Aşktan vazgeçtim.
Ne kadar yalandın. İçimde kıvrılan zehirli bir yılan gibi ihanetin. Gelişinle yıktığın duvarları yeniden ördüm ve içime gömüldüm.
Hainler, çıkarları çatışıncaya kadar iyiyi oynar. Sevilmeye muhtaç aç bir kedi gibi kıvrıldığında kapımda gidecek yerin yoktu. Gözlerimin içine içine bakıyordun. Sıcacık yuva oldum sana, mutluydun. Pencreden dışarısı umurunda değildi. Düşlerinde bir tek ben vardım.
Kovulduğun kapıdan devatkâr bir bakış aldığın gün herşey değişti. Süt dökmüş kediydin, sahibine sadık köle. Yok saydın sana uzanan eli, açılan kapıyı, verilen emeği… Nankördün! Bir daha kovulsan, istenmesen yine dönüp gelecektin kapıma ve kıvrılacaktın ayaklarımın altına.
Unutamadığım sesin, gülüşün, sarfettiğin sözlerin… Hainliğin siliyor yaşanmış güzellikleri. Beter ol istiyorum, öl ve gömül kara toprağa. Nefret değil, bitmeyen öfke, sana inanmış olmama, saflığıma…
Ettiğini yaşarmısın hiç bilmiyorum. Beter ol, sürün!
İçinde besleyip büyüttüğün canavar yanının seni yutmasını ne çok istiyorum ah. Çaldığın zamanıma, yollumdan alıkoymana, kalbimle oyun oynamana, verdiğim emeğe acıyorum.
Çok yakın zamanda olmayacak belki iflasın, belkide yaptıkların yanına kâr kalacak. Fakat şunu çok iyi biliyorumki herkesin kendi iç muhasebesini yaptığı o gün bir gün gelir, çarparak çıkıp gittiğin kapıların yüzüne açılmacağını bil. Defalarca kovulduğun kapıların ardında yapayalnız bırakılacağını da unutma.
Sen değilsin değerli olan! Samimiyetim, sevgim, sadakatim, kaybettiğim zamanım, inanmışlığım haram olsun sana.
Sen gibi hain yüzünden vazgeçtiklerim, ah!
Belki; nokta dahi olmadım hayatında, lakin; toz zerresi bile değilsin yenilendiğim dünyamda…
Senden değil aşktan vazgeçtim…
vaha Sahra




















