“Para yetmiyor diye” şikayeti bırak. Çok müsrif olduk. Babalarımız, dedelerimiz paranın içinde mi yüzdüler… Fakirlik değişmeyen kaderimiz… Çünkü sömürülüyoruz. Nasıl mı, şöyle; üreticiliğimiz yok, üretenlerin malları satıcı bulduğu için istedikleri fiyatı koyuyorlar…
Fakirlik değişmez kaderimiz olmamalı… Dış ülkelerin ürettiğini kendimiz üretmeliyiz ve israftan da kaçınmalıyız. İki görevimiz var, sömürülmeyeceğiz yani üreteceğiz ve israftan kaçınmalıyız. İşte ozaman “Para yeter” ve artar…
Dinimiz, yani İslam büyük ortaklıklara zemin hazırlayan bir din, ama biz son asırda ne ümmet olmayı, ne de büyük ortaklıklar kurmayı başaracak ahlaktan ve deneyimden uzağız. Bu üretemez hale getirdi bizi… Birlik kalmadı bizde.Kardeşlik ruhumuz ölmüş… Hainlik hüner sayılır oldu…
Fakirlik değişmeyen kaderimiz… Ahlâken fakirliği kaldıracak kemalde değiliz… Ne mi yaptık. Kız kardeşimize hakkını vermedik. Ortağımızı dolandırdık. Hırsızlık meslek oldu kiminde… Üretmezsen böyle olursun… Çünkü üretmezsen fakir kalırsın. Fakirlik yıkım getirdi toplumumuza… Fakirlikle kavga etmeliyiz…
Fakirlik gurbet adamı yaptı hepimizi… Sadece tarıma ve hayvancılığa takılı kaldık biz. Teknolojiya el atamadık… Fakirlik son bulmalı artık. Ne kâmil bir imana sahibiz ne kâmil bir ahlâka… Toprağımız diken bitiriyor… Kendimizi “MÜSLİM” diye tanıtsak da.
İş bilen fakir olmaz… Meslek okulları artırılmalı… Matamatik bilmekle kimse öğünmesin. Meslek sahibi olsun. İş bilmeyen matamatik bilse ne olur.
Kapitalist sistem acımasızdır “Fakir bebeğin içemediği sütü, zenginin köpeği içiyorsa bana adaletten bahsetmeyin.” köleleştirir insanı kapitalist sistem.İnsanların bir kısmı efendidir çoğunluk köle… Rüşvet adettendir… Zengin işini rüşvetle halleder. Fakir safdışı kalır. Zekay köprüleride yıkıktır. Bütün bunlar mü’minler kardeş olamadığı için başa geldi…
Yalnızlaştık, saf dışı edildik,bir de buna israfımız eklendi. Her yıl telefon değiştiren mü’min Afrika aç… Son asırda kardeş olamadık, hem fakir olduk hem şerefsiz, dolandırıcı, hırsız…
“Zenginlerin zevkleri fakirlerin gözyaşları ile satın alınır.” der, Thomas Fuller. İşte dünyamızın özeti bu.
Kılavuzdur Yunus Güneş Gibi
Aynı hasrette biz olduk…
Kılavuzdur Yunus güneş gibi…
Mevlayı dağlar ile taşlar ile çağırdın…
Sana kılavuz diye koştu dağlar taşlar
Omuzundamıydı dağlar taşlar…
Zikirle secdeye varan başlar…
Sana kılavuz diye koştu kuşlar….
Yunus bir güneştir, benzemez ona güneş
Sanma yıldızdır güneştir Yunus
Kılavuzdur Yunus güneş ötesine
Yapıştım eteğine
Dağları kaldırdı omuzlarımdan
Silindi koca ülkesi gafletin
Bir secde darbesiyle…
İlahileri çiçek gibi açarken ülkemde
Doğan güneşe benzetip Yunusu
Bir gün dedim ki :
İşte aradığın ışığı buldun gönlüm
Elinde sarı çiçekler gezmiş Yunus
Işıklı yollarda Yunus
Sınırlar ötesine akmış bir nehir Yunus
Ballar balı var sofrasında
Çağları aşar
Yunusun yolu…
Solmayacak yunusun çiçekleri.
Kılavuzdur yunus güneş gibi
Pervanesi olsam her bir şiirinin
Pervanesi olsam her bir ışığının
Gül aşığı
Bülbül Yunus
Doldurur gönlümün bütün odalarını sevgiyle
O koca Yunus
Kılavuzdur Yunus güneş gibi
O bir yıldız
Şiir şiir hece hece ışık saçan…
Şiir şiir hece hece iz iz gül gül bir yol
Korkarım yitirmekten izini
O nur
O ateş
Pervane olan anlar
Kılavuzdur Yunus güneş gibi
Himmete talip olan anlar
O koca Yunus
O cennetten geçer
O cemale aşık
Onda yansam
Onda yok olsam…
O koca Yunus
O koca bir deniz…
Kılavuzdur Yunus güneş gibi
O bir dolunay
Diz çökecek içimde gece
***
Pervanesi olsam her bir şiirinin
Pervanesi olsam her bir ışığının
Yunus kırk yaşımda
Yüzüme gülen bahar güneşi…
O Yunus
Geri çevirdi buğdayı
Attı adımını ateşten bahçeye
Yandı çerağ gibi
Uyandı yıldız gibi
Himmete talibim dedi taptuğa
Aşk ateşinde yandı
Güneş oldu
Yunus’un şiirleri
Nehirler gibi akar
Gönül ülkeme
Şiir şiir damarlarıma nar gelir
Kılavuzdur Yunus güneş gibi
O Yunus’un şiirleri
O güneşin ışıkları
O Yunus’un şiirleri
Aşk gülleri…
Aşkın gülleri gönlüme
Nardan gülleri…
Kılavuzdur Yunus güneş gibi























