Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Asuman S. ATASAYAR

Güle Güle Asumaaan!

Asuman SOYDAN ATASAYAR Yazar Asuman SOYDAN ATASAYAR
26 Kasım 2010
Asuman S. ATASAYAR
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

 

    GÜLE GÜLE ASUMAAAN!

 

     Yetmiş dokuz yılının keskin kıştan kurtulup, bahara yaklaştığı bir günüydü. Karlar erimiş, bahar özlemi ses veriyordu. Yatılı kaldığım yurdumun kantininde çayımızı yudumlarken o gün okula gitmek istemiyordum…Ankara'ya bahar da gelse, içimizin pusunu alamazdı..! Olaylar, ölümler, kara haberler… ateş çemberinde taştan lezzet çıkarmaya çalışarak, dostluklardan medet umuyorduk.

 

    Arkadaşım: 'Haydi benimle gel! Tez hazırlığım için psikiyatri polikliniğinde personel ve hastalarla röportaj yapacağım' deyince memnuniyetle eşlik etmiştim ona… Okula gitmiyorum bari faydalı bir iş yapayım düşüncesinin ardına sığınarak- vicdanımı rahatlatmak için- peşine düşmüştüm arkadaşımın…

 

      Psikiyatri Polikliniğinin ürküten duvarlarının arasında merdivenlerden çıkarken içimde 'okulumu asmakla iyi mi ettim acaba? ' sorusu vardı..

 

      Arkadaşımla önce bir kaç doktor ile kısa bir görüşme yaptıktan sonra koridorun sonundaki bir hemşire odasına girdik. Hemşirenin gösterdiği yerlere oturduktan sonra arkadaşım ile hemşire konuşurlarken ben de boşa bakan gözlerle etrafı inceliyordum… Odanın küçücük servis penceresi hastaların gezip dinlendikleri geniş bir salona açılıyordu. Biz konuşurken servis penceresinden kafasını uzatanlar, sağa sola meraklı bakışlarla içeriye göz atanlar, bize gülerek el sallayan çocuk tavırlı delikanlılar, hemşire kızmadıkça çekilmiyorlardı. Hemşire, bazen kızgın, bazen müşfik tavırlar takınarak cevap yetiştirmeye çalışıyordu onlara.

 

     Arkadaşımla hemşirenin görüşmesi sürerken bir ara hastalardan ses kesildi gibi olmuştu ki; tekrar bir kafa uzandı içeriye. Çelimsiz ama sevimli bir delikanlı çevreye bakındıktan sonra beni görünce  kahkahayı patlattı. Hemşire'ye dönerek:

      'Buldumm! 'dedi ellerini birbirine çarparak…

Hemşire:

      “Ne buldun Sinan?” Deyince, Sinan, “bidakka” işaretiyle pencereden uzandı, orada bulunan pikabın üzerine bir plak yerleştirdi ve düğmesine basarak sesin gelmesini bekledi… Orhan Gencebay'ın o yıllarda gündemdeki 'seni buldum ya! 'şarkısıydı üzerine koyduğu plak. Şarkı başlar başlamaz Sinan da bana bakarak, el kol hareketleriyle, yüzünün mimiklerini de konuşturarak şarkıyı söylemeye başlamıştı. Şarkı bitinceye kadar bir pencereden bir kapıdan görünerek,  sadece bana bakarak söylüyordu şarkıyı. Hepimiz görevi falan unutmuş, Sinan'ın hareketlerini gülerek izliyorduk. Hemşire, birden bire  kızgın tavırla pencereye ve kapıya doluşan, ona eşlik ederek el çarpan hastalarla birlikte Sinan'ı da kovalamıştı odadan ama iki saniye sonra Sinan yeniden pencereden kafasını uzatarak, suçlu çocuk edasıyla:

      "Neyi bulduğumu anladın mı şimdi Nazire Abla?"  Dedi.

       "Anlamadım ne buldun Sinan?"

       "Hayatımın aşkını buldum"  diyerek beni göstermesiyle birlikte daha da gülüştük.

 

       Hemşire Hanım, sakin ses tonuyla: 'Tamam Sinan'cığım biraz müsaade edersen getireceğim sana hayatının aşkını tamam mı?” deyince sessizce kayboldu Sinan ortalıktan. Arkadaşımla Hemşire, soruların cevaplarını hızlı hızlı  tamamladıktan sonra sıra  hastalarla görüşmeye gelmişti. Birlikte hastaların eğlendikleri salona geçtik.

