Aklımız, havsalamız almıyor. Ülkemiz yangın yerine dönmüş. Terör gemi azıya almış; her gün şehitler ve yaralılar verilmekte. İl ve ilçeler harabeye dönmüş, aileler perişan, açlık, sefalet, korku, ümitsizlik her tarafı kaplamış. Yüz bine yakın
kardeşimiz evini, barkını terk edip, göç etmek zorunda kalmış. On binden fazla (aslında tüm ülkedeki) esnaf, perişan. Ekonomimiz çökmüş, işsizlik zirve yapmış, fukaralık ve sefalet yayılmış. Vatanını seven herkes kan ağlıyor…
Ama bütün bunlar iktidarın umurunda değil. Varsa yoksa başkanlık sevdası. Tam anlamıyla bir saplantıya, paranoyaya dönüşmüş. Gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Feryatları duymuyorlar, fevkalade vahim olan tabloyu umursamıyorlar…
Peki başkanlık sistemi gelecek de, ne yararı olacaktır? Zaten şu anda Cumhurbaşkanı tam yetkili değil midir? Tüm yetkileri kendisinde toplamamış mıdır? TBMM’nin, hükümetin, yargının, velhasıl tüm kurumların, bir insiyatifi, yetkisi kalmış mıdır? Her şey saraya bağlanmamış mıdır?
• Ülkeye huzur, sükun mu gelecek? Terör sona mı erecek? Refah seviyemiz mi yükselecek? Şehirlerimizin göbeğinde, bombalar patlamayacak mıdır?
• KAYBETTİĞİMİZ DEĞERLER: Milli bağımsızlığımız, demokrasimiz, hukuk düzenimiz, yargı bağımsızlığımız, fikir, ifade, inanç, teşebbüs hürriyetlerimiz, can ve mal güvenliğimiz, milli, manevi ve dini değerlerimiz (edep, ahlak, dürüstlük, utanma duygusu, aile bağları, hoşgörü, Allah (cc) korkusu, haram, helal duygusu, tevazu, merhamet, hoşgörü, vatandaşlık ve görev şuuru, komşuluk ilişkileri, yardımseverlik, nezaket, tatlı dil, güleryüz, dayanışma, estetik, kültür ve eğitim düzeyi, vs. vs.)
GERİ MI GELECEKLER?
• ZİRVE YAPAN: Terör, bölücülük, ihanet, nankörlük, şirk, dalkavukluk, yalancılık, müfterilik, küfürbazlık, baskı, zulüm, rüşvet, yolsuzluk, kamu malı yağması, torpil, lüks, israf, görgüsüzlük, fuhuş, kumar, sapıklıklar, tecavüzler, uyuşturucu, kadın cinayetleri, gasp, hırsızlık ve dolandırıcılık, haramzadelik, kul hakkına tecavüzler, yasaklar, yoksulluk, sefalet, Türk ve TC düşmanlığı, Şii ve Vahhabi hakimiyeti, egoizm, tüyleri diken diken eden (iktidarın emrine girmiş) Diyanetin fetvaları; vs. vs.
SONA MI ERECEKTİR?
4- MEVCUT VAHIM TABLO: Yoksullukta OECD ikincisi; kumar ve çocuk pornosunda dünya üçüncüsü, basın özgürlüğünde 180 ülke içinde 159’uncu, barınma ve iyi yaşamada OECD sonuncusu (36/36), refah düzeyinde 78/142’nci, girişim fırsatlarında 68/142’nci, eğitimde 85/142’nci, sağlıkta 57/142’nci, güvenlikte 109/142’nci, kişisel özgürlükte 100/142’nci, yargı bağımsızlığında 90/129’uncu, bilgiye ulaşım özgürlüğünde 154/180’inci, temel özgürlüklerde 78/99’uncu, işçi ölümünde Avrupa birincisi, eğitimde (PİSA’ya göre) 44/65’inci, dünya ekonomisinde 19’uncu (daha önce 17’nci idik), okul öncesi eğitimde Avrupa sonuncusu, insani gelişmede 69/187’nci, cinsiyet eşitsizliğinde 118/148’inci, soruşturmada Avrupa birincisi, kitap okumada nal toplayıcı. TABLO DÜZELECEK MİDİR?
Ülkemizdeki, (kamunun kaynağını yiyen, yandaş kesim dışındaki) tüm vatandaşlarımız mutlu olacak mıdır?
İktidara (tüm milletvekilleri ve teşkilatları ile) büyük bir vebal düşmektedir. Bu vahim tablo, onların eseridir. Düzeltme görevi de onlara düşmektedir. Mesailerini, başkanlık için değil, vatan için harcamaları gerekmektedir.
CEVAP; Bitip tükenmek bilmeyen yalan, iftira, hakaret ve yağcılıklarını izlememek için, yandaş medyayı takip etmiyorum. Her türlü ahlaki değeri, bir tarafa bırakmış, Ak trollerin mesajlarını da okumuyorum.
Ancak, beni seven gönül dostlarım; 3 Ocak tarihli bir programda, Beyaz TV’de (yıllarca cemaatin, sözcüsü geçinip de, şimdi dönen) bir tipin, beni terörü desteklemekle suçladığını bildirdiler. Neymiş? 7 Haziran seçimlerinden sonra, CHP-MHP koalisyonu lehine konuşmuşum? ( Şimdi de aynını savunuyorum.)
Beni, bu ülkede herkes tanır. 1977 de, Ekonomik-Rapor ile başlayan yazı hayatımda, binlerce yazı yazdım. İnceleyen görür ki, hiç sapmam, dalkavukluğum, dönekliğim, iftiram, yalanım, olmamıştır. Milli, manevi değerlere bağlılığım ve ülke bütünlüğü konusundaki hassasiyetim de çok güçlüdür. İç ve dış ihanet mihraklarına hep karşı çıkmışımdır. Böyle yalan ve iftiralara da pabuç bırakmam…
