Sevgilim, nisan yağmurum, ay yüzlüm…
Bırak geçsin zaman, boş ver unuttum say vedasız gidişini. Gözümü kapamadan gömüldüğüm tek karanlık sen kal. Gül yüreklim, güneşe yenik düşen kardelenim…
Gece çok sessiz, odamın duvarlarında dökülen anılar dört dönüyor etrafımda. Yenik düşüyorum geçmişe. Gülümsüyorum, içim acıyor oysa.
Keşkesi yok; yaşadıklarımızın, ne çok şey yaşamışız senle, ne çok gülmüşüz gül yüreklim. Ömre değer sevdam, senden kalan yaralarımın kabuğunu kaldırmak ve alışmak acısına…
Saliserim, cümle yaşanmışlıklarımızı yarım bıraksa da eksiltmedi hiç bir duygumu gidişin.
Senden sonrasını yazmak çok zor, kelimeleri seçmek en zoru sevgili… Büyüsü geçmiyor seni sevmenin, gidişin unutturmuyor, küstürmüyor hiç geçmişe…
Göz göze atılmıştık bu ateşe, gidişin mahşere yürümek olsa da hâlâ seviyorum seni sevmeyi.
Hâlâ gözbebeğisin gecenin ay yüzlüm.
Karanlığını içine sığdıramayan gecenin şafağı doğurmasıydı senle sevdaya b/akmak. Dört mevsim üşümek dört mevsim yanmaktı senle aşkı yaşamak.
Birlikte uyuduğumuz ve uyandığımız günün çığlık çığlığa sokakları doldurmasıydı biz olmak. Nefessiz kalıp, savrulmaktı içindeki yangının külleriyle zirvelerden. Rüzgarın kırdığı dalların kırıldığı yerden yeniden hayata direnmeseydi seni sevmek.
Mahsunum, çocuk yanım… En çok senle şımardım ben, en çok senle gül oldum dökerek dikenlerimi.
Diyeceğim o ki; kök saldığımız sarplarda bittik biz. Dört mevsim masmavi tutunacağız uçurumlardan bakıp okyanusların rengini ç/aldığı gökyüzüne…
sude nur haylazca





















Tebrik ederim, betilemeler oldukça güzel.
Tesekkür ederim hocam.