Sabahın ayazında türkü mırıldanarak yürüdüğüm kaldırımlar. Kilim desenli, örülmüş taşında akşamları gezinmeyi alışkanlık haline getirdiğim kaldırımın desenli taşları. Her bir desenli taşını iyi tanıdığım, dostluğuna yürekten inandığım ve zevkle yürüdüğüm kaldırımlar.
Yerinden kopan ve deseni bozan, taşını bildiğim, içime ferahlık veren, okul ve pazara giden kaldırımlar. Sevdiğin veya sevmediğin ile geçiştiğin, bazen de beraber de yürüdüğün kaldırımlar.
Beynini meşgul ettiği saatte türkülerle yol alan dolmuşun geçtiğini gördüğün ve de koşup yetişemediğin, kaldırımda kaldığım anlar. Kaldırımın oynadığı oyunun intikamını alma düşüncen.
Kaldırım taşları üzerinde adımlarını sayarak attığın, taşları ayıran çizgilere basmadığın veya yalnız çizgilere basarak yürüdüğün hayatının yolu. Çizgiye bastığında geriye dönüp iki taş arasını yeniden adımlamana tanık olan kaldırımlar.
Kırıldıkları için değiştirilmek zorunda kalan taşların kenara atılması. Atılan taşları çiçeklerin çevresini sarmada kullanmak. Böylece bir tarafı çiçeklerle süslü kaldırımımız. Değişen taşları mümkün olduğu kadar aynı renk ve boyutta olmasını sağlamak. Böylece yaz kış derdimizi çeken kaldırımı yenilerken özelliğinin değişmemesini sağlamak. O taşlar ki sevinç ve hüznümüze tanık olmakta.
Karın temizlenmesinde yediği kürek darbelerini unutamıyorum. Biraz beklenirse eriyip kaybolacak karı beklemeden küremek. Bahar yağmurlarıyla yıkanması ve yaz güneşiyle yanması olayına dayanıklılık göstermesi. Kaldırımın temiz yapısı içimize, sevgi olarak yansıyor. Böylece sevgi dolu bir kalple desenli taşlarda yürümek, insana gurur veriyor.
Birlikteliğimizden mutlu olan kaldırımlar, sabahları gülerek okula veya göreve gönderirken, akşamları da samimiyetle karşılıyor.
Kaldırımda gördüğümüz en küçük bir bozukluğu yetkililerle paylaştığımız anlar. Böylece kaldırımımızı daha güzel günlerde sağlıklı olarak mutlu olmasının yolunu bulduk.
Kaldırımda satıcılara izin vermedik. Satıcılara gösterilen yerlerde tezgahlarını kurdular. Öyle ki, kaldırım alışkanlığımız vazgeçilmez bir tutku haline geldi ve betonla kaplanmasını istemedik. Çünkü taşlar bizim neşemize karşılık veriyor ve gururumuzu okşuyordu.
Kaldırımdaki direğin dibinde gece gündüz demedik, şiir yazdık. Şiir yazdım, yeşil gözlü güzele sessiz ve habersizce. Bekledim gelmedi, ısrarla direğe yaslandım geçmedi. Kaldırımda öksüz kaldım, içim sızladı. Direk oldum fakat o farkında olmadı.
Bir hafta sonra geçmiş, iz bırakmamış, kalbimde sis artmaya başladı. Taşlara sitem ettim, tutmadı. Desenlere yaşlı gözlerle baktım, tüm içtenliğimle yalvardım, seslenin dedim. Yaz girdi, ayak izleri kayboldu. Kaldırım taşlarına, derdimi dillendiremedim.
Haber alamadım, bekledim, kaldırımda direğin dibinde kaldım, fayda vermedi. Acı çekiyorum, taşlara soruyorum, üzülüyorum, bir türlü geçmiyordu.
Aylar önce kaldırımda yan yanaydık, bilemedim kaderin kahkahayla güldüğünü, geç fark ettim, zamanın geçtiğini. Hep yan yana olacağız zannettim.
Desenli taşlarım, sevmek mi hoş sevilmek mi?
Hasan TANRIVERDİ