“Böyle kaç yıl geçecek,” diyerek kaldırıma çöktü. Yüzü sarardı ve gözleri bir noktaya takıldı. Elini kolunu kaldıramadı ve soluk almada güçlük çekti.
Yıllara sormak mı gerekir, diye düşündü.
Yıllar acımadan geçiyor ve çile üzerine çile çektirirken, zamanı suçlamak, neye yarar ki. Gözler aynı noktaya baksa, yaşlar aksa da nakaratın temposu değişmiyordu.
Böyle kaç yıl geçecek, ses ve söz ahenkli de olsa.
“Aklını kullan, kalbinin sesini dinle,” diyordu.
Doğanın kuralı, aklını kullanmayanı hesaba katmayacaktır.
Yılların geçmesini sorgulayamazsın, nasıl geçti habersiz, anlamında sorgulamayı bilemezsin. Yıllar geçer, kalbin sızlar ve gönlün daralır. Yine de iyi niyetli ve olumlu duygularını sürdürürsün.
Yıllar çekip gitse de elinden bir şey gelmeyecektir. Zamana dur diyemezsin. Çekip gittiğini fark ettiğinde, göz yaşı dökmek, hiçbir şekilde yarar sağlamayacaktır.
Hayatın çilesini çeker, düşünemez ve çıkış yolu bulamazsın.
Yaşantında, peş peşe gelen hatalarının farkında olmazsın. Çünkü zamanın geçtiğini yarı uyanık halinle, hissetmezsin.
Pil değiştirmek için saat tamircisine uğradım. Aramızda şöyle bir diyalog geçti.
Pil zamanından önce bitti. Acaba taktığın, orijinal değil miydi?
Saatin kapağını açtı, pili değiştirdiği tarihe baktı ve tam beş yıl önce değiştirmişim, dedi.
Mahcup oldum. Yıllar geçiyor ve geçtiğini haber vermiyor. Hatta öyle bir, zaman geliyor ki oynadığı oyun; acı, neşe ve sevincin bir arada olduğu, zaman aralığı. Bu aralıkta yaşantının anlamına uyanı beğen, uygula ve hiçbir pazarlığa girme. Zaman geçerken de sormuyor ve doğrudan uyguluyor.
Zaman gerekeni yaparken, hayat hikâyeni, noktasına kadar eksizsiz yazıyor. Hikâyende bir tereddüt olursa, yazdığını önüne koyuyor. Gün ışığında gibi her şeyin farkına varıyorsun.
Böyle kaç yıl geçecek, demek zorunda kalıyorsun. Hayatın anlamında istemesen de uğradığın tatsız olaylar, yaşantını sana dar ederken, yıllara sorumluluk yükleyemiyorsun.
Acıların iç dünyanı, yakmasını istemezsin. Yıllar acıları, götürsün ararsın.
Yıllara, tatlı anılarımı bırak, dersin.
Hasan TANRIVERDİ