Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ömer Sabri KURŞUN

Buruk ve Hüzünlü Bir Bayram

Ömer Sabri KURŞUN Yazar Ömer Sabri KURŞUN
26 Mayıs 2020
Ömer Sabri KURŞUN
0
404
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Gün/aydın dostlarım…

Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…

BURUK VE HÜZÜNLÜ BİR BAYRAM

Geçmiş bayramlarda genel olarak yazılarıma şöyle başlardım: “Aaah nerede o eski bayramlar” demeye başlamışsanız bilin ki yaşlandığınızın resmidir.” Derdim.
“(Nerede o eski bayramlar?)” Bir soru olmaktan çok arayıştır, beklentidir ve bütün devirlerde bazen yazı konusu, çoğunlukla da sohbet vesilesi olarak söylenmiş bir serzeniştir.

İslam âlemi, bir yandan “onbir ayın sultanı” rahmet, bereket ve mağfiret ayı ramazanın ardından bayrama kavuşmanın sevincini yaşarken, bir yandan da bayramı salgının gölgesinde geçirecek olmanın burukluğunu hissediyor yüreğinde.

Bu yıl Ramazanın salgının gölgesinde geçtiği gibi Ramazan Bayramı da salgının gölgesinde devam ediyor. Belki bu yıl olduğu kadar hiçbir dönemde bu arayış bu kadar gerçek ve derinden hissedilmiş bir arayış olamamıştır… Rüyada konuşamamak gibi varlıkta yokluk yaşanıyor…

Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını tedbirleri kapsamında,
Türkiye’nin 81 ilinde arife gününden başlayıp Ramazan Bayramı boyunca uygulanacak olan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bu yıl bayramı buruk şekilde karşıladık ülkece.
Kovid-19 salgını kapsamında alınan tedbirler ve uygulamaya konulan kısıtlamalar, ulaşımdan sanayiye, sağlıktan eğitime, üretimden tüketime, ekonomiden dış politikaya kadar birçok alanda hayatı yeniden şekillendirirken, şenlik havasında geçen bayramı da etkiledi. Etkiledi de bakalım Gelecek Kurban bayramımız ne olacak. Eğer salgını önleme ve bulaş tedbirlerimizi kendimiz almaşsak çok zor görünüyor.
Bu konuda Devlet kendi üstü üstüne düşeni yaptı ve yapmakta. Özellikle Sağlık Bakanımız, doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık çalışanları ve Sağlık Bakanımızın Başkanlığında 10 Ocak 2020 tarihinde oluşturulan ‘Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu’ üyeleri. Kurul üyeleri ebola, kırım kongo ve grip konusunda tecrübeli kişilerden oluşmaktadır. Çeşitli bilimsel akademik çalışmaları olan kişiler olmakla beraber aynı şekilde uluslararası alanda hastalık konusunda yapılan çalışmaları incelemektedir…

Evet, Türkiye salgının gölgesinde buruk bir bayram sabahına uyandı demiştik…
Evde yalnız başlarına kalan eşler bile birbirlerine ‘hayırlı bayramlar’ deyip bayramlaşamadılar belki de, diyememişlerdir, dilleri varmamıştır bu kelimeyi kurmaya birbirlerine yüreklerinin burukluğu nedeniyle…
Gündelik hayatı yeniden şekillendiren koronavirüs salgını, asırlardır süregelen bayram geleneklerini de sekteye uğrattı.
Sokağa çıkma kısıtlaması uygulaması nedeniyle 81 ilde ‘Nerede o eski bayramlar?’ dedirtecek bir Ramazan Bayramı sabahına uyanmanın olmanın burukluğunu yaşadı yaşıyor.
Görsel ve Yazılı basından izlediklerim kadarıyla salgının gölgesinde geçen ve geçmekte olan bu bayram, bayram namazı için hıncahınç dolan camiler tarihi sessizliğe büründü.
Pandemi, bayram namazı ve kutlamaları ile asırlardır uygulanan aile büyüklerini ziyaret etme ve el öpme, misafir karşılama ve ikramda bulunma, bayramlık kıyafet giyinme, çocuklara şeker ve harçlık verme gibi birçok geleneği bu Ramazan Bayramı’nda sekteye uğrattı.
Diyanet İşleri Başkanlığının Kovid-19 tedbirleri kapsamında camilerdeki toplu ibadet ve faaliyetlere ara vermesi nedeniyle Bayram Namazı kılınamadı, asırlık gelenekler uygulanamadı…
Bayram sabahları hıncahınç dolan tarihi camilerimiz başta olmak üzere ülkedeki tüm camiler tarihi bir sessizliğe büründü. Namazın ardından cemaatin birbirleriyle bayramlaştığı, lokum ve şekerlerin ikram edildiği cami avlularında -görmedim ama hissediyorum- mahzunluk hâkimdi kesinlikle.

Sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle arife günü ve bayram sabahı yapılamayan kabir ziyaretleri ise üstüne tuzu biberi oldu. Beni en çok bu hüzünlendiren, etkileyen, kalbimi buran bir durumdu bu.
Çünkü anama, babama, kardeşime ve diğer kaybettiklerime gidemedim.
Şükür ki vatandaşlar, sadece şehit yakınları ve refakatçileri bayramın birinci günü şehitlikleri ziyaret edebildiler. Bu biraz avuntum oldu. Bu vatan için canlarını, kanlarını veren şehitlerimiz yalnız kalmadılar…
Bu salgın, bayramların önemi bir kez daha hatırlatmadı mı bizlere dersiniz…

Bayramın burukluğunu en çok da çocuklar ve yaşlılar yaşıyor bu günlerde.
En güzel kıyafetlerini giymek için heyecanla bayramı bekleyen çocuklar, şeker ve harçlık toplayamadılar.
Aile büyüklerinin evlerinde toplanıldığı, hem göze hem mideye hitap eden, özenle hazırlanan büyük sofralarda 7’den 70’e tüm aile bireylerinin bir arada yemek yiyip sevincini paylaştığı Ramazan Bayramı, bu yıl buruk geçiyor bu nedenle.
Herkesin kendi evinde çekirdek ailesiyle geçireceği bu bayramda, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bayramların olmazsa olmazı ziyaretler ve el öpme âdeti de yapılamadı.
Çocuklarının ve torunlarının gelmesini dört gözle bekleyen ve kalabalık bayram sofralarının mimarı olan yaşlılar ise hayatlarında ilk kez böyle bir bayrama tanıklık ediyor.
Belki de salgın, son yıllarda tatil olarak değerlendirilen ve ziyaretlerin azaldığı bayramların önemini bir kez daha hatırlatacak bazılarına.

Ama durumumuzun geneline bakarsak şöyle diyebiliriz…
Bayramları tatil fırsatı olarak görenlerin seçimi de anne babanın, büyükanne, büyükbabanın, aile büyüğünün evinde toplanmanın, bayram sofrası kurmanın, çocukların bayramlık elbise ve harçlıklarının, oyunların, eğlencenin, sohbetin tercihinde olanların özgürlüğü de yok bu bayramda.
Tatil düşüncesi düşlerde kaldı, gelenek de geleceği bekleyecek. Sosyalleşme, sosyal medyaya kaldı. İnternet ve telefon aracılığıyla görüntülü bayram kutlamaları ve sevdiklerimizle, akrabalarımızla, arkadaş ve dostlarımızla hasreti gidermeler başladı… El öpmeye yetmese de görüntülü görüşmeler ve kısa video paylaşımları arttı parmaklarımızda…
Sosyal Sanat gruplarımızın günlerini bile sanalda yapmaya başladık…
Emojiler ve kopyalanan kalıplar daha çok bu bayramda aktarılıyor birbirimize…

Velhasıl kelam dostlarım: Bayram boyunca uygulanması planlanan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bu yıl, bir arada bulunmanın tadına varamayacak olmanın hüznü ve mahzunluğuyla Ramazan Bayramı geçiriyoruz…

