Maç uzamış akşam eve geç kalmıştık. Futbol sahasının arka kapısından ana yola çıktık. Yolda dalgaların sesinden korktuk. Dalgalar inanılmayacak kadar hırçındı. Rüzgâr yoktu, fakat hırçın dalgalar neyin nesiydi.
Dalgaların gümbürtüsünden yoldan bir an önce sapmaya çalıştık. Mendireğe yaklaştığımızda, deniz iyice kabarmış ve mendireği yutmuştu. Dalgalar mendireğin üzerinden kenardaki taşları dövüyordu. Deniz bize saldıracak gibiydi. Hemen köy yoluna saptık, bir an önce eve varmak istedik.
Evde akşam yemeği için, sofrayı kurmuşlar bekliyorlardı. Maçın uzadığını ve sahilden gelmemiz gecikmemize neden oldu.
Gece çok yağdı. Yollar suyla dolarken, çamurun belirli yerlerde birikmesine neden oldu. Okul yolunda, işçiler arklara biriken çamuru temizliyorlardı.
Okula gidene kadar suyun tahrip ettiği yer az sayılırdı. Geçen defa çok kötüydü. Okulu bile su basmıştı. Zil çaldı ve sınıflara girdik. İlk derste öğretmen yoklamayı aldı. Az sonra müdür yardımcısı sınıfa girdi. Okuduğum isimler benimle gelsin, dedi.
Müdür odasına gittik. Gidene kadar hiçbir şey anlamadım. Arkadaşım da korktu ama oda bir şeyden şüphelenmedi. Maçta yedek oyuncu olarak tezahürat yapmıştık. Yasak mıydı? Bilemedim. Ama sanki bir sis bulutu çökmüştü üzerimize, başımız dönüyordu.
Sis bulutları da başımıza uymuştu. Müdür de bir şeylerle oyalanıyordu. Zamanın her anı bize işkence olarak yansıyordu. Az sonra içeriye iki polis girmesiyle heyecanımız arttı. Fakat hiçbir olayla karşılaşmamıştık. Arkadaşa baktım, gözlerini dahi hareket ettiremiyordu. Sanki buz kesmiş, gibiydi.
Müdür odasında sert bir hava estirilmek istendi. Müdür, “Akşam nerede idiniz,” dedi. Yedek oyuncu olduğumuz için biraz geç çıktık. Arka kapıdan ve sahil yolundan, mendireği geçerken dalgaların hareketinden korktuk. Eve koşarak çıktık.
Müdür hava kararmış mıydı? Müdüre tam saati söyledim. Alaca karanlıktı, dedim. Müdür, “Yolda kiminle karşılaştınız,” dedi. Kimseyle karşılaşmadık, dalgaların hırçınlığından korktuğumuz için koşarak eve vardık. Eve vardığımız saati de söyledim.
Yol tenhaydı. Yalnız iki otobüs ve bir kamyon geçti, o kadar.
Müdür polislere baktı, bize döndü ve babanız kızmadı mı? dedi. Yedek oyuncu olduğumuz için kızmadı. Arkadaş ise sabaha kadar okulda çalışsam babam hiçbir şey demez. Okul bizim her şeyimiz sizi adam edecek, der.
Müdür “Sınıflarınıza gidebilirsiniz,” dedi.
Sınıfa gittik, olayı anlattık. Geç kalmıştık. Maçın geç bittiğini bildikleri için kızmadılar. Öğretmenimiz bir yerde olay vardı herhalde, dedi. Zihnimde maç yerine ders çalış diye takımdan çıkmayı daha çok ders çalışmayı düşündüm.
Bu anımın sporla ilgili son anım olmasını diledim. Maç yerine ders çalışır ve birinciliğe oynarım, dedim. Kırılma noktası olarak kabul ettiğim bu olayı kolaylıkla belleğimden silemedim.
Aradan bir hafta geçti. Üzüldüğümü bilen öğretmen, yolda rastladı ve kısaca, kimseye söyleme: Olay üst yolda gerçekleşmiş. Otobüsün ön camını taşlayarak kırmışlar.
Emniyet, otobüs işletmesinin işten ayırdıkları yardımcının yaptığını bulmuşlar, dedi.