“Vahiyle indirilenle yetinelim “diyene ne demeli… Karşı çıkalım, indirilen yorumlanmalı… Bitat olur bu derse olsun de. Suçtur bitat derse, hayır de, itiraz et çünkü iyisi var bitatın ve kötüsü var… İnsan suyun da naturelliğini bozdu kötü mü oldu… Sudan hoşaf yaptı,çay yaptı… Naturelliğini iyi ki bozmuş diyorum ben ama “Eşek hoşaftan ne anlar…”
Allah toprak yaratmış insan türlü meyve ve sebze yetiştirmiş o toprakta yani; “toprağın naturelliğine müdahale” etti insan… İyi ki etmiş… Çünkü insanın hizmetine verildi toprak su… Onlardan çeşitli ihtiyacını karşılamak için müdahale etmeli… VAHİY de müdahale ile değiştirilmeli… Hatta öyle değiştirilmeli ki, binlerce mezhep ve binlerce tarikat oluşturulmalı, Allah’a buna izin vermez deme, verir ve Murad-ı ilahi budur… Çünkü; vahiyle gelen öğreti de toprak gibi su gibi insanın hizmetine verildi… Sade sudan hoşlanmayan hoşaf yapsın içisin… Zaten yağmur suyu denizde tuzlanıyor… Toprakta kireçleniyor… Bu önlenemez. Ben diyorum ki, iyi ki denizde tuzlanıyor ve gemilerin yüzdürülmesi için daha da elverişli hale getiriliyor…Vahye de müdahale etmek hikmetli bir iştir… Kıyamete kadar da müdahale edilmeli… Ehl-i sünnet yeter bize dememeli… Yetmediği ortada işte… “İçtihat kapısını kapatalım” denildi… İyi mi yapıldı HAYIR, insan içtihatla doldurulmayan boşluğu vahiyle alakasız şeylerle doldurdu işte… Çünkü ihtiyaç var… Sen doldurmazsan yetkisizler doldurur… Dinden ihtiyaca uygun öğretiler üretmeliyiz… İşin Doğrusu bu… Dine, mezhebe, tarikata ihtiyaç vuku buldukça ihtiyaca uygun öğretiler elde etmek amacıyla müdahale edilmeli,
etkili kurullar oluşturmalı. Sen doldurmazsan doldururlar, mesela Osmanlı padişahları birliği korumak amacıyla kardeş katline fetva vermiş… Hoşuna gider gitmez, YETKİLİ kişiler vermiş bu fetvayı… Sana bana susmak düşer.
Osmanlı uleması “Ehveni şer diye bir kapı açmış” ama hemen kapamışız… Kapamakla iyi yapmadık, biz kapadık diye kapanmadı ki, insanlar ihtiyaçları için başka kapılara gitti…
Artık zamanı yanlışlardan geçelim… Ey Gençlik “DEİZME” kayıyor diyen, insanların ihtiyacı için başka kapılara gittiğini gördüğün halde hala sen kapıyı kapalı tutuyorsun. Yetkili kurumlar oluştur ve kapıyı tekrar aç… Birilerine yetki ver, birilerine engel ol… Yani ehliyetsizleri sustur… Görevin bu senin…
Kalıplaşmış din olmaz, kalıplaşmış mezhep olmaz, kalıplaşmış tarikat olmaz… Değişmezler var ama değişenleri de var ilahi dinin Hz. Ademden beri yüce Allah değiştirmiş… Çünkü Allah HAKİMDİR… Hikmet değiştirmeyi gerektiriyorsa, yetkili kişilere bu işi yaptırmalıyız… Boş bıraktığın boş kalmaz… Yetkisizler sızar… Her sahada geçerli kural bu…
Ağaç bile dallanıp budaklanıyor… Bazı dalları kururken bazı dalları yeşeriyor… KÖKLE alakasını korumak şart… Dalları buda, diğer dal kuvvet bulur ve ağacı koru sarmaşık türü şeyler yapışıp sarmasın ve koru bazı böcekler yapraklarına musallat olmasın veya meyvesine musallat olmasın… İlaçlamanı yap.
Ve “Leyleği kuşa benzeteyim” derken öldürürsün… “Şu dinde yok bu dinde yok” deyip durma…
Bu ve benzeri yanlışlarımızdan vazgeçelim… Dinimize karşı sorumluluğumuz belli…
Allah’ım Bu Ne Güzel Din
Bayram görmek isteyen ülkeme gelsin
Bayramlarda çocukları bekleyen kapılar vardır…
Şekerli kapılar şeker kapılar…
Yine
Sevinçten uç
Bu gün bayram
Bu gün bayram
Bu gün sevinçten uçan çocukları dinle
Bu gün bayram ins-ü cinni dinle diyeceklerdir:
Bu gün bayram
Bayram yapıyor insan ve cin
Allah’ım bu ne güzel din
Bu gün bayram neşeli sokakları beyaz evleri dinle
Diyeceklerdir:
Bu gün bayram
Bu gün bayram
Senede iki bayram
Gülen yüzleri dinle diyeceklerdir:
Allah’ım bu ne güzel din
Allah ayırmasın bizi bu dinden
Her günüm bayram
Çıplağım çıplak değil acım aç…
Uçan kuşları dinle diyeceklerdir:
Allah’ım bu ne güzel din
Cennetin yolu bu din
Tuba dalı bu din
Allah’ım bu ne güzel din
Bu gün bayram bayramları bal
Diyor ins u cin
Bu gün bayram gel köyüme
Güneş koşu atı gibiydi ufukta
Gel güneşin kalbini dinle
Çocuk yeni alınan ayakkabılarını giyiyordu
Gel çocuğun kalbini dinle
Huysuz horoz kümesten çıkarıyordu tavukları
Gel bir esen rüzgarın kalbini dinle
Karabaş usluydu bu gün
Gel yayılmakta olan ışığın kalbini dinle
Biri kulağına fısıldamış gibi her şeyin
“Bu gün bayram”
Bu gün bayram gel köyüme
İçlerinin beyazlığı dışına vurmuştur evlerin
Halılar hiç incinmemiş dövülmekten
Affedilmiş gibi mutlu halılar
Affedilmiş gibi mutlu çeşmenin suyu
Ağaç suya kavuşmuş ve mutlu
Cennete girmiş
Rü’yete ermiş gibi
Şeker çocuğa kavuşmuş ve mutlu
Alnı ak
Gönlü muhabbetle dolmuş şekerin
Şekerin tadında kutsal bir tat
Bu gün bayram şehirler mutlu
Yollar gördüm dikensiz ve mayınsız
Kullar gördüm dikensiz ve mayınsız
Yasak ilanını duymuş gibi
Sokağa çıkamıyor kin
Allah’ım bu ne güzel din





















