Şia mezhebi mensupları da, ehl-i sünnet mensupları da hadis uydurdular… Rakiplerini susturmak için bu yolu seçtiler… Bit’ata karşı olanlar İslamı korumak adına bu işe sarıldılar .. İslamı hadis uyduranların da şerrinden korumak gerekiyordu bunu da yaptılar ama zamanımızda… Şımarık bir hadis düşmanlığı ile karşı karşıyayız.
Mutezile mensupları aklı seçtiği için hadis ve nas uydurma ihtiyacı duymadılar onların sicili bu yönden temiz…
“Adam kalkmış”Kur’an yeter diyor. Keşke yetse veya sen kur’ânı bu denli doğru yorumlaya bilecek misin?.. Ve her soruna yetecek kadar kapsamlı yorumlaya bilecek misin… Hey şaşakın inanan insan her sorununu İslama uygun çözmek isteyecekti… Peygamberimizin ölümüyle sahabe halife seçimi sorunuyla karşılaşmıştı.. Kur’an yeter deselerdi,Kur’anda halife seçimi sorununu çözecek ayet bulamadılar… Hz Ebu bekir efendimizin vefat ettiği günün öğle namazında Halife olarak karşımıza çıkar çünkü başsız toplum olmazdı…
Hz Ebu bekrin seçilmesi ile ilgili tartışmalar günümüze kadar süren bir tartışma başlattı. Bu tartışma bir çok hadis uydurulmasına sebep olan ilk önemli tartışmaydı ilk önemli sorundu ümmetin karşılaştığı… Her sorun hadis ve nas uydurulmasını artırmıştır…
Nas uydurulmasıyla mücadele elbetki önemli… Bitatla, hurafeyle batılla ümmet mücadele etmeli ama bu hadislerin tümüne sansüre dönüştü zamanımızda… Kütübü sittenin güvenirliği azaldı. Hz Ademden beri her putçu putunu dikmek için put yıktı… Günümüzdeki mezhep düşmanlığı da budur… Şia ve ehl-i sünnet ve mutezile üç yıldızdır bu ümmet için hatta insanlık için… Zaten tarihte de çok mensup buldu ümmet içinde… Şia ve ehl-i sünnet zamanımızda da en çok mensuba sahip iki mezheptir.Mezhep düşmanlığı kısık bir ses olarak kalmaya mahkumdur…
Şımarık hadis düşmanlığı istediği kadar şımarsın, ne ümmete ne insanlığa İslam güneşine bir yıldız sunacak, sorunlarına ışık tutacak bir yıldız yol sunacak donanımda değil sadece bir kaç kişiyi mezhepsizleştirecektir… Bari aklı ve müsbet ikmi yanına alsa.
Çimen Boy Ver Mezarımda?
Ey taş mezarıma taş mı olacaksın
Ey ağaç tabutumun tahtası sende mi…
Ey kuş uçar mısın mezarımın üstünde
Ey çiçek böyle güzel açar mısın mezarımın üstünde
Ey karınca bir nefeslik yol açar mısın mezarıma
Ey arı çiçeklerini unutma mezarımın
Bulut sen de ağlamayı unutma mezarımın çiçeklerine
Güneş gülümsersin değil mi geçerken mezarımdan
Esma deli deli…
Fısılda sırları bütün gönüllere
Rüzgar es ELİF Elif diye…
Susmuş değilim ölüysem eğer…
Kalkarsam başım göklere değer
Hayata ağaç gibi kök salmasını bildim
Ağaç kökleriyle nefeslesem hayatı
Ölmedim ben ölmedim diriyim desem
Ölüm ne güzellikler vereceksin bana bilsem
Toprak gibi gül gül gülsem
Mezarımda açan çiçek habercisi cennetin
Bini bir para soframdaki nimetin
Hayat ve ölün iki ayağı cennetin
Dünyada anlaşılmasa da kıymetim…





