Şair Abdurrahim Karakoç’un “Bayramlar Bayram Ola” şiirinde yer verdiği gibi, “Ana, bu bayram mı? Aman çok ayıp/Çocukken gördüğüm bayramlar hani?/Mübarek elleri öpüp, koklayıp/Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?/Hani ya o özlem, hani ya o tat?/Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat/Haftalar öncesi her gün, her saat/Babamdan sorduğum bayramlar hani?” dedirtecek buruk bir bayram sabahına uyanıldı

Kaynaşmak ve paylaşmak zamanıydı oysa bayramlar…
Müslümanların dini bayramları olan Ramazan ve Kurban bayramlarının insanları birleştiriciliği vardır. Benlik kisvesinden çıkıp Bizlik kisvesini giyme zamanıdır dini bayramlarımız…
Bayramlarda, din ve sosyal normların aynı düzleme gelir. “Bayram sosyalleşmektir, sosyalliğin kimyası içinde insanın kendini bulmasıdır. Kolektif hafızanın canlandırılması, insanların iletişimi ve irtibatı, birbirinden haberdar olması, büyüğün, küçüğün sayılıp sevilmesinin vesilesidir. Kaynaşmak ve paylaşmak zamanıdır bayramlar. Sofrada bir araya gelmek, sevinci çoğaltmaktır. Hazırlık aşamalarında heyecan, kutlamalarda duygu birliği yaşamaktır.”
Ramazan Bayramı, ayın hilalden hilale devrini tamamladığı süreçte günden güne yaklaştığını daha yakından hissettiren, arife gününde kabir ziyaretleriyle hazırlıkların tamamlandığı ve bayram namazının, erken başlayan günün ve bayramlık kıyafetlerin gözlendiği bir bayramdır…

Türklerde İslamiyet öncesinden bugüne bayram gelenekleri ise şöyle geçmektedir tarihi yazıtların incelendiğinde…
Türklerin İslamiyet öncesinde de bayramları olduğu görülmekte, Hunlar ‘da devlet büyüklerinin her yılın başında hükümdarın karargâhında, beşinci ayda da Ötüken’e yakın bir yerde toplanıp Tanrı adına kurban kestikleri ve büyük törenler tertip ettikleri, Göktürkler ‘de de halkın beşinci ayın ilk yarısında Gök Tanrı’ya ve yerin ruhlarına kurban kestikleri anlatılmakta, Dede Korkut metinlerinde görülen Bayındır Han’ın düzenlediği toy merasimlerinin de bayram olarak görüldüğü yazılmaktadır…
İslamiyet açısından bakılınca Hz. Peygamber’in Medinelilerin eski bayramlarını kaldırıp, Ramazan ve Kurban bayramlarını teşvik etmesinden beri merasimlerle oyunlarla ve sohbetlerle bayramların kutlandığını aktarılmaktadır bazı din büyüklerimiz tarafından…

Bir okuduğum metinde şöyle anlatılmakta:
“Selçuklu saraylarında da ihtişamı vardı bayramların Osmanlı saraylarında da. Hırka-i Saadet Dairesi’nden başlayıp mehterlerin arz-ı endam ettiği, hediyelerin sunulduğu meydanlara ve halka kadar renkli, bayram kelimesinin anlamına yakışır şekilde neşeliydi. Kutlu olduğu için kutlanırdı bayramlar, tebrike değer olduğu için tebrik edilirdi. 15. ve 16. yüzyıldan itibaren örneklerini gördüğümüz Iydiyyeler (Bayramiyyeler) şairlerin harçlıklarını çıkarma vesilesiydi. Devlet kademelerinin teşrifatlarında hediyeler, bahşişler, el öpmeler ve türlü bayram adetleri bu şiirlerin de konusu olabilmiş hayatın konusu olduğu gibi. Mehter musikisi ile beraber mesire yerlerinde, semai kahvehanelerinde düzenlenen fasıllar renkli sahneler oluştururken, dini musiki alanında bayrama mahsus bayram salası, temcid ve ilahiler okunurdu. Bekçi babaların ‘ramazan-name’ tabir edilen eserlerde örneklerini gördüğümüz, ramazan boyunca davulcu eşliğinde insanları sahura kaldırmak üzere sokak sokak gezdiklerinde okudukları şiirler ramazanla, bunların bir kısmı da bayramla ilgili olmuştur.”

“Bayram şekerle tatlanmıyor sensiz Anne! Ve sensiz Bayram olmuyor Baba!” diyesim geliyor geliyor da zamanı geriye çeviremiyorum…
Sosyal medyada gazetede gördüğüm çocuğu kardeşime benzetiyorum, başka birini büyüğüme…
Ve her sevdiğime bir cümle söylüyorum içimden. Gözlerim dostlarımı, arkadaşlarımı, hısım akrabayı arıyor, balkondan sokağıma bakarken boş gözlerle.
Sanki bana ait olmayan denizaşırı bir ülkede, vatanımdan ayrı, gurbette olduğum hissini kapılıyorum bir an, evimin üzerinden Buca/Kaynaklar ’da balık haline gidip bayram hediyelerini almak için uçan martıların sesini duyunca…
Arkadaşlarımı, dostlarımı, akrabalarımı hatta camide bayram namazlarından sonra ellerini öptüğüm ihtiyarları bile düşünüp, ararken gözlerim, bayramda çocuklarımın, torunlarımın evim de cıvıl cıvıl sesleri yokken, ‘mutluluk’ olmadı bana.
Huzur içindeki hüzün, hüzün içindeki huzur… Mutluluk ile hüzün arasında gidip gelen bir psikoloji.
Ortası olmayan uçlardan ya biri veya diğeri…

“Evde kal” günlerinin insanlara kendini bulma fırsatı sunduğunu, bu düşünme ve sınırların, duyulan özlem ve arayışların, geleneklerin canlanmasını sağlayabileceğini düşünüyorum.
Gelecek bayramlarda bu biriktirilen “keşke” tohumlarının boy verdiği neşeli günlere dönebileceğini düşünüyorum. Umarım düşlerim beni yanıltamaz ve görürüm gelecek bayrama kadar yaşarsam.
Fakat çok zor görünüyor bu çünkü biz kolay alışan ve kolay unutan bir milletiz. Ama dilerim şu önemli meseleyi unutmayız. Neydi deseniz? SEVMEK diye cevaplarım her zaman sizi… Sevmek çok önemli bir duygudur. İnsan varlığının olmazsa olmazıdır, her iyiliğin başlangıcıdır, savaşların sonlanmasıdır…

Evet dostlarım bu günlük buraya kadar. Fakat şunu hiç unutmayalım: ‘SEVMEK’ kelimesini, yaşam sevgiyle başladı. Rabbim insanı sevdi yarattı, içine bir damla sevgi kattı Dünyaya yolladı. Sev kardeşim; Yaradandan dolayı yaratılmış her şeyi sev…

Sevin, sevilin, sevmek dünyadaki en büyük güzelliktir.
Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönlünüzden geçen her güzel şeyin hayalden çıkıp, gerçeğe dönüşmesi dileğiyle hepinize hayırlı, sağlıklı ve mutlu bir gün olsun ve ağız tadıyla sürsün bayramınız…
Sevgi ve muhabbetle, hoş kalınız, hoşça kalınız, dostça kalınız, sevgi ve aşkla kalınız…

#öskurşun#

Paylaş
Etiketler: bereket ve mağfiret ayıEBOLAKırım-KongorahmetRamazan bayramı
Önceki Yazı

İmajlar Dünyasında Değerlerin Yitimi

Sonraki Yazı

Çakma Ruhbanlar

Ömer Sabri KURŞUN

Ömer Sabri KURŞUN

İlişkili Yazılar

Hayat
Edebiyat

Hayat

21 Şubat 2025
5k
Sadaka Taşı
Eğitim & Kültür

Sadaka Taşı

20 Şubat 2025
5k
Bir Anne
Edebiyat

Bir Anne

19 Şubat 2025
5k
Hayat ve Paylaşmak
Edebiyat

Hayat ve Paylaşmak

18 Şubat 2025
5k
Sonraki Yazı

Çakma Ruhbanlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap