Nokta nine, köyün yaşlılarından olduğu hâlde dinçti. Nokta nine normal boyda ve kilodaydı. Çevik, hareketli ve yerinde durmazdı. Tarlada yapamadığı iş yoktu. Alçak ağaçları bile kerendi ile budar ve balta ile sobaya uygun boyutta keserdi. Epeyce kamburlaştığını kabul etmezdi.
Nokta ninenin elleri, çarık üzerine bir deri geçmiş gibi kırışık görülüyordu. Yılların eskitemediği nokta nine ayaktayım, çalışıyorum, çalışmasam ölürüm diyordu. Nine kimsenin eline bakmıyordu. Çocuklarına yardım eder, dikkatli hareket etmelerini söylerdi.
Nokta nine “Hayat bir düğüm, çözene aşk olsun. Acılar içimi kuruttu, göz yaşım bile akmaz oldu. Yaylanın buz gibi suyu bile içimin ateşini söndürmüyor.” Diyordu.
Hayvanlarım çok önem arz ediyor. Hayvanlarım peşimde, bazen de ben onların peşinde yaşayıp gidiyoruz. Onların bağlılığını ve yaşama isteklerini örnek alıyorum, diyordu.
Karanlıkla içeri giren nine, sabahın ilk ışınlarıyla kendini çimene atardı. Bu konuda bal arılarını taklit ediyorum diyordu. Bal arısı gibi hiç boş durmaz kendine kesin bir iş bulurdu. Çalışmak kanıma işlemiş diyordu. Nokta nine olumsuz düşünmez, hep umutlu ve uyumlu olduğunu söylerdi.
Çayırı tırpanla biçiyorum dediğinde, yanındakiler çok şaşırdı. Nine sen ve tırpan yapma soluksuz kalırsın, diye ikaz ettiler. Ağaç buduyorum da tırpan atsam ne yazar. İki tırpan bir kucak çayır ineğin önüne atıyorum.
Nokta nine koştururken, acıların unutulmasını ve küllenmesini istiyorum. Genç ölümler olmasın, felaketler yaşanmasın. Heyelan ve çığ gibi doğanın kural dışı olayları, insanımızı alıp götürüyor, bizleri de acılara terk ediyor.
Köyü terk edenler arasında oğlumun olacağını hiç düşünmezdim. Şehre gittiler, çocuklardan birini bırakın dedim dinlemediler. Daha mı? İyi olacaklar. Giden bilir yorum yapamam. Komşularım evimi bir güzel tamir ettiler. Evin içi ve dışı güzel oldu. Artık kış soğuklarını kolaylıkla atlatacağıma inanıyorum.
Küçük oğlumun göçük altında kalması, dönüm noktam oldu. Acılarım katlandı, toprağım ve evim demeyi bıraktım. Toprak altına oğlumun girmesinin verdiği acı ve kederin ölçüsünü tahmin edemezsiniz.
İnsanın çekeceği varsa başına geliyor, göreceği varsa görüyor. Hayatın kör düğümü de bu olsa gerek. Diğer düğümleri komşularım açtı, sağ olsunlar. Fakat içimin yangısı geçmek bilmiyor. Göz yaşlarım içime aktığı hâlde sönmesine en küçük bir etki yapmıyor.
Ruhum dolaşıyor şehirleri, küçüğümü görmek istiyor fakat göremiyor. Ruhumdaki patlamalar, bedenime sirayet ediyor ve yerimde duramıyorum.
Muhtar çarşıya götürse zabitlere yalvaracağım, küçüğüme götürün diye. Kaza geçirdiği toprağı göreyim diye. Elimden başka bir şey gelmiyor.
Gözyaşlarımı içime akıtmaktan başka.