Elbisesi üzerinde emanet gibiydi. Şapkası eski fakat kenarları kirli değildi. Paltosu sanki eskitilmişti. Ayrıca pantolonu ve gömleği normal bir insanın giyeceği gibiydi. Konuşması ve davranışı rol yapıyor intibaı veriyordu. Çünkü şivesi düzgündü. Belirli cümlelerin dışında dilenci özelliğini yansıtmıyordu. Öyle anlamıştık.
Babamın gözlerine baktım. Başımdan savmaya çalışıyorum, der gibi başını salladı. Konuşmalarına aldırmıyorum, aklıma geldiği şekliyle cevaplıyorum, anlamında gözlerini açtı ve kapattı.
Dilenci, ne ile geçinirsiniz? Sorduğunda, babam toprakla olan bağımızı şu şekilde sıraladı. Toprağımızın ürünleri besin kaynağımızdır. Fazla bir şey eklemedi. Babam dilenciye baktı. Buralıya benzemiyorsun, dedi. Dilenci, önüne baktı ve babamın bir şeyler anladığını fark etti. Karadeniz’in batı tarafından olduğunu, söyledi.
Buraya nasıl oldu da geldin. Fındıklar olgunlaşmadı. Belki de fındığınız vardır, dedi. Dilenci her defasında bocalıyordu. Dilenci çevreye göz gezdirdi ve kalabileceği yer sordu. Babam dilenciye, kalacağımız yerimiz yok. Yukarı mahalleyi tarif ediyorsun oraya gidip sorman gerekir, dedi.
Dilenci, okuyor musun? Diye sordu. Okuduğumu söyleyince, Allah zihin açıklığı versin, dedi. Biraz sıkıntılıydı, bizden umduğunu bulamamışa benziyordu. Yukarı mahalleye çıkmak istediğini söyledi. O arada komşu geldi. Yukarı mahalleye çıkacaktı. Birlikte onları yukarı mahalleye gönderdik.
Babamla bahçeye inmekten vazgeçtik ve bahçenin kenarlarında oyalandık. Komşu döndü ve yanımıza geldi. Babama selam verdi. Duvara oturdu. Yoruldum ama dilenciyi de çözdüm, dedi. Bu arada düşündüklerimiz doğru çıkmıştı.
Adam dilenci kılığına girmiş birisiydi. Büyük şehre yıllar önce göç etmiş olan birini arıyormuş. Babam mutlaka alacak verecek yüzündendir, dedi. Komşu; aynen öyle. Fakat bizimki parayı veremeyince, dilenci kılıklı adam, burada malı var mı? diye araştırmaya gelmiş.
Burada toprağını satıp şehre gelenlerin zor duruma düştüğünü söylemesi onu ele veriyordu. Babam doğruyu söylese ona yardım ederdik, dedi.
Komşu yalnız bilgi verebilirdik başka bir şey bilmiyoruz. Göç edenin burada kimsesi kalmadı, arazisinin de alacağını zannetmiyorum. Babam fındık tarlasına konacağını sanmıştır. Bugün kim kaybetti ki o bulsun.
Güneş iyice ısıttı. Bahçeye inmedik. Sebzelerin otunu erken ama almaya çalıştık. Babam, komşuya güle güle, dedikten sonra dilenci kılıklı adama gelse de hiçbir şey söylemem, dedi.
Dilencinin de yakın bir kazadan olduğunu söylemiş fakat babam inanmadı. Çünkü lisanı ağız söylemi hiç benzemiyordu. Yukarı mahalleden çarşıya dönmüş.
Babam; elleri yüzü dışarıda kalmış bir adama benzemiyordu. Sonra dinç ve sağlam bir vücut yapısına sahipti, dedi.
Babam komşu evine geçtikten sonra, çarşıda olayı konuşuyorlardı. Şehirden de kaçmış ve kayıplara karışmış. Yazık çocukları ne yapıyor acaba geçen yıl gelmiş ve iyi olduğunu söylemişti. Bir yıl içerisinde neler oldu acaba.
Dilenci çarşıda normal giyimde soruşturmaya başlamış. Fakat kimseden normal bilgi alamamış onun üzerine çekip gitmiş, dediler.
Misafir, sahte bir davranış göstermeseydi belki de çok şey öğrenecekti.
Hasan TANRIVERDİ