11- Suda “Havza Yönetimleri”nin kurulması ve havza su bütçelerinin pozitif hale getirilmesi; yağmur suyu hasadı, küresel ısınma, kuraklık vb. gerekçeler sebebiyle çok önemli hale gelmiştir. Başta belediyeler olmak üzere konuya öncelik verilmelidir. Topraksız tarım, dikey tarım, su ayak izine göre ürün planlaması, sulamada su israfının önlenmesi vb. konular ihmal edilmemelidir. (Suyun yüzde 76’sı tarımda harcanmaktadır.) (Şehirlerdeki su kaçağı ortalaması yüzde 37’dir.)
12- İhracatımız ve ithalatımız yüzde 90 oranında denize bağlıdır. Denizcilik bakanlığının kurulması şarttır. Çok güçlü bir deniz filosuna sahip olmalıyız.
13- Türkiye, düşmanlarına kesinlikle taviz vermemelidir. Teröre destek verenler (Macron, Merkel, Biden vb.) hakkında tüm hukuk yollarına başvurulmalı, davalar açılmalıdır. (ABD’de her eyalette ayrı dava açılabilir. Birini kazansak diğerine emsal olur.) İrini rezaletine karşı da ne dava açtık ne de misilleme yaptık.
14- Lebaleb kongreler ve siyasi cenaze törenleri işin ciddiyetine darbe vurmaktadır. Bu kadar saygısızlık, pervasızlık ve umursamazlık hoş değildir. Dehşet verici sonuç ortadadır. Bu arada, “HDP Kapatılsın” diyenler, niçin önce (bu terör destekçisi partiye verilen) paraların önünü kesmemektedir? Bunlar yüzünden, (Sadece “çözüm süreci” hatası yüzünden 723 olmak üzere) binlerce evladımızı şehit verdik. Kobani bahanesi ile şehirlerimiz yakıldı, yıkıldı; masum evlatlarımız katledildi. Ve hala bütçeden HDP’ye para ödenmektedir.
15- Cumhuriyet dönemine karşı çıkanları da vicdan muhasebesine davet ediyorum. Lütfen; İstiklal Harbimizin, ne muazzam bir başarı olduğunu; ne büyük zorluklar içinde kazanıldığını; ne büyük fedakarlıkların yapıldığını idrak etsinler. Ve 1923 yılında; nüfusumuzun 11 milyon olduğunu (Bunun 6 milyonu hastadır) cehalet düzeyini (erkeklerin sadece yüzde 7’si okuryazardı.) sadece 337 doktor, 40 eczacı, 36 ebe, 4 hemşire ve sıfır dişçinin bulunduğunu, ülkenin harap, bitap, yanmış, yıkılmış bir enkaz halinde olduğunu; unutmayalım. İlk 15 yılda; sağlık, eğitim, tarım, sanayi vb. konularda ortaya konulan başarıyı takdir edelim. Gerçekleştirilen eserleri unutmayalım. (Ne yazık ki bu eserlerin tümü AKP döneminde satılmış yok edilmiştir.) Bırakalım artık geçmişle kavga etmeyi, devamlı kötülemeyi. Önümüze bakalım.
16- Sayın cumhurbaşkanı; ısrarla kendilerinin dışındakilerin yaptığı hizmetleri görmezden gelmektedir. Geçen ay İzmir’e teşrif ettiler. Trafik felç oldu. Lebalep salonda kongre yaptılar. Ne yazık ki bazı gerçekleri, tekrar değiştirdiler. (Bu arada tenkide ve farklı fikirlere de tahammül edilmiyor. Bugüne kadar 25 bin hakaret davası açıldı.)
a) İzmir’in 1999’dan sonra su problemi kalmamıştır. (Kurak geçen dönemler dahil.) Bunu gerçekleştiren de benim ekibimdir. AKP’nin su konusunda İzmir’e şu ana kadar bir katkısı olmamıştır. Yaptıkları baraj su tutmamaktadır.
b) İzmir altyapı olarak Türkiye standartlarının üzerindedir. Biz 10 yıllık dönemimizde tüm kaynakları altyapıya aktardık. Yaşanan 126 kilogramlık yağış, bir afettir. Dünyanın her yerinde sıkıntı doğurur. (AKP’li belediye başkanlarının görev yaptığı şehirlerde, su baskınları olmuyor mu?) Kaldı ki; bizlerden önceki yıllarda zemin altı inşaata izin verenlerin su basmasını ihmal edenlerin logarlara ve derelere moloz ve çöp dökenlerin; (özellikle de) AKP dahil sayısız imar affı çıkaran partilerin hiç mi suçu yoktur?
-Her şeye rağmen mevcut altyapı ve çok güçlü ekipman potansiyeli sayesinde durum çok kısa sürede normale dönmektedir. Türkiye’de kendi imkânları ile “Büyük Kanal Projesi gibi” muazzam bir yatırımı gerçekleştiren AKP’li belediye var mıdır?
c) Bu arada İzmir’de toplu konut yapılmadığını söylemek de büyük haksızlıktır. Biz Ege-Kent ve Ev-ka projeleri ile 32 bin sosyal konut yaptık. Orta ve dar gelirli kesim inanılmaz ucuz fiyatlarla ev sahibi oldu. Sayın Cumhurbaşkanı hangi tepeye, hangi ilçeye baksa abide gibi yükselen eserlerimizi görecektir. Bunlarla ilgili TOKİ inşaatlarında olduğu gibi hiçbir şirket de (çok şükür) 35 yıla yakın süredir, iletilmemiştir. Ekip olarak gurur duymaktayız. Gönül isterdi ki, Sayın Cumhurbaşkanı da hakkı teslim etsin. Partizanlık yapmasın. Gurur, kibir ve enaniyetten sakınsın. Takdir, tebrik ve teşekkür etmeyi ihmal etmesin.
17- Papa’nın Irak ziyaretindeki, kötü niyetler, ihanetler iyi incelenmelidir. Bu arada Yahudi kökenli Barzan devletini yönetenlerin ne kadar hain/ikiyüzlü/nankör ve kalleş olduğunu idrak etmeli; hak ettikleri cezaları vermeliyiz. (Mesela ucuz elektrik satışına son vermeliyiz.) bu kişilerin Siyonist uşağı olduğunu hiç unutmamalıyız.
-Siyonist-Evanjelist-Katolik şer ittifakının amacı, ülkemizi bölmektir. Bu konudaki ilk kararın, 1896’da ABD’nin başkanlığında alındığını; Graham Fullerin, “Birleşik TC lafını boşa etmediğini, iyi bilelim. “Büyük Avrasya Birliği”ni gerçekleştirmek için daha çok gayret edelim. ABD’nin başlattığı “Kafkas Baharı” çalışmalarına; Kırgızistan’da ve Tacikistan’da oynanan oyunlara karşı, tedbirli olalım. Her türlü çevirme harekâtına, tuzağa, ihanete, kalleşliğe, baskıya, sabotaja, teröre, siber saldırılara hazırlıklı bulunalım. Türk konseyini güçlendirelim. 44 büyükelçimizin bulunduğu, Afrika ile bağlarımızı daha fazla güçlendirelim. Türk dünyasında, Gaspıralı İsmail’in ortaya koyduğu; “Dilde, fikirde, işte birlik” felsefesini, hayata geçirelim. Bu arada; akıllı telefon, internet, televizyon vb. araçların; düşmanlarımıza, devamlı olarak istihbarat imkânı verdiğini unutmayalım Milli üretimi ve yazılımı hâkim kılalım.
Devam edecek.