Salonda okul sıraları, masalar, sandalyeler vardı. Koca koca adamların genel görünümleri, ilkokul çocuklarının teneffüsteki halleri gibiydi. Kimisi birbiriyle boğuşuyor, kimisi ağzı dolusu kahkahayla anlamsız tavırlarla gülüyor, bazısı elini yüzüne koymuş derince düşünüyordu.

 

      Hastaların durumu ve yaşadıkları  hakkında bilgi almak amacıyla sıranın birine üçümüz birlikte oturmuştuk ki koşar adımlarla Sinan tekrar geldi, beni ittirerek yanıma oturdu. Elini tokalaşmak için uzattı ve elimi  bırakmadan:

     “Adım Sinan.. 19 yaşındayım, lise mezunuyum, Sinoplu'yum…annemin adı:……,babamın adı:……'diye kimliğine ait bilgileri sayıp döktükten sonra masum bir edayla bana sorular sormaya başlamıştı.  “Senin adın ne?  Nerde okuyorsun? Nerelisin?” gibi birkaç sorudan sonra,

      “Kaç yaşındasın?” dedi.

      “19” dedim.

Ben yaşımı söyler söylemez neşesi ikiye katlanmıştı Sinan'ın:

       “Seni buldum! Biliyor musun şimdiye kadar seni arıyordum ben. Yaşlarımız da aynı bak! Birbirimize ne kadar uygunuz değil mi?” diyerek tuhaf gülümsemesiyle:      

 

       “Hiçbir kötü huyum yok inan ki! İçki içmem, sigara içmem…mazim çok temiz vallahi… kimseye aşık olmadım şimdiye kadar…..” v.b. uzayan hayat hikayesinden sonra  kulağıma yaklaşarak fısıltıyla:

      “Benimle evlenir misin?”  demez mi?

 

      Bunun üzerine etrafımıza toplanıp bizi izleyen diğer hastalar, ağızlarını sonuna kadar açarak utangaç tavırlar içinde, ellerini yüzlerine kapatarak  kahkahalarla gülmeye başladılar. Sinan'ın gururu incinmesin diye gülmemi zor tutuyordum. Ona değer verdiğimi göstermeye çalışsam da salondaki kahkaha tufanı içimi kudurtuyordu. Sinan, kimseye aldırmadan “cevabını bekliyorum” diyordu. Masum yüzlü zavallı çocuğa nasıl davranmam gerektiğini, insani sorumluluğumla düşünüyordum..

       “Tabi ki Sinan neden olmasın!” diyebilmiştim ancak… Benim olumlu cevabım karşısında inanılmaz bir mutluluk içinde hemşirenin uyarmasıyla başka bir sıraya geçerken:

       “Seni bekleyeceğim…İki ay sonra, buradan çıkınca evleniriz tamam mı?” diyordu.

 

       Biraz sonra benimle konuşmak için birbirini itekleyenlerden birisi oturduğum sıranın yanına yaklaştı. Sinan’dan biraz daha büyüktü yaşı. Mevsiminden önce solan yapraklardan  biriydi  galiba… Oturduğum sıranın üzerine minicik bir çiçek saksısı koyarak elini tokalaşmak için bana uzattıktan sonra gözlerini yüzümde bir noktaya sabitleyerek kendini tanıtmaya başlamıştı o da:

      “Benim adım: Abdullah, soyadım:……., 23 yaşındayım…memleketim falan yer,…babamın adı:…., annemin adı:……” diye uzayıp giden özgeçmişinden sonra bir süre düşündü yüzüme bakmaya devam ederken. Daha sonra:

 

      “Sana okuduğum okulun bölümünü söylemeyeceğim. Bu saksıya bakarak onu sen bileceksin!” dedi, emrivaki bir uslûpla.

 

      Gülme krizine girmemek için kendime hâkim olma mücadelesi içindeydim. Bu soru üzerine  şaşkın gözlerle:

      “Allah Allah, neymiş bölümün? Botanik mi? 'dedim. Kafasını sallayarak

       “Hayır!” dedi…

       “Biyoloji mi?”dedim. Yine,

        “Hayır!”dedi…

      

     Bekliyor ve bileceksin diye diretiyordu…

 

       Arkadaşımla hemşire de bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyorlardı… İhtimal ki tuttururum diye tüm bölümleri saymıştım Abdullah'ın gönlü olsun diye. Matematik, edebiyat, fizik, kimya,… aklıma gelen bölümleri sayıyor ve hepsinden hayır cevabı alıyordum… Bir süre bekleyen Abdullah, inadından vazgeçerek yavaşça gelip yanıma oturdu ve doğu aksanlı şivesiyle:

 

     “Sana torpil geçeceğim. Bölümümün adını söyleyeceğim ama bir şartla!” dedi…

Gülme bombasının pimi çekilmesin diye azami gücümü harcayarak:

     “Neymiş şartın?” diyebildim gizlice kıkırdayarak.

