Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazartesi, Aralık 15, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Edebiyat

Bir İleri, İki Geri

Hüseyin ERKAN Yazar Hüseyin ERKAN
26 Haziran 2023
Edebiyat, Hüseyin ERKAN, Kültür
0
415
Paylaşma
5.2k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

canımı alırsan al da

aklımı alma tanrım!

istesen de vermem zaten

söylemedin deme sonra.   

H. E.

Ziya Gökalp, iyi bir araştırmacı olduğu kadar, iyi bir gözlemci ve yorumcudur da. Sözgelişi, Birinci Dünya Savaşından sonra İstanbul işgal edilince, özellikle İngilizler’i dikkatle izler. Gözlemleri sonunda kişisel ahlaklarının düşük ama yurtsal ve ulusal ahlaklarının yüksek olduğunu görür. Ve şu yargıya ulaşır: “Yurtsal ahlakın yüksek olması, ulusal dayanışmanın temelidir.”

Ona göre, yurt ya da vatan dediğimiz yeryüzü parçası yalnızca toprak değil, ulusal kültürdür. Yani dil, din, ahlak ve estetik güzelliklerin birbirleriyle yoğrulmuş uyumlu bir bütünü… “Kültür” ya da Türkçe karşılığı ile “ekinç” dediğimiz şey budur işte! Ve şöyle der aynen: “Öyleyse ulusal ekincimizin tüm güzelliklerini ne zaman ortaya çıkarırsak yurdumuzu ve ulusumuzu en çok o zaman seveceğiz.”

Evet ya! Gerçekten de yurt ve ulus sevgisi kuru bir sevgi değildir. Yurdumuzun ırmaklarını, göllerini, denizlerini, ovalarını, dağlarını, ormanlarını sevmiyor, bunları sürekli kirletip yıpratarak yok edip duruyorsak, “Ben yurdumu çok seviyorum! Ben vatanımı çok seviyorum!” diye nutuk atıp durmanın ne anlamı var?

Öte yandan ulusumuzun büyük çoğunluğunu oluşturan halkımızı sevmiyorsan; onun dilini, müziğini, şiirini, el sanatlarını, gelenek ve göreneklerini küçümseyip hor görüyorsan, demek ki ulusunu da sevmiyorsun sen. “Ben milliyetçiyim! Ben milletimi çok severim!” diye bağırıp çağırman kaç para eder?

Yurt ve ulus sevgisi savaşlarda ölüp şehit olmak da değildir sadece, yaralanıp gazi olmak da… Gerçekten yurdunu ve ulusunu seven inşan, gerektiğinde her şeyi gibi canını da verir elbette. Ancak bundan daha da önemlisi şudur: Barışta kişisel ve toplumsal zevklerimizi, rahatımızı, tutkularımızı feda edebiliyor muyuz?

Gerçekten içtenlikle yurdunu ve ulusunu seven insan, yaşadığı yerin sokağını, caddesini, parkını kirletir mi? İçtiği sigaranın izmaritini, boşalan paketini, içtiği su, ayran ve kola şişesi ya da kutusunu yere atar mı? Çöpünü götürüp dereye, ırmağa, göle, denize döker mi?

Daha önce de belirttiğim gibi Ziya Gökalp 100 yıl önce kaleme aldığı Türkçülüğün Esasları adlı o çok değerli eserine ulusu oluşturan koşullar arasına “ırk birliği”ni almamıştır. Irk birliği saçma bir düşüncedir çünkü. Aksine dil, ülkü, ahlak ve eğitim birliğidir önemli olan.

-2-

Düşünürümüze göre, “Hiçbir uygarlık hiçbir dine dayandırılamaz. Bir Hıristiyan uygarlığı olmadığı gibi, İslam uygarlığı da yoktur. Dolayısıyla Batılılaşmak asla Hıristiyanlaşmak değildir.” deyip kesin yargısını koyar ortaya.

Öyleyse kendini Türkçü ya da milliyetçi sayan aydınlarımızın görevi, halka giderek halkın kültürünü arayıp bulmak, sonra Batı uygarlığını bu kültüre aşılamak olmalıdır.

Ne yazık ki Gökalp’in bu düşüncesi ve önerisi uzun yıllar tam anlaşılamamış, hayata geçirilememiştir. Gerçi Atatürk kurduğu partiye ”Halk Partisi” demiş, partinin sembolü olan 6 oktan birini “halkçılık” olarak belirtmiş, kentlerde ve kasabalarda “halkevleri” açılmasına öncülük etmişse de amaç tam gerçekleşmemiştir.

Bence bu konuda en önemli adım, 1940’ta “Köy Enstitüleri”nin kurulmasıyla atılmıştır.  Aydın geçinen pek çok kişi, “Köy Enstitüleri niçin büyük kentlerde değil de kentlerden uzak, köylerin yakınında ve köy ortamında açılmıştır?” diye eleştirir. Dahası bu uygulamanın kötü bir amacı olduğunu da iddia edenler olmuş. O yıllarda nüfusumuzun      % 80’ninin köylerde yaşadığını bilmezlermiş gibi sanki.

