türlü sarayından çıkamadı. Saray erkanı enkazda mı kaldı.
Köyde evimize giriyoruz. Gece soğuk, zor oluyor. Yalnız şehirden alabildiğimiz kadar insanlara evimizi açtık. Seramıza da üç aileyi yerleştirdik. Gelen yardımlar ulaşmaya başladı.
Son günleri sayarsak, durumumuz iyi değil. Canımız sağ o kadar. Okulları olanlar, yüksek okulda okuyanlar perişan durumda. Çadır bulan kendini mutlu sayıyor. Fayın geçtiği yerler ve yakınları yok oldu. Fay hattına ev yapmaya niçin izin verirler, anlaşılmaz.
Koca ülkeyi, benlikleri uğruna mahvettiler.
Bu kadar yıkımdan sonra mutlu günlerin geri geleceğine inanmıyorum.
Yaşadıklarımı düşünemiyorum. Şehre bir defa götürdüler bir daha asla gitmem. Yıkımı gördüğümde bayılacaktım.
İmar affı çıkar insanlara evlerini mezar yap. Başka ne söyleyeyim. Yavrum, konuşamıyorum. Üzüntüm çok, bir şey elimden gelmiyor.
Allah büyüktür her şeyin hayırlısı.
Hasan TANRIVERDİ