Toplumsal Hukuk Düzeninde ayrımsız şartsız herkesin Eşit Haklara sahip olması tartışmasız mutlak gerçektir.
Öte yandan bir de Doğal Düzen var. Doğal Yaşam da; varoluştan beri erkeğin fiziksel güç üstünlüğü, korumacı yanı, kollayıcı olması, kadının ise naifliği, duygusallığı, yapıcı olması, çocuğun da korunmaya muhtaçlığı, ilgiye sevgiye ihtiyacı başlıca mutlak gerçeklerdir. Toplumların ahlaki yapısı, kuralları, düzeni de bunlar üzerine oluşturulmuştur. Bizde de böyle!
Çocukluğumu hatırlıyorum, baba, amca, dayı, ağabey, erkek arkadaş figürleri çok önemliydi. İlk aklıma gelen kavram GÜVENdir. Oluşturulmuş demokratik yapıda; baba ailesine yani eşi ve çocuklarına zarar vermezdi. Önceliği ailesiydi. Hatta sadece kendi ailesi de değil, çevresinde ki kadın ve çocuklar da. Keza amca, dayı, ağabey… Onlar da bizleri şımartan, eğlendiren, ilgilenen insanlardı. Mahalleden bir kıza yan gözle bakılmaz, erkek arkadaşlar kardeş gibiydi. Biz böyle büyüdük! Şimdi düşündüğüm de; o zamanlar SAYGIN ERKEK diye nitelendirilenlerin en önemli özelliği buydu. İlk gün gibi aklım da; babamı kaybettiğim de, tarifsiz bir acı için de kolum kanadım kırılmış hissiyle, artık bu dünya da yalnızım demiştim.
Zamanla her şey değişti… Yaşam koşulları, değer yargıları, ahlak yapısı gibi… Ama insan doğası değişir mi?
İnsan, doğal yapısının özelliklerini kötüye kullandığın da, toplumsal düzeni de bozuyor. Şiddet artıyor! Erkek kadın ve çocuğa her türlü şiddet uygulayıp taciz, tecavüz edebiliyor.
Buna çözüm; uzun vade de Eğitimle olacağı gibi, kısa vade de Devletin uygulayacağı caydırıcı cezalarla olur. Ama Devlet, bu suçlara karşı koyacağı caydırıcı cezalar üzerinde af, indirim gibi olgular da yetki ve görev sahibi değildir. Evrensel Kuraldır; Devlet toplum düzenin de ancak kendine karşı yapılan suçları affedebilir.
Benim aklımın almadığı şu; bir erkek bunu nasıl düşünebilir, böyle bir tasarıyı nasıl hazırlayabilir, bunu nasıl kabul edebilir? Doğasına aykırı! Hatta erkeklerin buna daha çok tepki vermesi, hem hukuksal hem toplumsal düzen de affetmemesi gerekiyor. Acaba diyorum; doğa da ekosistemin bozulmasıyla, insan doğası da mı bozuldu?
Şimdi bu İnfaz İndirimi ile dışarı çıkanlardan, kaldığı yerden fiiliyatlarına devam edenleri izliyoruz. Geçen hafta gördük, okuduk; karısını bıçaklayan çıktı, 9 yaşında ki kızını döverek öldürdü, başka biri oğlunu kafasına çekiçle vurarak öldürdü, bir diğeri karısının ailesini katletti.
Bunların vebali kimin?
Karar alıcılar, bu suçlara yaptığı infaz indirimi ile suça teşvik yaratmış, daha acılarının yaşanmasına imkân vermiştir.
Kadına, çocuğa her türlü şiddetin, taciz ve tecavüzün affı yoktur. Olamaz da!
Bu İnfaz İndirimi; bu ülke de yaşayan kadın ve çocukları daha da yalnızlığa itmiş, sisteme güven duygusunun kaybolmasını sağlamış, korunmasız bırakmıştır.
Bu yaratılan psikolojik tahribatın izahı da tamiri de yoktur!