Bu kurumların öncüsü Hasan-Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç özellikle öyle kurmuşlar; o eğitim kurumlarını. Onlar da Gökalp gibi düşünüyorlardı çünkü.  Yani köy çocuğunu alıp kent ortamında, dört duvar arasında bir şeyler ezberleterek eğittiğini sanırsan, onu da köye ve köylüye yabancılaştırırsın. O da öncekiler gibi köylüyü, halkı küçümsemeye, hor görmeye başlar. Çalıştığı yeri ve o ortamda yaşayanları sevmeyen, hor gören bir öğretmen ne verebilir o insanlara?

O yıllara dek yapılanlardan ne elde edilmiş ki? İki kere iki dört eder gibi, aynı yoldan gidilirse aynı yere varılırdı. Bunu çok iyi bilen Yücel ve Tonguç aynı tuzağa düşmediler bir kez daha. Onları ötekilerden ayıran, farklı ve üstün kılan yanları düşünüp tartışarak buldukları bu yeni yol, bu yeni yöntem oldu işte.

1946’da çok partili döneme geçinceye dek Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de var gücüyle destekler onları. Ancak Atatürk’ün son başbakanı Celal Bayar’ın başkanlığında kurulan Demokrat Parti, kız-erkek karma eğitim yapan Köy Enstitülerini yalan ve dolanlarla “Ateşle barut yan yana durur mu?” temeline dayalı iftiralarla öyle bir propaganda yaparlar ki, 1921’de Eskişehir’in İnönü beldesinde düşmana karşı inatla direnen Albay İsmet Bey, orada gösterdiği yiğitliği Cumhurbaşkanı İsmet Paşa olarak 1946’da karşıtlarına karşı gösteremez ne yazık ki!..

Gökalp’in “Halktan uzaklaşarak halka bir şey götürmek mümkün de değildir; mantıklı da…” görüşünü benimseyip Köy Enstitülerini kurarak hayata geçiren Hasan-Âli Yücel’in yerine karşıt görüşlü Reşat Şemsettin Sirer’i bakan olarak atar İnönü. Yeni bakanın

-3-

ilk işi İsmail Hakkı Tonguç’u görevden almak olur. İkinci yaptığı iş de Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek amacıyla açılan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü kapatmak…

Siz Milli Eğitim Bakanlarının görevinin okul açmak olduğunu sanırsınız; değil mi? Gördüğünüz gibi Reşat Bey aksini yapar. Kendi onayı, kendi elleriyle açtığı bu yüksekokulun kendi atadığı bir bakan tarafından kapanmasına İsmet İnönü gibi bir devlet adamının nasıl onay verdiğine hâlâ şaşarım ben.

***

Ziya Gökalp bu ünlü eserinde, “Ruslar, bizim Deli Petro dediğimiz akıllı çarları sayesinde Doğu Uygarlığından Batı Uygarlığına geçtiler. Bunun sonucu süratle ilerlemeye,  gelişmeye başladılar. Sadece bu örnek bile Doğu Uygarlığının gelişmeye engel, Batı Uygarlığının gelişmeyi kolaylaştırıcı olduğunun tarihsel bir gerçeği bir kanıtı değil midir?” diye sorar. Evet, doğru… Daha sonra Japonlar da aynısını yaptılar.

Ruslar, Deli Petro’dan sonra o yolu bir daha hiç bırakmamışlar. Biz, Atatürk’ten sonra bir daha dönüp bakmadık o yola. Bir adım ileri atmışız ara sıra ama iki adım geri çekilmişiz hemen. Bir ileri, iki geri ile bugüne dek hangi ülke, hangi ulus, hangi devlet hedefine ulaşmış?

Hüseyin Erkan                                                                     

huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

Paylaş
Etiketler: atatürkhalkçılıkKöy Enstitüleri
Önceki Yazı

O Et Size Göre Değil (II)

Sonraki Yazı

Kibyra’daki Kadın Medusa. Kadının, Gücün ve Bir Lanetin Hikayesi

Hüseyin ERKAN

Hüseyin ERKAN

İlişkili Yazılar

Aksekili Hayriye Ana
Hüseyin ERKAN

Aksekili Hayriye Ana

15 Aralık 2025
5k
Birlik Olalım
Edebiyat

Birlik Olalım

15 Aralık 2025
5k
Aralıkta
Edebiyat

Güllü

14 Aralık 2025
5k
İmtihandasın…
Din ve Ahlak

İmtihandasın…

12 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Kibyra’daki Kadın Medusa. Kadının, Gücün ve Bir Lanetin Hikayesi

Kibyra'daki Kadın Medusa. Kadının, Gücün ve Bir Lanetin Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Aksekili Hayriye Ana

Aksekili Hayriye Ana

15 Aralık 2025
Milli Eğitimde Reform Hemen Şimdi

Eğitimi Ayağından Vurmak

15 Aralık 2025
Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

15 Aralık 2025
Mezarlıktaki Dilenci

Mezarlıktaki Dilenci

15 Aralık 2025
Birlik Olalım

Birlik Olalım

15 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lV)

15 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap