Dokuzuncu köyden kovulacağımı anlayınca, kimseye zahmet vermeyip kendi kendimi kovmuşluğumla gurur duyarım hep!
Onuncu köy insanın ta kendisidir.
Kendi içindeki yargıca hesap vermek her insanın göze alacağı bir şey değildir! Ben, vicdanımı susturmamayı çocukluktan öğrendim. Haksızlık karşısında başımı çevirip, susmadım. Cesaretimi haklılığımdan aldım her zaman!
Önce yakından, sonra uzaktan bakıyorum etrafıma, iki yüzlülükten, yalakalıktan v.s. geçilmiyor. Bu kadar ayyuka çıkmış haksızlıkları görmezden gelmek, yalayıp yutmak ciddi anlamda midesiz, onursuz, şahsiyetsiz, omurgasız olmayı gerektiriyor.
Bugüne dek gördüklerimden yola çıkarak insanların vasat halleri beni şaşırtmasa da insanlığin geleceğine dair umut etmemi güçleştiriyor.
Dokuzuncu köye gelene dek onuncu köyün kendim olacağını tahmin etmemiştim elbette. Tecrübeler insanı hayata karşı olgunlaştırırken umudunu da elinden alıyor maalesef.
Sözüm ona adaleti savunanların, mevcut sisteme karşı duruş sergileyenlerin sistemin en azılı dişleri olduğunu görmek üzücü.
Millet olarak sözde muhalefet olmayı görev biliriz de layıkıyla yapmayı hiç düşünmeyiz. Çünkü; çıkarlarımızla örtüşmediğini bildiğimizden suyuna gideriz sistemin! Diğer yandan başımızı ne diye ağrısın ki “böyle gelmiş böyle gider!” değil mi? Üstelik, bu düzen böyle gitmesin diyenleri de dışlarız.
Ezilen halkları savunduğunu bağırarak dile getiren, meydanlarda boy gösteren insanların, kendine çıkar sağlamak amacıyla yaptıkları (komedi dram) tiyatroya inanmak için aptal olmak yetmez, üstüne bir de eşek olmamız gerekir!
Eğer, toplumsal olaylara hassasiyet gösterdiğini söyleyen insanlar bunu şov olarak yapmıyor olsalardı dünya daha yaşanılır bir yer haline gelebilirdi.
Kitlesel hareketlerin yanında olup adaleti dilinden düşürmeyen ve bundan ekmek çıkarmaya çalışanlar, o ezilen kitlenin içinde biriyle karşı karşıya kaldıklarında sistemden daha acımasız bir tavır alarak ve haddini aşarak savunmasız gördüğünü eziyorlar veya ezmeye çalışıyorlar!
Bu kadar samimiyetsiz ve çıkara dayalı, gerek siyaseti gerek sanatı kendine ekmek kapısı görenler midemizi neden bulandır mıyor?
Ne yazık ki geri kalmış toplumlarda bu tür insanların prim yaptığını, aklı başında olan herkes görüyor olmalı! Görüyorsa, neden yüzlerine tükür müyor, haksızlık karşısında sesini neden yükselt miyor? Neden mi? Sözüm ona hoşgörü, sözüm ona onuncu köyde tek başına olmaktansa etik olmayan durumları tolere etmek.
İnsanlık, hak, hukuk, onur, ahlak ve daha bir çok olmazsa olamazlardan yoksunluk tolere edilebilir mi?
Ediyorsanız, siz de onlardan farklı değilsiniz demektir!
Onurlu bir açlığı onursuz tokluğuna tercih edenlerin ikamet ettiği yerdir onuncu köy!
Onur, her şeydir, dünyayı karşınıza almanız gerekse de! İnanın buna değer!
#dokuzuncuköy #onuncuköy
Vaha Sahra