Sen iftiracısın… Vahdetçi vücut ilahım demiyor ama sen ilahım dedin diyorsun… Senin için şöyle düşünsem haksız mıyım: “Bu İftiracı ve inkarcı bakışla muhaddisler ve mezhep imamları değerlendirilemez kendilerini bu iftiracı bakışla değerlendirsinler”
Sizin bakışınızla siz sizi değerlendirin sizi iftiracı buluyorum… Ve diyorum ki: “Muhaddis ben hadimim diyor sen ilahsın diyorlar ya siz ilah değil misiniz iftiracılar. Sizin farkınız ne siz zalimsiniz. İftiracısınız…
Sizin için şöyle düşünüyorum. İftiracılarsınız diye düşünüyorum sizin hakkınızda… İşte düşüncem: “Mutasavvıf ben hiçim diyor… ilahlık ilanı yaptınız diyorlar. Bu iftiracı bakışla vahdet-i vücutcu değerlendirilemez. Yokum diyor… Duy…
Kur’anın manası açık diyen, deme. Mezhep=Kur’an demiş oluyorsun. Herkes anlıyorsa tefsir=Kur’an demiş oluyorsun. Soruyorum yanlış mı
İftiracısın… Başkasını suçlamaya aşıksın. Kendine de bak aynı aynada: “Kur’anı ben anladım diyorsun İmamı azam da ben anladım diyor. Hanginiz ilahsınız… Tefsir=Kur’an mı? Ben anladım ben ilahım demek mi?”
Aynı aynada kendine neden bakmıyorsun… Sen başkasını suçlama aşığısın hastasın yani… Çünkü “Hadise inanmak Kur’an düşmanlığı ise seninde inandığın savunduğun hadisler var… Senin farkın ne Kur’an düşmanıyım de”
Senin farkın yok ilahlıkla suçladıklarından… Mezhep kuranlardan da… Ama sen başkasını suçlama aşığısın ya
Istanbul Kara Sevdalın Oldum
Ah yanlışlarımdan
Senden gafil geçen yıllarımdan
İstanbul kara sevdalın oldum şimdi
Senden gafil olan cennetten gafil olsun…
Rüzgarında eskimeyen bir baharın çiçek kokusu…
Aşığım İstanbul’a
İstanbul bu ülkenin gülü
Her sabah maviliğindeyim
Göklerinin denizlerinin…
Her akşam
İstanbul başka bir rüya gibi bana
En ışıklı dünya bana İstanbul
Yıldız elbiseli bir dilber…
İstanbul’un
Minarelerinden sor gökleri
Yıldız yıldız camileri, türbeleri…
Yıkılan gecedir İstanbul’da
Işık saçan hırkası nebinin…
Gönlümde şu İstanbul
Eyüpte Eba Eyyüb-el Ensari
Peygamber yari…
Beykoz sırtlarında Hazreti Yuşa…
Gönlüm şu İstanbulda
Her gece Nur akar boğazda su değil…
Nur akar gözlere uyku değil…
İstanbul sevdalısı oldum
İsmi gönlümün mermerine yazıldı bu şehrin
Gönlümde mavilikleri uçuşan şehir İstanbul
Ey güzel İstanbul
Her saatim sularında
Minarelerin eliftir
Denizlerin Leyla kokulu…
Ak Şemseddin’in dualarından akıp
Ebu Eyyub-el Ensari’nin mezarında durulaşan…
İstanbul’um
Anne yüzlü bulutların …
Şiirler gibi parlak akışı çeşmelerin
Destur ile düşmeli toprağına yağmur
Sisler örtmesin yüzünü
Sabahını boğmasın kara bulutlar
Bir rengine bin şiir resmedilir…
Bulutların selam taşır kardeş şehirlere
Boğazdan akar gider suların okyanus olur
Kükrersin denizlerinle İstanbul köpük köpük
Boğazına köprüler kurduk kardeşlik için…
Rüzgar toprağını öper gül diye
Toprağını öpeyim gül diye her sabah…
Ayrı düşmüştüm ya senden
Gönlüme akmıştı çeşmelerin
Kulaklarıma ezanların gelirdi
Bir Beyazıt’tan, bir Sultan Ahmet’ten…
Her fotoğrafım sana götürürdü beni
Eyüpte ağlar gibi olurdum…
Yıldızlıydın… Işık ışıktın Haliç…
Mavi göz gibiydin Marmara
Topkapı elmas gibiydin
Topkapı kutsal…
Yedi tepe yedi çiçektin…
Bir fotoğrafa bakıp
Düşünmüştüm Fatihi bir kırat üstünde…
Hisarlar boğazda iki çiçek…
Bir fotoğrafa bakıp
Surlara çekmiştim bayrak…
Gül kokulumsun İstanbul
Rüyama girince Sultan Ahmet
Bende başlardı hasret
Seni özlemeyen birine ederim hayret
Sen cennetten bir parça gibisin bana
Hasreti yakan İstanbul
Aklımdan geçince kavuşma anı
Minarelerinde ezanlar olsun isterim
Mevsim bahar olsun isterim
Balıkçı tekneleri mavi boğazda olsun isterim
Erik ağaçları gelinliğini giysin isterim
Bir sabah saati olsun isterim
Taşın toprağın rüyada olsun isterim…
Bütün dertlerim için Eyüp’te ağlamak isterim
Gün olur
İçim içime sığmaz İstanbul aklımda…
Okurum Yahya Kemalden bir şiir
Hece hece İstanbul bende yaşar
O İstanbul’u sisler örtemez
O İstanbul’un taşı toprağı olur altın…
Saatlerce şiirlerde dolaşır aklım
Dökünce bana içini Eyüp Sultan’a bir çini
Fatihler doğurur kanım
İstanbul’a bin feda olmak ister canım…
Gün olur İstanbulun rüzgarında “Ahlar” duyarım
Gün olur Fatihin mezarında ağlarım …
Nerde benim altın çağlarım…
Gün olur meşk içindedir gönlüm.
Her kapısından nur fışkırır gibi dünyaya…
Tarihine bakılsa heybetinden korkulur
Bir çağ açılıp bir çağ kapanır
Ey güzel İstanbul.
Rüyalarımda süt kadar temiz şehir …
Bütün çiçekleri yüzünde toplamış leylam
İstanbul’um kara sevdalın oldum
Tarihin güneş ban İstanbul
Her fotoğrafın güneş bana İstanbul
İstanbul yine mavilikler uçur üstüme
Karanlığın surlarında nurdan neferlerim
Yedi düvel gelse sökemez …
Gönlümde koca çınardır sevgin İstanbul





















