Mareşal Fevzi Çakmak: Bütün ömrü cephelerde savaşmakla geçmiş. Bir kardeşini Balkan savaşlarında kaybetti. Bir kardeşini on yedi yaşında askeri okula kaybetti. Diğer kardeşi yüzbaşı iken Çanakkale’de açık süngü savaşında şehit oldu.
Vatan dört bir yandan sarılmış Türk milleti tarih sahnesinden silinmek istenmektedir. Yanında Kazım Karabekir olmak üzere saraya giderler. Bir tarafta Enver Paşa öbür yanda Damat Ferit Paşa oturmaktadır. Fevzi Çakmak,
-Paşam bu işe bir hal çaresi bulalım Vatan elden gidiyor.
Damat Ferit,
– Paşa sen işine bak. Ben zaten Arap Uşağıyım.
Deyince, Fevzi Çakmak beyninden vurulmuşa döner. Merdivenlerden inerken ”Vay ansına” der!
Sonra kendini zorla Erzurum’a tayin ettirir. Gerisi malumdur. ”Bu vatanı ancak Mustafa Kemal kurtarır” düşüncesi kafasındadır. Büyük önder, Fevzi Çakmak tarafından tutuklanmayı bekler, fakat Fevzi Çakmak bu işin bir kan meselesi olduğunu o merdivenlerden inerken anlamıştır.
Mustafa Kemale dönerek,
-Sizin emrinizdeyim, vatanı kurtarmak için ne lazımsa yapmaya hazırım!
İşte o an Mustafa Kemalin, Atatürk olduğu andır.
Bugünde aynı ruha ihtiyaç vardır. Başka bir kurtuluş yolu da yoktur.
Ziya Gökalp,
“Karacık” dağından, ”Kıpçak” çölünden. Gelen atalarım gibi Türküm ben. Bana yol gösteren benden olmalı. Olamaz Türk’e baş, ”Türküm demeyen” boşuna dememiştir.
Yusuf YILMAZ





















