Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mehmet Serdar VURAL

Müslüman “Ate” ler!

Mehmet Serdar VURAL Yazar Mehmet Serdar VURAL
11 Mayıs 2009
Mehmet Serdar VURAL
2
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bir süre önce Türkiye yakın tarihi ile ilgili ders veren bir arkadaşımın başına çok ilginç bir olay gelmiş, O da bana aktardı ve ben de bunu yazmak istedim.

 

Ders, iktidarlar ve iktidarların olumlulukları ve olumsuzlukları üstüne. Arkadaşım konuyla ilgili çeşitli bilgiler verdikten sonra, konunun biraz da öğrenciler tarafından tartışılabilmesi için fırsat tanımak istemiş. Sunduğu ipuçlarını iyi değerlendiren öğrencilerden biri, Türkiye’deki sol hükümetlerin istedikleri kadar başarılı olamamalarının gerekçesi olarak kendilerini – hem olarak, hem olmayarak ama sadece – birer ate, dinsiz gibi göstermiş olduklarını söylemiş. Ama  bunun, her icraatının birer İslamiyet ve Yaratan inancı göstergesi olarak gösteren sağ iktidarların yaptığı kadar büyük bir hata olduğu tespitinde bulunmuş. Bunun üzerine konu ister istemez Türkiye’deki inancın iktidarlar, ekonomi ve icraatlar üstüne etkisi ile birlikte İslamiyet’in kendisine dönmüş.

 

Birdenbire uzun süredir yaşamlarını İslami kurallara göre yaşadıkları bilinen bir erkek öğrenci grubu içinden bir öğrenci ayağa kalkarak arkadaşıma sesni kesmesini, bilmediği şeylerle ilgili konuşmaması gerektiğini, bir daha bu konuda hiç konuşmaması gerektiğini son derece küstah bir tavırla söyleyip, kendisi gibi düşünen – inanan – yaşayan arkadaşları ile birlikte ders salonunu terk etmişler.

 

Arkadaşım bunu bana olaydan 2 gün sonra anlattı ve hala olayın şokunu atlatamamıştı. Olayın üstüne uzun uzun konuştuk, sohbet ettik. Çok ilginç bazı noktalara ulaşmakla beraber, zaman zaman hemfikir, zaman zaman zıt fikir olduk. Ama her detayında hemfikir olduğumuz en güçlü seçenek ise “inanç özgürlüğü” idi; hani şu 30 sene evvelden başlayarak yaşamını İslami kurallara göre yaşamak isteyenlerin bu “sistem” içinde kendilerine bir yer edinemeyişlerine gözyaşları içinde isyan ettkleri konu.

 

Bu konuda yazı yazmanın çok risklli olduğunu biliyorum ama bu iş artık “mazlum felsefesi” nden çıkalı çok oldu. Artık bu topraklarda “bizim yaşam anlayaşımıza saygı gösterin” in çok üstünde ve dışında, bu ülke insanlarının (tamamının) vergilerini yöneten, bir kısmının müthiş şatafatlı bir hayat yaşayıp diğer kısmının “oy potansiyeli” olarak görev yaptığı bir “yarı padişahlık” sistemi söz konusu. Bu “iş” e yıllarını vermiş tarikatçıların ise tavrı son derece açık: “Biz bu işe yıllarımızı verdik, sen kimsin bre mel-un?” ! yani “ EN İYİ BEN İNANIRIM!” veya “ EN İYİ İNANAN BENİM!, YARATAN’IN EN İYİ KULU BENİM, İSLAMİYET SADECE BENİM DİNİM, YA BENİM İNANDIĞIM GİBİ İNANIRSIN YA DA SENİ İNANÇSIZ İLAN EDERİM!”

 

 Söylenen her sözü, takınılan her tavrı kendilerine hakaret sayarak ortalarda dolaşan bu arkadaşların en büyük amacı kendi istedikleri gibi yaşayabilmek. Ama anlamadıkları şu: Bunu sağlayabilecek iki yöntem var:

 

1)     Tamamen istedikleri kurallardan oluşan bir “İslam Cumhuriyeti”; ki; böyle bir Cumhuriyet Kur-an ı Kerim’in içinde yok! ( sanırım haddimi aşıyorum!)

2)     Bir demokrasi platformu. Yani istediğine inandığın, O’nu yaşayabildiğin, örgütlenebildiğin, ciddi olarak hakarete uğramadığın bir demokrasi. Tüm söylenenlere ve ihanete rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nde bu demokrasi yaşanıyor olabilir mi? Eğer bu ve buna benzer cüretkar davranışlar  yapılabiliyor ise bunu adı demokrasi olmaz mı?

 

Bir başka soru ise ( daha çok var çook) o çok sevilen, tapılan İran efendi, topraklarında, kendi inanç sistemi dışında – yani sadece kendisinden farklı olduğu için – herhangi ( üstüne basarak soruyorum HERHANGİ ) bir düşüncenin, inancın, yaşam biçiminin, kısaca kendisinden olmayan herhangi bir oluşumun yaşama şansı ne? Pek yok değil mi? Dolayısı ile eski ya da yeni, Müslüman ya da değil, faşist ya da komünist, her ne olursa olsun, her kim olursa olsun, yaşamını sürdürebilmek için “demokrasi” ye ihtiyacı var. İşte bizim arkadaşların anlamadığı, nankörlük ettiği, ihanet ettiği asıl konu bu.

 

Hem bu ülkede hemde dünyanın bir sürü ülkesinde o ya da bu gerekçe ile öğretmenleri ile aynı fikirde olmayan, onları kendilerineden farklı gören ve bu sebeple onlara karşı hak ettikleri veya etmedikleri birsürü tepki olmuştur ve olacaktır, meselemiz bu değil.

 

Meselemiz, inancın – özellikle bu topraklarda – tekelleştirilmesi. Şunu çok iyi biliyoruz ki özellkile Arap ülkelerinde yüzyıllarca (ve hatta bugün bile) doğru dürüst bir demokrasi olmadığı – oluşmadığı, oluşturulmadığı için farklı herhangi bir oluşum – inanç veya sadece “şey” in bile oluşması imkansıdı çünkü böyle bir öğreti veya yaşamsal alışkanlıkları yoktu. İslamiyet dahi Arap ülkelerine kendinden olmayan için hoşgörü oluşturmamıştı. Ama ne Oğuz, ne Selçuklu ne Osmanlı ya da Türkiye Cumhuriyeti toplumsal terbiyesi – alışkanlığı – veya inanç oluşumunda kendinden olmayana eza etmek olmadı. Bu yüzden hep kardeş kardeş yaşandı. Ta ki bazı “ arkadaşlar” bundan rahatsız olup, bu işe çomak sokana kadar. İsteyen istediği gibi yaşardı. Türban? Son 20 yıl dışında hiçbir dönemde – en yasak edlmeye çalışıldığı dönem dahil – problem olmamıştı. İsteyen istediği gibi takar, istediği yere de giderdi. Ama ne zaman ki bu bir “iş” haline geldi ve – ISRARLA VE HATTA İNATLA SÖYLÜYORUM Kİ !!! – KOMUTLARLA YÖNLENDİRİLMEYE BAŞLANDI, ilk ve en önemli çatlak oluştu; sen – ben, siz – biz. Sonrası ise malum . . .

 

Benim bildiğim tek gerçek var. İster inanın ister inanmayın, ister Yaratan inancınız olsun ister olmasın, dünyanın neresinde, hangi kültür altında yaşıyor olursanız olun, yaptıklarınızın hesabını TEK BAŞINIZA  veririsiniz. SİZ ! Yalnızca siz. Başka kimse yok. Tek başınıza. Ne oy verdikleriniz ne vermedikleriniz, ne sevdikleriniz, ne sevmedikleriniz, ne nefret ettikleriniz . . . tek başınızasınız.

 

Yaratan hiçkimseye ait değildir, olamaz. Gözünüzü kapattığınızda hissediyosanız, vardır. Bu konuda  yaşlı-genç, eğitimli-eğitimsiz, kimsenin ahkam kesmeye hakkı yok. Dolayısı ile – özellikle inanç konusunda – efelik yapmanın, büyük sözler etmenin hiçbir anlamı yok. İnanç yok olmaz, eğilmez, bükülmez, şekil değiştirmez, SAHİPLENİLMEZ !

 

Sizce arkadaşıma kendince dersini verdiğini düşünen bu öğrenci arkadaşı ( ları) izleyen Yaratan ne diyordur kendi kendine?

 

“aferin çocuğum” mu?

 

Mavi Günler

Paylaş
Etiketler: dintarih
Önceki Yazı

Gerçek Bilim Adamları ve Sahtekarlar

Sonraki Yazı

İz Takibi

Mehmet Serdar VURAL

Mehmet Serdar VURAL

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Mehmet Serdar VURAL

Şarkının Adı “Acıtır”

23 Ağustos 2012
5k
Mehmet Serdar VURAL

Türban ve Sorular

14 Kasım 2010
5k
Mehmet Serdar VURAL

Dinin Dili

02 Ekim 2010
5k
Mehmet Serdar VURAL

Terbiyeli Fazıl

27 Ağustos 2010
5k
Sonraki Yazı

İz Takibi

Yorumlar 2

  1. burcu says:
    17 yıl önce

    “Hepimiz” M e h m e t S e r d a r V U R A L’ız.

  2. burak says:
    16 yıl önce

    EN İYİ İNANAN BENİM!, YARATAN’IN EN İYİ KULU BENİM, İSLAMİYET SADECE BENİM DİNİM, YA BENİM İNANDIĞIM GİBİ İNANIRSIN YA DA SENİ İNANÇSIZ İLAN EDERİM!” demişsiniz peki bunu kim söylüyor isim söyler misin bazı kişilerin sırf kendi düşüncesini savunmak amaçlı söylediğinizi düşünüyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap