Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mustafa Nevruz SINACI

Bir “Politik-ACI” Profili

Mustafa Nevruz SINACI Yazar Mustafa Nevruz SINACI
02 Mart 2010
Mustafa Nevruz SINACI
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bu yazı bana Selçuk Maruflu (*) tarafından e.mail olarak gönderildi. Teşekkür ederim. 

Mail’den anlaşıldığına göre, ona da Baykal Hazarlı isimli bir arkadaşından intikal…

Orijinal ileti’nin sunumunda şöyle bir not var: “İste budur.. Kendini gazeteci sanan koca, koca yayın organlarının baş köşelerini ve televizyonları kendilerine mesken tutan sözde Atatürkçü-milliyetçi geçinen soytarı gazeteci tayfaları.. Bu Hanımefendi yazarın (Fatma Sibel Yüksek) yanında hepiniz fos çıktınız!…”

Evet, okunduğu zaman, “kendisine ulaşan herkese”, elli yıldır sızlayan kamu vicdanı, kanayan adalet-hukuk yarası ve ayaklar altına paspas edilen insan hakları!.. Türk, kutsal insan ve vatandaş olmanın yerle bir edilen onur’u!… Bu onur’u, alçakça rencide eden sulta ve cunta unsurları “politik-ACI” ların teşhis ve ilânı yönünden; Makalede çizilen profilin-(karakterin) mutlaka araştırılması, yazının yayılması, olabildiğince yayınlanması ve geniş halk kitlelerince bilinmesi, algılanması ve tartışılmasının sağlanması gerekir.

Evet, anlam, önem ve kapsam itibarıyla kendisine ulaşana sorumluluk yükleyen yazı-makale çok ilginç, çok enteresan ve ileti sunumunda belirtilen takdim notunu gerçekten haklı ve doğru olduğunu ispatlar nitelikte. Profil’i çizene, yazana ve yazıyı bize ulaştırana teşekkür ederim. Siz de lütfen (aynen aktardığım yazıyı) dikkatle ve düşüne, düşüne okuyun!..

“SENİ BU YAMYAM KİBRİN BİTİRECEK;

Billboardlardaki resimlerine baktım; güya kudretli görünesin diye en çılgın bakışlı fotoğraflarını seçmişler. Kontrolsüz bir adrenalin ile geldiği yeri hazmedemeyişi harmanlayan deli bakışları…Ne yapsan olmuyor… Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, açlığın her şeyin önüne geçiyor. Sadece çalmaya, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup, durup sana; “saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik…” diye fısıldıyor.

Bu fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun.

Bana saygı duyun, önümde eğilin. Eteklerimi öpün diye tepiniyorsun ama olmuyor.

Olmuyor işte… En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine (yetersizliğine), insanlıktan çıkmış öfkene, Allah’a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar.

En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin gölgesi ardında kirli oyunlarını yürütenler.

Boşsun, bomboşsun.

Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın. Kabadayılığın da hikâye, dobralığında yalan, delikanlılığın da naylon. Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş. Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye
çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini!..

Sahi kimsin sen?..

Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin? Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun? İlkokul öğretmenin kim? Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor? Seda Sayan’ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli? Olmayan biri misin yoksa sen; laboratuarda mı imal edildin? Hangi merkezlerde programlandı hastalıklı beynin? Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin?

Hurafe, iftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, bir ağaç kovuğundan başka hiçbir şey olmayan fani bedeninle tarihin onurlu sayfalarında yer almaya soyunma cesaretini nereden buldun.

Duyduk ki şimdi de padişahçılık oynuyormuşsun.

Şah oldun, sıra şahbaz olmaya geldi. Her mevki ve makamı tattın, geriye padişahlık kaldı öyle mi? Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Fatih, bir Yavuz, bir Kanuni olmaz ama Deli İbrahim-Vahdettin karışımı bir kukla, pekâlâ olabilir. Seni bütün bu defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar böyle acınası bir bez bebek. Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun. Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun. Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun.

İyi de sen ne istiyorsun?

Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit tablalarından bile haraç alıyor, gudubet karın ipek kumaşlara, paha biçilmez mücevherlere büründü. Şakşakçıların ceylan derisi koltuklarda basen büyütüyor. Bu kadarı da olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ettin, zindanlara attın, ailelerini açlığa mahkûm ettin. Gencecik üniversite mezunları işsizlikten intihar ediyor. Doktorlar, öğretmenler, polisler, subaylar açlık sınırında yaşıyor; emekliler pazarlardan sebze artığı topluyor. Şehit katilleri Meclis’te suratımıza çemkiriyor. Sen hâlâ üstündeki pahalı elbiselerin, özel yapım som altın kol saatin, ipek kravatınla karşımıza geçip kusuyorsun da kusuyorsun. Kime bu kinin? Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü? Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine; “Acaba biraz ileri mi gidiyorum?” diye sordun mu?

İtikadın da yalan biliyoruz.

Ama bir gün olsun Ya hesap günü varsa diye endişelendiğin oldu mu?

Evet var. Hesap günü var. Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmez azmışlığın, O hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor. Artık Allahın gözüne batıyorsun birader!

Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun. Elde ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da başkalarını düşünmeyi başaramadın. Böyle bir kapasiten yok çünkü. Çünkü, Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya gelmişlerdensin. Üste bir de kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor… Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek!.”

(Alıntı: Fatma Sibel Yüksek, Kent Gazetesi, Bursa)

KISSADAN HİSSE

Ortada iki önemli mesele var. Birincisi: Elli yıldır aralıksız süren askeri cunta ve sivil sulta, kuvvetler birliği, emanet, vesayet ve AB-D velâyet dönemi! İkincisi: Hak-adalet, hukuk yokluğu ve boşluğundan kaynaklanan sömürü, derin vurgun, dipten tepeye etkin soygun; buna dayalı pahalılık, fakirlik, işsizlik, yoksulluk… Dış kaynaklı hain Psikolojik savaş unsurlarınca manipüle edilen kara cehalet; AB Fonlarıyla pompalanan onursuzluk, sorumsuzluk; Kültürel-bilimsel, etnik-dinsel kalite kaybı, kişilik erozyonu ve yaşam boyutuna yerleşen önü alınamaz bir yozlaşma, çürüme… İşte 27 Mayısta yürürlüğe konulan senaryo. Uygulandıkça, yukarıda Fatma Sibel Yüksek’in başarıyla tanımladığı “tiplemeler” politikada ivme kazandı.  

İlim-bilim, insanlık, din, ahlâk ve vicdan fukarası hikmetsiz soytarılar makam-mevkii, söz ve hüküm sahibi oldular. Oldular da ne oldu? Şu hale bakın: Yargı, eğitim, asker, adalet ve hukuk kavgalı. Memur huzursuz, güvensiz, kaygılı, fakir, mutsuz; İşçi-emekli aç ve açık, yokluktan kırılıyor, tam anlamıyla sefil, perişan; Üstüne üstlük günden güne büyüyen devasa işsizler ordusu var… Tabana vurmuş ekonomi, doruğa dayanmış sorunlar, öfkeli halk, gergin kurumlar ve haddini aşmış gerilime rağmen bir “AÇILIM” furyası! Sanki (hâşâ) devlet halkı ile kavgalı!.. Aslında değil elbet, ama resim böyle verilmeye çalışılıyor… Plan gereği ifa-icra TARAF’larının tekke ve zaviyeler, kökü/başı dışarıda cemaatler, tarikat, mason mahfilleri ve misyonerle sarsılmaz, ebet-müddet kopmaz bir dostluk ve diyalog bağı içindeler..   

OYSA!.. Milletine yön veren, onları ilim-irfan, adalet, ümran ve medeniyet peşinden sürüklemesini bilen Türk devlet adamlarının vasıfları ne idi?.. Tarih boyunca, Mustafa Kemal Atatürk dâhil Türk devlet adamlarının ‘milli beka’, ‘milletlerin kaderi’, ‘insan hakları, adalet, demokrasi’,  kısaca medeniyet, medeni siyaset, evrensel adalet ve hukuk üzerinde oynadıkları roller, ifa ve icra ettikleri efsanevi vazifeler bütün insanlığın gururu ve Türk milletinin medar-ı iftiharıdır. Öyle ise bunlar nedir? Allah aşkına!… 

 (*) Selçuk Maruflu: 1939 İzmir, AÜSBF, İngiltere London School of Economics, University of York İhtisas-İngilizce, Fransızca – Sosyal Politika Ekonomisi, Milletlerarası İktisat, Kalkınma Ekonomisi-DPT Uzmanı ve Grup Başkanı, THY Danışma Kurulu Başkanı, Özel Sektörde Genel Müdür ve İdare Meclisi Azası – XIX uncu Dönem İstanbul Milletvekili. Evli , 2 çocuk babası. e.MAİL: (smaruflu@gmail.com)

(**) Baykal HAZARLI baykalhazarli@gmail.com

Paylaş
Etiketler: polemikpolitika
Önceki Yazı

Bulgarlar da Zaman Aşımından Kurtardı!

Sonraki Yazı

Rize- Çayeli

Mustafa Nevruz SINACI

Mustafa Nevruz SINACI

İlişkili Yazılar

Mustafa Nevruz SINACI

GACETA OFICIAL Venezuella Aldatan Put

01 Mart 2019
5k
Mustafa Nevruz SINACI

Demokratlar Kulübü Derneği

30 Ocak 2019
5k
Mustafa Nevruz SINACI

Cumhuriyetçi Demokratlar Hareketi

26 Ocak 2019
5k
Mustafa Nevruz SINACI

Milli Dava “Vatan Kıbrıs” (ve KKTC) Yaşayacak Ve Mutlaka Yaşatılacaktır

25 Ocak 2017
5k
Sonraki Yazı

Rize- Çayeli

Yorumlar 1

  1. ugurozaltin says:
    16 yıl önce

    Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin? Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun? İlkokul öğretmenin kim? Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor? Seda Sayan’ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli?

    BU SÖZLER ÇOK HOŞUMA GİTTİ

    Kim olursa olsun internette araştırma yaptığımda geçmişi olmayan veya ne olduğu nerden gelip nereye gittiği belli olmayan kişilerden hep şüphelenmişimdir.

    20 yıl önce işçi olan bir kişinin şimdi banka hesabında kendi açıklaması ile bankada 2.5 trilyon lirasının olmasında şüphe ederim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap