Alkışlar arasında sahaya girdi. Formasının üstünü çıkarttı. Beş dakika kültür fizik hareketleri yaptı. Potaya doğru koştu ve topu potaya attı ve potaya tutundu sallandı. Seyircilerden alkış aldı.
ATATÜRK, “Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” Der.
Bu sözü doğrulayan, spor akademisi mezunu öğrenci, dalında profesyonel çalışıyordu.
Maç başladığında salon yıkılıyordu. Öğrenciler üniversitelerinin sloganıyla tempo tutuyorlardı. Öğrenci topu ele geçirdiğinde sayı oluyordu. Seyirciler efsunlanmışçasına gözlerini ondan ayıramıyorlardı.
Sayı üzerine sayı atıyordu. Her an her yerdeydi. Sahada basmadığı yer kalmıyordu. Rakip oyuncular adeta felç olmuşlardı. Koşmak para etmiyor, üç kişi tutuyor yine olmuyordu. Yapacağını yapıyordu.
Sanki bir kabiliyet gösterisiydi. Bu gösterinin izleri seyircinin beyninde yer edinmişti. Seyirciyi hop oturup hop kaldırıyordu. Basket için, yaratılmıştı. Oyun süresince güç gösterisi inanılmazdı. Enerji ve moral gücümün kaynağıdır diyordu. Forma giymekle top istediğin yöne dönmez diyordu.
İlkokuldan beri başlamıştı, basketbola. Günde sekiz saat antrenman yapıyordu. Bu yoğun çalışma düzenli beslenme ve uyku ile sağlanabilirdi. Böyle çalışan birisi tabi ki, topu potaya atacaktı.
Takım oyununa kurulmuş olan kişiler süre boyunca disiplinden de kopmadığında kesin başarıya ulaşacaktır. Başarı hayatı disipline etmekle başlar. Başarıda zekâ ve çevresel etkenler bir noktaya odaklanmalıdır. Vücudun gelişimi de aynıdır. Başaracağım inancı ve morali oyunu alır götürür. Buna bağlı olarak, başaracağım dediğinde top senden ayrılmaz.
Sevinç ve neşeyle yaklaştığın gül bitkisi daha güzel açar. Bu çok önemli fizyolojik olaydır.
Basketbol binasının çevresinde çiçekler daha güzel açıyor, seyircinin yüzü gülüyordu. Hayaller ülkesindeki bir sporcuya örnekti. Sanki elinde mıknatıs vardı. Topu her pozisyonda çekiyordu.
Basketbol sahasında oluşan atmosfer duyuları en üst düzeyde zorluyordu. İki pota arasında dokuma makinesi gibi gidip geliyordu. Bu güçte yorgunluk hissedilmiyordu. Demek ki beyin enerjiyi en verimli şekilde kullanıyordu. Bu olayda beynin çok önemli bir özelliğiydi.
Prensipleriyle kalbi arasındaki bağlılık, onu başarının zirvesine taşıyordu.
Çocuklarla vücudun korunması ve kemiklerin güçlenmesini konuşurken, gözleri çevreyi sisli gördü ve geçti sandalyeye oturdu. Ayağını ovdu. Kalktı biraz yürüdü. Koşamadı, doktor koşmayı sonra yapacaksın demişti. Bacağındaki kırık önemliydi.
Ormanda ağaçlar arasında koşmak, sakıncalıydı. Nasıl böyle bir yerde koşmasına izin verirler. Doktor çok kızmış, fakat susmuştu. Çünkü yaprakların kapattığı çukurlar, ayağın, bacağın ve omuzun kırılması için tuzaktır. Çukur fark edilmez basarsın ve başının üzerine uçarsın.
Basket dehası da böyle bir sakatlık geçirmiş, doktor kontrolünde sahalara dönmesi bekleniyordu.