      “Benimle evlenmeye söz verirsen söylerim, yoksa söylemem” demez mi omuzlarını çocuk gibi silkeleyerek.

 

      Artık gülme krizine girme vakti gelmişti… tut tutabilirsen kendini… İki dakika içinde iki evlenme teklifi almıştım… Arkadaşımla birbirimize yaslanıp kıkırdamalarımıza hâkim olamıyorduk artık. Fısıltıyla kulağıma: “Kız sendeki şu kısmete bak! Birisi  benim yüzüme bakmıyor” deyince ben kendimi bırakmıştım kahkahanın kollarına… Sesimin çıkmasını önlemek için sessiz gülüyordum ama gözlerimden yaş geliyordu.

 

      Son derece fakir bir ailenin çocuğu olan Abdullah, Ankara'ya gelip üniversite okurken hastalanması üzerine hastaneye yatırıldığını, Hemşire’nin fısıldamasıyla öğrenmiştim… Meğer Ziraat Fakültesi'nin Bahçecilik Bölümünde okuyormuş…İçler acısı durum karşısında ne yapılabilirdi ki?

       Abdullah'ın bölümünü lütfedip açıklaması üzerine ona da evlenme sözü vermiştim mecburen(!)  Ama Sinan gibi hemen kaybolmak nerdeee…! Evlenme teklifini kabul etmem üzerine kağıtlar dolusu adres, istek, telefon numarası v.b şeyler yazıp yazıp elime veriyordu…Onlarca adres ve telefon numarası yazdıktan sonra:

      “Bunları gidince mutlaka ara ve selamımı söyle!… Sana her konuda yardım ederler tamam mı?” diye tembihliyordu beni.

 

      Bizi dinleyen diğerleri ise birbirlerini itekleyerek birisi bisküvi, birisi şeker uzatıyordu elime;  bir diğeri resim gösteriyor derken hangisine cevap vereceğimi bilemez olmuştum..

 

     Onların dünyalarına ulaşmamın imkanı yoktu ama sevgiyle yaklaşmanın en güzel davranış olduğunu biliyordum… İçim acıyarak, mümkün olduğunca ilgiyle sohbet ederken arkadaşımın işi bitmişti. Gitmek için ayağa kalkıp hemşireyle vedalaşırken, deli dedikleri sevgi yoksunu bu insanlar koridorda en önde Sinan olmak üzere peşpeşe dizilerek, tren vagonu gibi birbirinin sırtından tutuşmuş halde bana el sallıyorlardı.

 

     “Güle güle Asumaaaan..! , güle güle Asumaaaan..! , güle güle Asumaaaan..! '

 

     Koridor inliyordu seslerinden… Bu defa gülmek biryana bu manzara karşısında gözyaşlarıma hâkim olamamıştım. Çıkarken Hemşire Hanım:

      “Bunlar kimseye böyle yapmazlardı. Siz güler yüzlü davranıp ilgilendiğiniz için sevindi zavallılar” demişti.

 

      O günün benim için önemi öyle büyük ki. Aradan onca yıl geçmesine rağmen hâlâ taptaze duruyor hatıralarım arasında. O gündür bu gündür sevginin engin gücü üzerinde derin derin düşünürüm hep… O insanlar yeterli sevgiyi, ilgiyi görselerdi acaba bu duruma düşerler miydi?

Asuman Soydan Atasayar

Paylaş
Etiketler: anıgüncelhayatinsanpsikolojisevgitoplumyaşam
Önceki Yazı

Yurt Dışı Borçlanmasında Emeklilik

Sonraki Yazı

Ey Türk Gençliği!

Asuman SOYDAN ATASAYAR

Asuman SOYDAN ATASAYAR

İlişkili Yazılar

Fikirlerin Capcanlı
Anma

Fikirlerin Capcanlı

11 Kasım 2025
5k
Pikaplı Radyomuz Vardı
Anı / Günce

Pikaplı Radyomuz Vardı

17 Ekim 2025
5k
Ömürdeki Sonbahar
Asuman S. ATASAYAR

Ömürdeki Sonbahar

15 Ekim 2025
5k
Ceyhan Denince
Asuman S. ATASAYAR

Ceyhan Denince

27 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Ey Türk Gençliği!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap