Ne zarif bir iltifattır bu cümle!
Şaşırdık değil mi?
Haydi gelin, biraz bu konuda sizinle söyleşelim!
Miyadı dolmuş sözcükleri, söylemleri de unutmaya ne dersiniz?
Hani kısa bir anımsatmam gerekirse;
” Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.”
” Eksik etek!”
” Saçı uzun aklı kısa!”
Vs…
Böylesi çok absürt, primatif atasözlerinin kaldırılmalarını, özgün yazılarımda hep istemişimdir.
Yukarıdaki gibi benzer söylemler; nasıl yanlış ve erkek egemen karanlık, ortaçağlarda üretilmişse; çağ atladığımız şu dünyada bile bu ortaçağ düşüncesini koruyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Bir tartışma esnasında insanları kavgaya doğru öteleyecek sözcükleri söyleyen insanlarımız var.
Öfkeyle dudaklardan fırlamış o sözcüklerde “hakaret yerine” bir asalet, bir övgü, bir iltifat gizlidir.
Hayvanların herhangi bir sosyal derneği yok. İnsan gibi konuşamazlar. Hatta ” dilleri var ama akılları yoktur,” derler.
Örneğin;
Birine kızıp ona ” Ayı, eşek, şebek, vs,” gibi sözler dillerinin ucuna geliyor.
Yalan mı?
Oysa annelerini avda öldürmüş avcıların köpekleri, gidip o tavşan yavrularını emziriyor.
Peki kim ona bu eylemi öğretiyor?
Hani bir de türetirler, hayvanlara günah keçisi rolünü verirler ya ” Sen bir hayvansın!”
Veya ” İnsan çiğ süt emmiştir, bu nedenle insandeben varlık şeytani kötülüklerinin besi kaynağıdır,” vb, savlar bilinçsizce söylenmiş bir iltifattır.
Hayvanlar da çiğ süt emmiştir ve hala emerler de.
Hangi hayvan bir insanın diğer bir insana yaptığı kötülüğü yapar?
Pardon sorumu şöyle değiştireyim:
” Hangi vahşi hayvan eğitilemez?”
Saygılarımla
Emine Pişiren/Kocaeli























