Kasım ağa köyün “Züğürt ağası” özelliğindeydi. Fakat onu gerçek adıyla çağıran yoktu. Köylüsü kentlisi ona, “Şemsi ağa” diyordu. Şemsi ağa, şemsiyenin kısaltılmış şekliydi.
Kasım ağa, ceketinin arka yakasında şemsiyesi asılıydı. Evden çıktığında mutlaka şemsiyeyi yakasındaydı. Kasım ağa bazen kızardı. Bütün gün evde keçilerimin peşindeyim, bir gün şemsiyeliyim diye Şemsi ağa oluyorum. “Kasım ağaya” ne oldu da unutuldu, diyordu.
Kasım ağa orta boylu saçsızdı. Saçsızlığı kabul etmez, üç tel saçımı nereye koyup kaybediyorsunuz, diyordu. Beden yapısı, zayıf sayılırdı. Ağa için kısa boyludur diyene, akrabalarım arasında en uzunu ve iri yarısıyım, diyordu.
Köyün Şemsi ağası, kendi yağıyla kavrulurdu. Hayvanlarından ayrılmazdı. “Eli başına eren gitti,” diyordu.” Hanımla kaldık. Hanımla çarşı Pazar işlerini görürüz. Satacağımızı satar ve alacağımızı alır geliriz,” diyordu. Hanımıyla öğle yemeğini yer ve hanımını gönderirdi. Kendisi de kahveye giderdi. “Şemsi ağanın” kahve tutkusu aşırıydı. “Hayvanlarım olmasa, kahveden çıkmam,” diyordu. Hayvanlarımı o yönüyle de çok seviyorum. Beni kahve denilen pislikten kurtarıyorlar.
Şemsi ağayı kahvedeki insanlar küfürbaz olarak tanırdı. Yaşına rağmen dinçti. Dinçliğimi her şey zamanında prensibiyle hareket eden hayvanlarıma borçluyum, diyordu. Hayvanlarının düzeni inanılmaz güzellikteydi.
Hayvanlarımla aramızdaki sevgi bağı çok güçlüdür. Birlikte hareket ederiz. Hiçbiri sözümden çıkmaz. Şemsiyeli hâlini beğenirler diye arkadaşlarını güldürürdü. Şemsiye güneşin yakmasından, yağmurun ıslatmasından ve köpeğin ısırmasından korur daha ne olsun, derdi.
Şemsi ağayı son günlerde öksürük rahatsız etmeye başlamıştı. Hanımına sırtım ağrıyor, demişti. Hanımı şemsiye yapmasın, deyince öksürüyorum onu da mı şemsiye yapıyor, dedi.
Hanımı onu doktora götürdü. Doktor şemsiyeyi kaç yıldır taşıyorsun sorusuna, “Altmış yıldır” cevabını verdi. Doktor, “Hayvanların postu su geçirmez, onun için üşümezler. Halbuki sen üşürsün de fark edemeyebilirsin. İyice giyindikten sonra çıkacaksın. Yoksa şemsiye kapının dışında kalır,” dedi.
Doktor Şemsi ağaya dikkat etmelisin, diye sıkı tembihte bulundu. Ağa iyi de ciğerim ağrıyor, sen sırtımla uğraşıyorsun, diyor. Doktor iyi ya ciğerlerin önde değil arkada onun için sırtınla uğraşıyorum. İlaçlarını ve iğne verdim, zamanında kullanacaksın, dedi.
Şemsi ağanın kahve arkadaşları, “Ağa çürümeye başladın,” dediler. Ağa çürük hâlim sizin sağlıklı durumunuzdan daha iyidir, dedi. Sabah yediğim kuymağı, siz ömrünüzde yemediniz.
Arkadaşları iyi öyleyse, sabah kahvaltısına davet et de yiyelim dediler. Ağa boş konuşmayın geleceksiniz. Emeğimizi boşuna çıkartmayın, yarın sabah bekliyorum, dedi.
Arkadaşlarından izin istedi ve köyün yolunu tuttu. Akşama kalmamalıydı. Hayvanları bekliyordu. Onları yedirecek ve gece rahatlarını sağlayacaktı. Ayrıca akşam sağım işlemleri de vardı.
Onlarla canım rahat ederken, kahvenin de iğrençliğini anlıyorum.
Hasan TANRIVERDİ