Kimi insanları, neden ördek sendromu, diye tanımladım?
Kısaca açıklayayım efendim:
Ördekler, suyun üzerinde adeta kayarak, süzülerek yüzerler. Oysa suyun üzerinde kalmak adına, suyun altındaki ayakları sürekli hareket halindedir.
Sosyal yaşamda da çoğu insan ördek sendromundadır.
O insanlara dışarıdan baktığınızda maskelidir.
Oysa yaşamda kalmak adına öyle çetinlikler yaşıyordur ki…
İçi yaralı, dışı güler yüzlü, tatlı dillidir.
Örneğin, o insana, “Nasılsın?” Diye sorduğumuzda bize otonom gülümseyecek ve
“İyiyim?” Diye yanıt verecektir.
Oysa, içi yaralıdır, kan kayıplarındadır. İç kanaması durdurulmayan insanların sonlarına medyada tanık oluyoruz.
Bir çok insan sosyal yaşamımızda karşılaşırız: Selfilerine bakar mısınız?
Hiç ağlayan, yüzü asık birini görür müyüz?
Elbette ki bu sorunun yanıtı,” hayır” olacaktır.
Çoğunun profil fotoları güleçtir.
Çünkü o insanların içleri hazandır, kıştır. Yürekleri ayaza kesiyordur. Ama dışları bahardır, yazdır.
Bu nedenledir ki, sosyal araştırmacılar bu duruma; ördek sendromu adını vermişler.
Nasıl denmesin ki?
Dünyada ve ülkemizde milyonlar kovit-19 hastalığı ile savaş veriyor, Binlerce insan ölüyor. Her evden bir hasta, bir cansız beden çıkıyor.
Fırtınalar koparsa kopsun, diyemiyoruz işte…
Yine de yaşam devam ediyor…
İyi yaşamak dileği ile
Sağlık, mutluluk dolu günler dilerim.
Emine Pişiren / Kocaeli