Yeni Türkiye’de yoksulluk sınırının altında yaşayanlara, unuttukları esnafları sordum. Aldığım karşılığı açıklıyorum.
Unuttuğunuz esnaflar, alışkanlıklarınızı devam ettirememeniz, demektir. Bu durumda alışkanlıklarınıza nasıl ket vuruluyor.
Ahmet; atölyede işçi olarak çalışıyorum. Çocuğuma istediği meyveler için olgunlaşmadı, zamanı gelmedi, diyorum. Bu şekilde alışkanlıklarımdan birini geçiştiriyorum.
Unutulan esnaf; Manav.
Hüseyin, bir kuruluşta çaycı olarak çalışıyorum. Çocuklarınıza yaş günü yapıyor musunuz? Yapamıyorum, pasta ve çikolata gibi şekerlemelerin hiçbirini alamıyorum. Çocuğuma pastanın yumurtası kim bilir kaç günlüktür, diyerek kötülüyorum.
Unutulan esnaf; Pastacılar.
Vekil öğretmenlik yapan Ali Bey’e sordum. Unuttuğun bir esnaf diye. Yakın köylümüzdü. Esnaflığın dışında da görüşüyorduk. Beş yıldır gidemiyorum. Bırak unutmayı yanımdan geçti, tanımadım. Üzüldüğüm çocuğum etin lezzetini dahi bilmiyor. Et yemez gurubundayız.
Unutulan esnaf; Kasaplar.
Emekli memura sordum. Kendine ne zaman takım elbise aldın, diye. Gözleri doldu ve yere baktı. Arkadaş ne başını eğiyorsun. Seni bu hale getirenler utansın. Yüzü güldü ve “Çöpten giyiniyorum,” dedi.
Unutulan esnaf; Tekstilci ve ayakkabıcı.
Her gün beraber işe gittiğimiz düzenli giyinen arkadaşa, özürden sonra, kuyumcuya arada uğruyor musun? Dedim. Ters ters baktı ve ne kuyumcusu hiç uğramadığım gibi yakınından da geçemiyorum, dedi.
Unutulan esnaf; Kuyumcular.
Emekli öğretmene özür dilerim, uğramadığınız dolayısı ile unuttuğunuz esnaf var mı? diye sordum. Üzgünüm yalnız unutmadığım, halk ekmek ve kuyrukları, dedi. Halk ekmek kuyruğunda işçi emeklisinin, “Emekli öğretmenlerin parası iyi biliyordum,” şaşkın lafıyla karşılaştım.
Unutulan esnaf; Fırıncılar.
Parkın bankları bizim içindi. Simit keyfimiz bozulmuştu ama yine de alışkanlığımı devam ettiriyordum. Yalnız çay içmiyordum. Parka girdiğimde, arkadaşa iyi günler, nasılsınız, dedim. Arkadaş, sürünmekten diz ve dirsek eklemlerimin sıvısı boşandı. Eklemlerim için doktor için randevu peşindeyim. Simitle mi idare ediyorsun. Esnaf lokantasına gitseydin, dedim.
Arkadaş, Yeni Türkiye bizi lokantadan kurtardı. Gitmeye zamanda yok para da dedi.
Unutulan esnaflar; Lokantacılar ve kahveler.
Alışveriş merkezinin önünden geçiyorum, iki arkadaşı içeriye girerken gördüm. Durakladılar ve işaret ettiler ki çarşıya, diye. Buralara geldiğinizi hiç görmedim. Ne işiniz var, dedim. Arkadaşlardan daha genç olanı, fark etmedin mi? Hava soğuk, içerisi sıcak üşümemek için geldik, dediler.
Bazı AVM’ler ısınmak için vardırlar.
Kâğıt kalem için kırtasiyeye giden öğretmen, şaşıracağı fiyatlarla karşılaşır. Hiçbir şey söylemez ve bir daha kâğıt kalem almaya dükkâna gitmez.
Unutulan esnaf; Kırtasiyeciler.
Dar gelirlilerin, Yeni Türkiye’de unuttuğu esnaflar arasında birkaç tanesini yazdım.
Esnaf toplumda bütünleştiricidir. Birliğin sağlanmasında önemlidir.
Ayrımcılığı reddeder.
Fakat esnafların büyük bir kısmı çalışmalarına son vermek üzeredir.