Sevgili okurlarım, bu günkü yazımla sizlere kültür ve sanatın önemiyle ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Bilinmesi gereken o dur ki, kişi ve ya kişiler kültürden, sanattan nasiplenmemişse, her olguyu kendi düşünce ve görüşleri doğrultusunda değerlendirerek, birçok yanlışları yapmış olurlar. Hem tarihi, hem de geçmişten günümüze gelen kalıcı değerlerin varlığından nasiplenmezler.
Sevgili okurlarım, oysaki kültür ve sanat denildiğinde, genel bir çerçeve içinde değerlendirilmelidir. Yani kültür ve sanat genel anlamıyla yaşam şeklimizi ifade etmektedir. Açık ve net söylemek gerekirse, kültür ve sanat bir milletin devlet yönetme biçiminden başlayan, eğitim ve öğretimine, hukuk anlayışından gelenek ve göreneklerine, sanat ve estetik anlayışına kadar her türlü değeri içine alan genel bir bütünlük arz eder. Geçmişten günümüze, tarihi süreçler içinde yaşayan milletimizin sahip olduğu maddî ve manevî değerlerin tamamı kültürümüzü belirlemektedir. Genel anlamıyla düşündüğümüzde, kültür ve sanatımız çok geniş bir zaman dilimi içinde oluştuğu bilinir. Kültür ve sanat bir anda alınıp ve satılacak bir meta veya bir madde olarak düşünülmemelidir. Kültür ve sanatımız yaşanmışlığın özü ve verimliliğinin oluşturduğu bir paylaşımıdır. Bu paylaşım hiçbir zaman taklit edilmez, nakledilmez, kopya edilmez, bir alet gibi satın alınmaz. Kültür ve sanatımızı bu açıdan ele aldığımızda, yaşayan insanlar bu bilinçle kültürümüzü ve sanatımızı devam ettirmelidirler.
Sevgili okurlarım, kültür ve sanatımıza temel gerçekler içinden baktığımızda, yaşayan insanların her zaman kültürü ve sanatı koruyan, hatta ileri boyutlara taşıyanlar olmalıdırlar. Bu ilkeler doğrultusunda, kültür ve sanatımızın yaşatılmasının mücadelesini vermek zorunda olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız. Diline, kültürüne, sanatına, gelenek ve göreneklerine, örf ve adetlerine yabancılaşmanın doğurduğu sakıncaları düşündüğümüzde, bu yönüyle tarihi geçmişe bakmak durumundayız. Tarihi geçmişimizde, kültür ve sanatın, örf ve adetlerin, gelenek ve göreneklerin varlığını sürdüremeyen devletlerin yıkılıp yok olduğunu biliyoruz. O zaman aklımıza gelen ilk soru, kültür ve sanatımızın anlam ve değerinin bilinmesi, olmalıdır. Bu göre; “kültür ve sanatı besleyen, elementlerin sanat alanında; duygu, tasavvur ve fikirleri etkili bir biçimde, göze ve gönle hitap edecek şekilde söz, yazı, resim, heykel gibi yaratıcılığını ortaya koyar.” Bu itibarla kültür ve sanatı inceleyip ele aldığımızda, çağlar boyunca kültür ve sanatın içinde, var olan insanlar, bu hususta geliştirdikleri estetik sanat ve güzellik kavramları üzerinde düşünmüşler ve tanımlamalar yapmışlardır. Bu durum, kültür ve sanatın insan hayatında yer alan düşüncenin ve insan zekâsının ortaya koyduğu eserler olmuştur. Hangi koşullarda yaşarsak yaşayalım, kültür ve sanatın anlamını anlamaya ve aydınlık yarınlara ulaşması yönünde de kendimizi görevli saymalıyız. Bizler nerede olursak olalım, yaptığınız işin ne büyük bir iş olduğunu, kıymet ve değerini bilmek zorundayız. Bu durum içinde olduğumuz sürece, kültür ve sanatın vereceği huzurla, yaşamımızda gündelik hayatın sorunlarından sıyrılmayı da başarabiliriz. Kültür ve sanat, insan ruhunun içinde yaşadığı dünyayı kendisine göre aydınlattığı bir dildir.
S22evgili okurlarım bilmemiz gerekenler odur ki, kültürün oluşturduğu gelişmeler, güzelliğin araması olmaktadır. Kültür ve sanatı, aynı zamanda milli zevki ve duyguları, gelenek ve görenekleri, bilimsel karakteri yansıtandır. Kültür ve sanat her daim, güzel ve anlamlı duyguları açığa çıkarandır. Bunun ötesinde, bütün olumsuzlukları ortadan kaldırandır. Her zaman kültürümüze ve sanatımıza sahip çıkılmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
Halk Şairi Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar